Alex’in heykelini diktiler...
Kovdular...
*
Yirmi yıl önce öldüğünde Özal’a dört yolun çatında öyle bir anıt mezar yaptılar ki “Memlekete yaptığı hizmetlere bakılırsa az bile” dedi çoğu...
Dün baktım; yine omuzlarda gidiyor...
Bir bandosu eksik rahmetlinin...
Adli tıbba...
Mezarında rahat yatırmadılar...
*
Yine dün Tansu Çiller...
İktidardayken belediye zabıta mangasını görünce asker sanıp “Merhaba asker” diye selamladığında, ona “Yüz yılın lideri” dediler...
O da inandı...
Dün savcılıkta bazı belgeleri görünce “İhanete uğramışız” diyordu...
Yeni anladı...
*
Erbakan...
Yetiştirdiği çırakları devletin tepesine geçip koltukları paylaşırken, üzüntüsünden ona tekerlekli sandalye düştü...
Suçlu tek oymuş gibi mahkûm ettiler...
Bir zincirle eve bağlamaları eksik kaldı...
*
Demirel...
“Beyefendi saçlarınız lüle lüle” diyen bile vardı...
Beyefendi kel...
“İmam hatiplerin yüzde 80’ini ben açtım” dedi...
İlk iş evine haciz geldi...
Dört imzadan üçü imam hatipli...
*
İşte...
“Türkiye acaba bunlardan kurtulur mu?” diyenlere “Kurtulur” derken, ben en çok buna güvenirim:
Kaypaklığa...
*
Bu nedenle umudum var...
İyimserim...
*
Bir anda...
Hiç beklenmeyen biçimde...
Umulmadık zamanda...
Göz açıp kapatıncaya kadar...
Bakmışsınız bademi satmışlar...
*
Varlığını borçlu olduğu Atatürk’e bile sahip çıkmayıp, onu silmek isteyenleri başına taç yapan kimliktir bu...
Bu riyakârlık...
Bu ikiyüzlülük...
Bu döneklik oldukça...
Güvenin...
Ben en çok bu kaypaklığa güvenirim...
(Cumhuriyet)