Bütçe, sanıldığı gibi salt ekonomik bir durum değildir. Parlamenter sistemin doğmasına yol açan çok önemli bir demokrasi durağıdır. Hukuk devleti kurallarının işlediği
hiçbir ülkede iktidarlar, bu durağa uğramadan yollarına devam edemezler.
İngiltere’de ödediği vergilerin karşılığını alamayan halk, krala başkaldırdı, sordu:
“Vergilerimiz nereye harcanıyor, bilmek istiyoruz.”
Bu soruyla başlayan süreç, bütçeyi ve bütçenin görüşüldüğü parlamentoyu inşa etti. Bütçe düzendir, denetimdir, halka hesap vermedir.
Aralık ayındaki bütçe görüşmeleri ne yazık ki bu anlayıştan uzak, salt bir formaliteyi yerine getirme, her şeyi rakamına uydurma telaşıyla geçti. Öyle ki, bütçenin ruhunu oluşturan Sayıştay’ın denetim raporları bile ortada yoktu.
Ortada sadece, “ben yaptım oldu” bütçesi vardı.
***
Benzetmede hata olmaz; hükümet hukuku da bütçe gibi kullanıyor.
Yerine göre örtülü ödenek... Kime ne kadar hukuk gideceği merkezi olarak belirleniyor ve ona göre dağıtılıyor. Bunun kuralı, kuralsızlık. Ucu açık olan örtülü hukuktan “ihtiyaç” kadar kullanılıyor.
Yerine göre siyasal yatırım ödeneği... Bu ödenek öylesine etkili ve değişken kullanılıyor ki, hızına yetişmek olanaksız.
Çok değil, daha aralık ayı başında, BDP’li milletvekilleri için tablo şuydu:
Hukuklardan hukuk beğenin!
Parlamentodan derhal atılmak olabilir. Hatta idamın getirilmesi de mümkündür. Dokunulmazlıkların kaldırılmasını onlardan başlatıp hukukun ağırlığını hissettirmek de güzel bir icraat olur!
Daha bu sözlerin yankısı dinmeden hukuk bütçesi değişti. Aynı kişiler için cezalandırma değil, masaya oturma kararı çıktı.
Başka bir iktidar olsa, bu yaman çelişki sorgulanır; idam sehpasını ikram sehpası yaptınız, iki ay sonra ne olarak kullanmayı planlıyorsunuz, diye sorulurdu.
Hukuk, yerine göre özel denetçi... Türkiye’de üniversite öğrencisinden vadideki köylüye kadar hakkını arayan herkes mutlaka hukuku tadacaktır. Hukuk öyle bir güçtür ki, herkes onun önünde eşittir. Aynı hizaya gelir ve eşitlenir. Bunun dışına çıkan da hukuk bütçesinden payını alır.
Hukuk bütçesi öyle bir esnekliktedir ki, hiçbir zaman açık vermez. Eğer kimi alanlarda eksiklik hissedilirse hemen bir paket hazırlanır. Eskiden “paket” deyince ekonomi paketi ya da demokrasi paketi akla gelirdi. Şimdi yılda ortalama 2 yargı paketi bile, hukuk açığını kapatmaya yetmiyor.
Yargı paketlerinin bir özelliği var; üstü de açık altı da! Kamuoyu sadece yukarıdaki açık bölümü görüyor. Alttaki açıklık, altta kalıyor. O nedenle pakete giren her şeyin uygulamaya konulacağı sanılıyor.
***
Türkiye’de hukuksuzluk, hukukun kötüye kullanımı, siyasetin bir parçası haline getirilmesi çok ciddi bir sorun ve şakaya, kara mizaha gelir yanı yok.
Ancak bir konuyu gülünç hale getirmek de çok ciddi bir eleştiridir. Hukukun adeta bir yapboz oyuncağına çevrilmesi, siyasi hedeflerin kullanılıp atılabilir parçalarına dönüştürülmesi kimseye yarar getirmez.
Hele amacınız iç barış gibi ülkenin en çok gereksinim duyduğu şeyse, burada hukukun en değerli hazine olması gerekir. Oysa bugün her yerde kullanılan ipe dönmüş durumda.
Gün olur, paket sarmada kullanılır...
Gün olur, boyun halkası yapılır...
Gün olur, cambazlıkta kullanılır...
Gün olur, atlamada kullanılır...
İpin ucu kaçtı, ipleyen yok...
12 Ocak 2013 - Cumhuriyet