Yargı ve denetim sisteminin başlıca üst organlarını oluşturan, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay’ın üstünde, temel karar verici olarak fiili bir kurum daha oluşturuluyor.
Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) yapısını değiştirmek üzere hazırlanan taslak böyle özetlenebilir.
12 Eylül 2010 referandumunda hükümet tarafından “devrim” diye sunulan HSYK şimdi “darbeci” olmakla suçlanıyor.
HSYK, yargı sisteminin vanasıdır. Oradan sisteme katılan yargı gücü alt katlarda yasalar ve hukuk ilkeleri çerçevesinde dağıtılır. Hükümet o vananın tümüyle kendi elinde olmasını istiyor. Taslağa göre tüm hâkim ve savcıların kaderi Adalet Bakanı’nda olacak, bakanın kaderi de Başbakan’da olduğuna göre, Erdoğan tek seçici, karar verici haline gelecek. “RECEPTAY” diye kısaltabileceğimiz bir kurum daha oluşacak.
Bu uygulamanın yaşama nasıl geçeceğini anlatmak için de uzun cümleler kurmaya gerek yok. Başbakan, en alt kademedeki mahkemede verilecek kararı bile etkileme gücüne sahip olacak. Başbakan’ın istemediği yönde karar verecek bir hâkimin ya da soruşturma başlatacak savcının her an yerinin değiştirilebilecek olması başka hangi anlama gelir?
Bu, hâkim ve savcıların düz memur durumuna indirgenmesi, mevcut yargı sorunlarının katlanması demektir.
***
Başbakan’ın büyük reform, devrim diye sunduğu değişikliklerde, kısa süre sonra “yanlış olmuş” dediği konu sayısı az değil.
Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini ileri demokrasi diye sundular, ardından bunu değiştirmek için her yöntemi aradılar.
Genel seçimlerin 4 yılda bir yapılmasını yine milli iradeye verilen önemin göstergesi diye sundular, ardından keşke 5 yıl olarak kalsaymış dediler.
Şimdi de keşke Adalet Bakanı’ndaki yetkileri HSYK’ye vermeseymişiz, diyorlar.
Bütün bu “keşke”leri ne zaman söylüyorlar?
Getirdikleri değişiklik kendi aleyhlerine sonuç vermeye başlayınca...
O ana dek, insanların özgürlüklerine mal olan büyük yanlışlıklar yapılsa bile temenni sözcüklerinden öteye gitmiyorlar.
İktidar kendisini devletin de üzerinde gördüğü için kurumlar yıpranmış, parlamenter sistemin ayakları kırılmış, umurunda değil. Yıkar yeniden yaparız, olmadı başka bir kurum oluştururuz, o da olmazsa gereksizmiş deyip ortadan kaldırırız, diyor.
***
Yargı sistemi içinde yaşanan kuvvetler çatışmasının üç ayağı var:
Hâkim, savcı, polis...
Savcının başlattığı soruşturmanın gereğini polis yerine getirmiyor.
Polisin başlattığı bir yolsuzluk operasyonuna, anında atama operasyonuyla karşılık veriliyor.
Hâkimin aldığı bir karar idarece yerine getirilmiyor.
Bütün bunların üstüne hükümet, elindeki yetkileri az bulup HSYK yasasını değiştirmek için kolları sıvıyor. Cumartesi günü Adalet Komisyonu’nda yaşanan kavga, hükümetin bu değişikliği anayasaya ve muhalefete rağmen yapmak için yumruk dahil her şeyi deneyeceğini ortaya koyuyor.
Değişiklik Cumhurbaşkanı tarafından onaylanıp yürürlüğe girdiği an her şeyi yapıp, Anayasa Mahkemesi’nin olası iptalini de anlamsız hale getirmeyi amaçlayan bir niyet var.
Bugüne kadar yargıda yapılan değişiklikler er geç iktidarı nasıl olumsuz etkilediyse bugünkü girişim de benzer sonuç verir. Üstelik daha tahrip edici olabilir.
Yap-mayın...
Yargıyı rayından saptır-mayın.