Ortadoğu'da 'Büyük Oyun'

~ 22.02.2012, Ergin YILDIZOĞLU ~

Ortadoğu satranç tahtasındaki büyük oyungiderek daha da karmaşıklaşırken kimi gelişmeler, Batılı oyuncuların ve AKPnin bu oyunu, kurallarını tam olarak anlamadan, oynamaya çalıştığını düşündürüyor.

‘Güzel bir arkadaşlığın başlangıcı’

ABD, geçen 20 yılda, El Kaide adlı bir örgüte karşı küresel savaşbahanesiyle Afganistana girdi, Irakı yangın yerine çevirdi, Pakistanı bölünme noktasına getirdi, Libya, Arap Baharıı denen bir şeyi bahane ederek dağıttı. ABDnin uzaktan kumandalı uçakları Pakistandan Yemene, Somaliye kadar, El Kaide militanı avlamak adına çoluk çocuk demeden sivilleri infaz ediyor; şüphelendikleri kaçırılıyor, tüm dünyaya yayılmış gizli işkence merkezlerine taşınıyor; Suriyede, yeni bir Batı müdahalesine zemin hazırlayacak bir iç savaşın ateşi körükleniyor.

ObamaUlusa Seslenişkonuşmasında, Bin Ladini öldürdüklerini, El Kaideyi işlevsiz hale getirdiklerini ileri sürerek övünüyordu. Ancak El Kaide militanlarının, Irak ve Türkiye üzerinden gelerek Suriyede iç savaşa, ABDnin desteklediği tarafın yanında katılmaya başladıklarına ilişkin haberler geçen hafta uluslararası basında yer almaya başladı. Libyadan sonra, Suriyede de ortaya çıkan bu durum, ABD ile El Kaide denen yapılanma arasında giderek artan bir işbirliğinin başladığını düşündürüyor. El Kaidenin İran rejimine, Lübnan Hizbullahına da düşman olduğunu anımsarsak, sanırım Cazablanca filminin son sahnesindeki I think this is the beginning of a beautiful friendship (sanırım bu güzel bir arkadaşlığın başlangıcıdır) sözlerini anımsatan bir olguyla karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz Tabii kimi hafızası güçlü dostlarımız, bu, aslında iki âşığın, Suudi Krallığının aracılığıyla yeniden buluşması gibi şeye daha çok benziyor diyebilirler... Şöyle veya böyle (bu arkadaşlığınİsrail gibisessiz bir ortağıolduğunu da düşününce) çok garip bir durum...

Bu siyasal İslamı ne yapmalı?

ABD ve Batının hesabı, El Kaide, Hamas, Hizbullah gibi teröristlerekarşıılımlı İslamolarak niteledikleri bir şey aracılığıyla bir Çin Seddiinşa etmekti. Başbakan Erdoğan İslamın ılımlısı olmaz, ben de değişmedim dediyse de, ilgili taraflar bunu duymak yerine kendi fantezilerine sarılmayı tercih ettiler. İkinci ılımlı İslam adayı da Mısır toplumunu 1980den bu yana sivil toplumundan devlet bürokrasisine, ordu kadrolarına kadar dönüştürmekte olan Müslüman Kardeşler örgütüydü. Hele bu örgütün diğer Arap ülkelerinde de güçlenmekte olması, bölgeyi güvenilir bir mültezimebırakmayı hesaplayanların heveslerini arttırıyordu.

Arap dünyasında işsiz gençlerin, “yeni orta sınıfın, otoriter rejimlere karşı demokratik ayaklanmaları başlayınca, ABD ve Batı,terorizme karşı savaşve Büyük Ortadoğu Projesibağlamında başaramadıklarını, kabaran kitle muhalefetinin demokrasi talebini finanse ettikleri sivil toplum örgütleri aracılığıyla manipüle ederek gerçekleştirebileceklerini düşündüler. Böylece, bir devrimci enerji, daha baştan kontrol altına alınarak Batının yeni sömürgeciprojelerine yakıt yapılacaktı. Pazartesi işaret ettiğim gibi, bu hesap çok garip sonuçlar yaratmaya başladı.

Budevrimci dalga”, tarihteki tüm diğer örneklerinde de olduğu gibi, toplumun en örgütlü yapılara, toplumsal desteğe, iktidarı hedefleyen programa sahip hareketlerini, bu kez Müslüman Kardeşleri, onun gölgesindeki Selefi örgütleri siyasi iktidara taşımaya başladı.

Mülk sahibi sınıfların organik entelektüellerininönderliğinde gelişen bir hareket olarak Müslüman Kardeşler, Mısırda eski rejimin ayakta kalabilen kesimleriyle buluşarak budevrimibastırdı. Müslüman Kardeşlerin, Selefi hareketin partileri seçimlerde toplam oyun yüzde 70ini alarak meclise egemen, devlete ortak oldular.

ABD ve Batının Mısırda hem devrimci dalgayı kullanma, hem de siyasal İslamın ılımlı kanadını radikal kanadına karşı oynama projesi, her iki kanadı birden iktidara taşımış, dahası ABD ve Avrupanın iktidar noktalarını(sivil toplum örgütlerini) tasfiye etmeye başlamıştı.

Şimdi ABD ve Batının karşısında, kendi projesini, üstelik Batının kaynaklarından da,ya ben, ya Selefilerşantajını,İsrailin güvenliğikozunu kullanarak yararlanmak yoluyla inşa etmeye kararlı birılımlı İslam, Batının bölgedeki, askeri siyasi zaaflarını kullanarak ilerleyen bir radikal-militan (Selefi) Sünni hareket var.

Böyle karışık, adeta kuralları belirsiz bir oyundabüyük kaynaklara sahip bazı oyuncular, bölge dışında olmanın sağladığı avantajlarla, olaylara yön verme, olmazsa, zararı en aza indirme şansına sahip olabilirler. Türkiye gibi bölge jeopolitiğinin en kritik fay hattının üzerindeki bir ülke için, hele ekonomik kaynakları, toplumsal sorunları göz önüne alındığında, aynı derecede iyimser olmak zor.

(Cumhuriyet)

Ergin YILDIZOĞLU | Tüm Yazıları
Hits: 1973