Tarihi acele etmeden okumak: Dünyada Z kuşağı protestoları

~ 23.10.2025, Kavel Alpaslan ~

Ne kadar zor bir şey, içinde bulunulan zamanı bir ‘dönem’ olarak görmek. Hepimizin en iyi bildiği dönem ‘şimdiki zaman’ olsa da onun tarihi karakterini tanımlamak hiç de kolay değil. Fakat anı yaşamanın heyecanı, bizi çoğu zaman meydana gelen çeşitli olayları aceleci bir başlık altında istifleme hatasına sürüklüyor.

Bunun en son örneği ‘Z kuşağı protestoları’ adlandırması. Son 1-2 yıl içerisinde dünyanın çeşitli ülkelerinde meydana gelen ayaklanma dalgası bu isimle anılıyor. Gerçekten de Sri Lanka’dan Peru’ya, Fas’tan Nepal’e, Endonezya’dan Madagaskar’a, Bangladeş’ten Türkiye’ye... yaşanan kitlesel hareketlerde gençler öne çıktı. Peki benzer yaş kompozisyonu, tüm bu eylemleri tanımlamaya yeter mi? Eylemleri yaratan nedenler ve sokağa hakim siyasi kimlikler tek başlıkta işlenecek kadar birbirine benziyor mu?

Öne çıkan toplumsal olayların bazılarını kabaca hatırlayarak başlayalım.

- Sri Lanka, 2022 yılında şiddetli hükümet karşıtı gösterilere sahne oldu. Yüksek enflasyona sebep olan ekonomik kriz ve gıda-akaryakıt-elektrik gibi temel ihtiyaç maddelerine erişimin zorlaşması, ülkede uzun soluklu bir protesto dalgası doğurdu. Protestocular Parlamentoyu ele geçirdi. Ve nihayetinde başbakan, devlet başkanı ve hükümet istifa etti. Eylemlerin rüzgarını arkasına alan sol parti Ulusal Halk Gücü (NPP), 2024 seçimlerinde yüzde 61 ile açık ara birinci parti seçildi. NPP’nin bir önceki seçimlerde aldığı oy yüzde 4’e bile ulaşmıyordu. Sri Lanka’da yaşananlar ‘aragalaya’ yani ‘mücadele’ olarak anılıyor.

- Bangladeş, geçtiğimiz yaz öğrenci eylemleri ile sarsıldı. Protestolar kamu kurumlarındaki işe alımlarda belli kesimlere ayrıcalık tanıyan hükümet kararına tepki olarak üniversitelerde başladı ancak kısa süre içerisinde kitleselleşti ve hükümet karşıtı bir karaktere büründü. Ordu sokağa indi. Eylemleri bastıramayan 15 yıllık başbakan istifa etti ve Hindistan’a kaçtı. Bangladeş’te yaşananlar ‘temmuz devrimi’, ‘öğrenci-halk ayaklanması’ ya da ‘Z kuşağı devrimi’ olarak anılıyor.

- Nepal’de bu yılın eylül ayında gerçekleşen protestolar tüm dünyada ses getirdi. Sosyal medya yasaklarına karşı sokağa çıkan gençlerin eylemleri kısa sürede hükümetin devrilmesiyle sonuçlandı. Ekonomik kriz ve yolsuzluk karşıtı talepleri savunan umutsuzluğa sürüklenen genç neslin eylemlerinde parlamento binası ve hükümet yetkililerine ait binalar ateşe verildi. Ordu yönetime el koydu.

‘Nepal Z kuşağı protestoları’ olarak anılan eylemler, Evrensel’de yayımlanan Karan Varma imzalı yazıda şu sözlerle özetleniyor: “Yozlaşmış parlamenter partilere karşı öfke birkaç yıldır birikmekteydi. Nepal Komünist Partisi (Maoist) ve yedi siyasi partinin birleşik gücünün Nepal’deki 300 yıllık monarşiyi devirdiği 2006 Devrimi’nden bu yana, yeni liderler Nepal halkının uzun süredir devam eden geçim, eğitim ve sağlık taleplerini karşılamak için çok az şey yapabildi. (...) 8 Eylül protestosu, ülke gençliğinin artan umutsuzluğunun bir sonucuydu. Protesto Nepal gençlerinin öncülüğünde gerçekleşmiş olsa da, 9 Eylül gecesine gelindiğinde, protestonun, Nepal’i demokrasi, laiklik ve sosyal adaletle tanıştıran 2006 Devrimi’nin getirdiği değişiklikleri son derece sınırlı da olsa bir türlü kabullenemeyen eski elitler, Nepal’in askeri-bürokratik kompleksi tarafından ele geçirildiği anlaşıldı.”

- Madagaskar’da eylül sonunda kronik su ve elektrik kesintilerine karşı başlayan eylemler, kısa sürede ülke çapında hükümet karşıtı bir isyana dönüştü. Genç kuşak öncülüğünde büyüyen protestolar, bazı askeri birliklerin de desteğiyle cumhurbaşkanının ülkeyi terk etmesine ve ordunun yönetime el koyduğunu açıklamasına yol açtı.

- Peru’da ‘Z kuşağı’ ile anılan gösteriler hâlâ devam ediyor. Başkent Lima’da, kitle örgütlerinin çağrısıyla, organize suçlara alan açan yasalara karşı protestolar düzenledi. Şiddetli çatışmaların yaşandığı eylemlerin arka planında derinleşen siyasi-ekonomik kriz ve emeklilik sisteminde yapılması istenen değişiklikler var. Eylemciler geçici Devlet Başkanı Jose Jeri’nin istifasını talep ediyor.

Jeri’nin aralık 2024’te, henüz parlamento üyesiyken gerçekleştirdiği iddia edilen bir tecavüz nedeniyle eylemlere kadın örgütleri de yoğun katılım gösteriyor. Peru savcılığına göre, ağustos ayında şikayet delil yetersizliğinden düşürülmüştü.

- Yaklaşık üç hafta önce Fas’ta başlayan eylemler de ‘Z kuşağı eylemi’ olarak değerlendiriliyor. Çeşitli kentlerde ‘sosyal adalet, eğitim ve sağlıkta reform ile yolsuzlukla mücadele’ talepleriyle başlayan gösteriler kısa sürede ülke geneline yayıldı. Kamu hizmetlerinde aksaklıklar sürerken ülkenin bir yandan dev bütçelerle FİFA 2030 Dünya Kupası gibi uluslararası spor organizasyonlarına hazırlanıyor oluşu tepki çekti.

- Sırbistan’da yaklaşık bir yıldır devam eden protestoların ana sebebi ülkede var olan yolsuzluklar. 1 Kasım 2024’te, Novi Sad kentinin garında, yapımı henüz dört ay önce tamamlanmış olan çatının çökmesi sonucu 16 kişi hayatını kaybetmişti. Protestolar çatının neden çöktüğünün ortaya çıkarılması talebiyle başladı, ancak hükümet partisi yandaşlarının üniversite öğrencilerinin eylemlerine saldırması ardından kitleselleşerek hükümet karşıtı gösterilere dönüştü.

Örnekler çoğaltılabilir: Endonezya, Kenya, İtalya, Güney Kore ve elbette Türkiye... Fakat detaya boğulmaya gerek yok. Protestolara gençlerin öncülük ettiği net bir şekilde görünüyor. Kapitalizmin dayattığı geleceksizlik gençler için her geçen yıl daha da dayanılmaz bir hale geliyor. Sermaye hep daha küçük bir azınlığın elinde toplanırken gençlik için insan onuruna yakışan bir hayat sürme ihtimali gittikçe azalıyor. Bu da toplumsal mücadelelerin ön saflarında gençlere daha sık rastlamamıza neden oluyor.

Bununla birlikte eylemleri yaratan nedenlerin farklılığı da son derece açık bir şekilde ortada. Yani İtalya’da ‘Z kuşağı’ ile anılan Filistin için genel grev dalgası ile Türkiye’deki 19 Mart eylemlerinin siyasi nedenleri arasındaki bağlar, tek bir kümede anılmaya yetmeyecek kadar gevşek. Aynı şeyi Sırbistan ile Sri Lanka, ya da Peru ile Nepal için de söyleyebiliriz.

Çağların, dönemlerin ruhları vardır. Aynı dönemlerde yaşanan toplumsal olaylar şüphesiz içinde zamanın ruhundan bir parça taşır. Fakat bu ortaklığı vurgulamak için mesafeye ihtiyacımız var. Aksi takdirde birbirinden çok farklı siyasi, ekonomik ve ideolojik arka planlara sahip hareketler, tutarlı bir bütünün parçalarıymış gibi görünerek yanılsamalar yaratır.

Böylesi yakıştırmalar sadece bugüne ait değil. Yıllar içerisinde ismi son derece tartışmalı bir hal alan ‘Arap Baharı’ aceleci ve apolitik yakıştırmaların en bilinen örneği. Coğrafya ya da dil üzerinden ortaklaştırılan bir bölgede yaşanan toplumsal olayların hepsi, siyasi olarak da tek bir başlık altında ele alındı, farkları göz ardı edildi. ‘Bahar’ yakıştırmasının ta kendisi bile mevsimin kimi ülkelerde kışa dönebileceğini gözardı ediyordu.

Yine 2019-2020 yıllarında -her ne kadar bir isim takılmamış olsa da- bugünkü ayaklanma dalgasına benzer bir kategorize etme ihtiyacı doğmuştu. Bir tarafta Şili neoliberal politikalara karşı radikal taleplerle sokaktayken öbür yanda Hong Kong, Çin karşıtı bambaşka eylemlere sahne oluyordu.

Elbette toplumsal olayları değerlendirirken küresel ölçekte bazı genellemeler yapılabilir. Eylemcilerin yaş grubu da bunlardan biri olabilir. Fakat dünyanın dört bir yanında farklı sebep ve sonuçlarla cereyan eden olayları tek bir bileşen özelliğine indirgemek yerine çok yönlü düşünmek gerekiyor. Öne çekilen başlık ya da öncü güç her ne olursa olsun analizlere sosyoekonomik arka plandan başladığımız takdirde toplumsal hareketlerin kimliğini anlamlandırmak kendi devrimize havalı bir isim vermekten çok daha faydalıdır.


https://www.evrensel.net

Kavel Alpaslan | Tüm Yazıları
Hits: 4