Onlarca sanatçının binlerce yurttaşla Bostancı Gösteri Merkezi’nde buluşup adaletsizliğe, zulme, baskıya, diktaya, korkuya,
sanat ve sanatçı düşmanlığına karşı, “Reddediyoruz / Ferman Padişahın Ülke Bizimdir” diye haykırması akla ilk şunu getiriyor:
Türkiye’nin her yerinden, toplumun her kesiminden, her yaştan 100 bin insanın 13 Aralık’taki Silivri buluşması rastlantı değildir, bir seferlik değildir, meşale yakılmıştır, artık sönmeyecektir.
Sanatçı-yurttaş buluşmasında yaşanan kimi tatsızlıkları, yaratılan enerjinin büyüklüğüne, katılım yelpazesinin genişliğine, hedef ortaklığında yan yana gelebilmenin heyecanına bağlamak gerekir.
Başarılan iş çok büyüktür.
Yapılabilecek çok şey olduğunu göstermektedir. Korku çemberi kırılmıştır. İnsanlar artık, neyi nasıl yapmalı sorusuna yanıt aramaktadır. Buluşmalar bir sonuç değil, başlangıçtır.
En etkili toplumsal gücün tarifi şudur:
Sanatçıları ve aydınlarıyla bütünleşmiş örgütlü halk.
13 Aralık Silivri buluşması dev bir Türkiye kazanıdır.
23 Aralık sanatçı-toplum buluşması mayadır.
Maya kazana karışmıştır.
Sıra bunu çoğaltmaktadır.
***
Sanatçılar, bütün uygar toplumların kanaat önderleridir. Onların attığı adım toplum katında hemen meşruiyet kazanır, etkisi geometrik olarak artar.
Bu düşüncemi meslek yaşamım boyunca her fırsatta dile getirdim. Sanatın, sanatçının önemini anlatmak için bir Çin atasözüne yaptığım ekin olabildiğince yayılmasını çok isterim. O nedenle de yeri geldikçe vurgulamadan geçemem. 23 Aralık nedeniyle bir kez daha paylaşmanın zamanıdır diye düşünüyorum.
Şöyle diyor Çin atasözü:
Bir yıl sonrasını düşünüyorsan, tohum ek.
On yıl sonrasını düşünüyorsan, ağaç dik.
Yüz yıl sonrasını düşünüyorsan, toplumu eğit.
Bu anlatım akışına yaptığım ek şu:
Bin yıl sonrasını düşünüyorsan, sanatçı yetiştir.
Söz sanatından görsel sanatlara kadar insanlığı geçmişten bugüne ve geleceğe taşıyan değerlere baktığımızda tablo budur.
O nedenle sanatçıların ülkenin gidişine karşı koydukları tavır, ürettikleri eserler kadar önemlidir. Sanatçı, sanat gücüyle aydınlanmacı gücünü birlikte kullandığında, o ülkedeki insanlık bir sanat eseri güzelliğinde yüceleşir.
***
Sanatçılar Girişimi’nin ilk toplantısına ilişkin fotoğrafları ve görüntüleri anımsıyorum. Bostancı Gösteri Merkezi’nden çok daha küçük bir salonun pek çok koltuğu boştu. 23 Aralık buluşmasında ise bambaşka bir tablo vardı.
Bu tabloyu demir parmaklıkların ardından izlemenin verdiği heyecanı tarif edemem.
Sanatçılar Girişimi’nin artık bu meşaleyi söndürmeyeceği, daha da yükseklere taşıyacağı ortada.
Benim bir hayalim var.
Meydana çıkan bu girişim artık meydana çıksa...
Adalet arayışını meydanlarda haykırsa.
Yeri geldikçe vurguladığımız gibi, hukukun, toplumsal meşruiyetin milim dışına çıkmadan, halkla meydanlarda buluşsa.
Artık meydana gelme zamanıdır.
Hukukun, bilimsel olarak da kaynaklarından başlıcası halktır.
Türkiye’deki en büyük açlık şudur:
Adalet, özgürlük, kardeşlik.
Bu açlığa çare bulan, bulduğu çareyi bayraklaştırabilen ve halka anlatabilen siyasi hareket başarıya ulaşacaktır.
Böylesi olağanüstü dönemlerde sanatçılara düşen, doğruyu haykırmaktır.
23 Aralık’ta bu haykırılmıştır.
Artık korku çemberi kırılmıştır.
Adalet arama mitinglerinin harcı karılmıştır.
29 Aralık 2012 - Cumhuriyet