Cumhuriyet Gazetesi yazarı Özgür Mumcu son yaşanan Ağrı olayları ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
 
Ağrı'da askerimiz ve PKK arasında çıkan çatışma  sonrasında Ordu, Başbakan ve Cumhurbaşkanı'nın açıklamalarının çelişmesi  üzerine Özgür Mumcu "Ahmak olma lüksü" başlıklı bir yazı kaleme aldı.
İşte o yazı;
Türkiye’de PKK kampları var mı? Var. Ertuğrul Mavioğlu ve Çayan Demirel, o kampları anlatan bir belgesel çekti. O belgesel İstanbul Film Festivali’ne katılacaktı. Katılamadı.
"YA FİLM DE BİRAZ ŞEY AMA YANİ"
Kültür Bakanlığı başka zaman çok da üzerinde durmadığı bir gerekçeye dayandı. “Eser işletme belgesi yok” diyerek, Bakur adlı belgeselin festivale katılmasını engelledi. 
Ne oldu? Festivale katılan neredeyse herkes filmlerini çekti. Festival yapılamamışlığıyla, Kültür Bakanlığı da “valla sansür yapmıyoruz” dedikten bir iki paragraf sonra “ya film de biraz şey ama yani” diye belirten açıklamasıyla kaldı. 
PKK kampları ise hâlâ duruyor. 
Bu bir sır değil. Bu devirde bunun-la ilgili bir belgeseli yasaklamaya  çalışmak ise hakikaten beyhude. Muhtemelen belgesel bu meseleden sonra  normal şartlarda izleyecek olanın yüz katı insana ulaşacak. Sansür bazen  iyidir. Film izlettirir, kitap okutturur. 
Bu PKK kampları o belgesel çekilmese yok olmayacak. O belgesel çekildi  diye de var değil. 30 senedir süren bir çatışma sebebiyle oradalar.  Devletimizin de şu sıralar yürüttüğü müzakerelerde silah bırakmadan  bahsetmesi, bu fiili durumu kabul ettiği anlamına geliyor. 
Bölgeye giden herkes de PKK’nin varlığının bir sır olmadığının farkında. Daha evvel yapılan şenliklere katılmışlıkları da var, yolda milletvekilleriyle karşılaşıp kucaklaşmışlıkları da. 
Ağrı’da valilik talimatıyla yapılan operasyon “ne değişti”  sorusunu akla getiriyor. Ne değişti de bugüne dek PKK’nin fiili  varlığına müdahale etmeyen, Nevroz’da Öcalan’ın mektuplarının yüz  binlere meydanlardan okunmasına bel bağlayanlar birden askeri operasyona  karar verdi? 
BİZİ NEDEN KANDIRMAK İSTEDİLER
Efkan Ala, milletvekili adaylığı haricinde bir sıfatı olmamasına rağmen neye dayanarak ilk açıklamayı yaptı? 
Erdoğan hangi sebeplerle yemedi içmedi de bir toplu açılış töreninde futbol spikeri gibi canlı yayında çatışma anlattı. 
Davutoğlu neye dayanarak yaralı askerleri HDP’lilerin kurtardığını söyleyen Demirtaş’ı yalancılıkla suçladı? 
O görüntüler ortaya çıkmasaydı hâlâ bizi kandırmaya çalışacaklar mıydı? 
Genelkurmay halka teşekkür eden açıklamayı yapacak mıydı?