Ne beşerî ne ilahi... Aradığınız adalete ulaşılamıyor

~ 23.10.2025, Mine Söğüt ~

İnsan eğer gerçekten bu dünyada adalete ihtiyacı olduğuna inanan bir canlı türü olsaydı onu inşa ederdi. Ama insan bu dünyada adalete ihtiyacı olan değil sadece “ihtiyaçları” olan bir canlı türüdür

Kendi şiddet içeren, yıkıcı iktidar hevesini tanrılarda aynalayarak meşrulaştırmayı beceren insan, kayıtlı tarihinin en başından beri ilahi adalet kavramına tutuna tutuna bugünlere gelmiş ve bin yıllardır da beşerî adaletin yarattığı sorunları hayali bir adalete havale ederek aklını korumaya alışmıştır.

Ve o koruduğu aklı da inatla adaletsizlik için çalıştırmıştır.

Bu kısır döngünün içinde insanlığını ufalaya ufalaya devleşen bir iktidar kurar ve devamlı kendi ayağına sıkar. Çünkü gerçeklerle temenniler arasındaki bağları kurmaz.

Milattan önce 4’üncü yüzyılda yaşayan Aristoteles adaleti ikiye ayırır.

Biri yasaya uygun davranmak anlamına gelen evrensel adalettir ve ahlaki erdemlerin tümünü işaret eder. İkincisi ise özel adalettir ve ilişkilerde dengeyi sağlar.

Aristoteles “özel” adaleti de kendi içinde yine ikiye ayırır.  Onur, servet, pay gibi şeylerin toplumda eşit değil de hak edişe göre bölüşülmesine “dağıtıcı” adalet der; bir haksızlık ya da dengesizlik olduğunda onun telafi edilmesine de “düzeltici” adalet.

Aristoteles’in “Hak edene hakkını verme” hukuku Roma hukukunda “suum cuique tribuere” yani herkese hakkını vermek ilkesine dönüşür. Ve zaman geçer, milattan sonra 2000’li yıllara gelinir.

İlkçağ filozoflarının tariflerinden çok da uzaklaşmamış olan ve hâlâ için için ilahlara havale edilen adalet kavramı insanlığın başına bela olur. Artık çok daha büyük bir titizlikle hazırlanan yasalar vardır ama uyulması gereken o yasaların kendisi ne kadar adildir?

Yasa koyuculara ve yasa uygulayıcılara ne kadar güvenilebilir?

Ya da paylar…  Maddi ve manevi değerler neye göre belirlenir, paylar neye göre dağıtılır? Kimin payı kiminkinden neden daha küçük ya da daha büyük olmalıdır?

Hele hele düzeltmeler… Haklılık ve haksızlık hangi koşullara göre nasıl şekillenir?

Güçlü iktidarlar kendi yaptıkları haksızlıkları adalete ne ölçüde teslim edebilir?

Aristoteles’in “Adalet erdemlerin en büyüğüdür çünkü amacı başkalarının iyiliğidir” dediği yüzyılda da aslında “başkaları” ve “öteki” kavramları arasında dev bir uçurum vardır ama o uçurumun adının konulması için insanlığın önünde yüzyıllar, ortadan kalkması içinse muhtemelen daha on bin yıllar olacaktır.

Nihayetinde adalet mülkiyet haklarının ve bireysel özgürlüklerin korunması üzerinden şekillenir. Oysa mülkiyet, adalet kavramını en baştan boşa düşüren bir değerdir.

Çalışabilenin karşısında çalışamayanın, becerebilenin karşısında beceremeyenin, güçlünün karşısında güçsüzün, tercih edenin karşısında tercih etmeyenin, akıllının karşısında akılsızın, kurnazın karşısında safın, öncelikli olanın karşısında ihmal edilenin hakkı gözetilmeden, “edinilen mallar” nasıl ve kimden ele geçirilmiştir sorusunun cevabı aranmaya kalkıldığında ya da akıl “sınırlarla belirlenen bireysel özgürlüklerin” paradoksallığına takıldığında girilecek olan çıkmazlar adalet kavramının işaret ettiği tüm ölçüleri boşa düşürecektir.

Beşerî ya da ilahi…

İnsan eğer gerçekten bu dünyada adalete ihtiyacı olduğuna inanan bir canlı türü olsaydı onu inşa ederdi.

Ama insan bu dünyada adalete ihtiyacı olan değil sadece “ihtiyaçları” olan bir canlı türüdür.

Ve kendi belirlediği ihtiyaçlarını elde edebilmek için de başta adalet olmak üzere iyilik ve erdem diye tarif ettiği tüm değerleri yıkabilen, kendi varlığını da hiç utanmadan o yıkıntıların üzerine kurabilen arsız bir işgalcidir.

Baştan sona vahşi kapitalizmin yönettiği bu düzende;

Bitmek bilmeyen savaşlardan kadın cinayetlerine, sokaktaki zorbalıklardan evlerdeki şiddete, emek sömürüsünden devlet otoritesine, insan haklarından hayvan haklarına, fırsat eşitsizliğinden doğa katliamına her alanda adalet arayan ve başka bir dünyanın mümkün olduğuna inanan bir avuç azınlık da dahil olmak üzere herkes öncelikli olarak ihtiyaçlarına odaklanmış “tüketici” kimliğiyle yaşadığı sürece, kurulan ve kurulacak olan tüm mahkemeler beyhude…


https://t24.com.tr

Mine Söğüt | Tüm Yazıları
Hits: 18