“Türkiye İran olmaz” diyenler sebebini söylüyorlardı:
“Çünkü bizde molla sınıfı yok...”
Zaten bana da bir eksiklik varmış gibi geldi...
Her türlü malzeme var bu memlekette...
Molla yok...
Neyse ki bakanın açıkladığına göre; devlet bütçesinden maaş vererek, hacılardan, hocalardan, şıhlardan, şeyhlerden, üfürükçülerden ilk aşamada “1000 molla” yaratmakla başlıyorlar işe...
*
Biraz olsun zekâsı olan insanlar şüphelenmesinler diye de kadroya alacakları mollaların adını biraz değiştirdiler:
“Mele...”
Aslında; devletten kadro hak etmiş şıh...
*
Henüz kadro gözükmeyen günlerdi:
Şıh hazretleri her zaman “Hediyenin Allah katında güzel olanı kuyruklu, kulaklı ve boynuzlu olanıdır” derdi...
Köylüler de ona keçi, inek, koyun getirirler, itikatları bir iken bin olurdu...
Kulaklı, boynuzlu ve kuyruklu hediyeler, şıh hazretlerinin huzuruna daha çıkmadan kapıda ellerinde alınıp celeplere satılmak üzere ahırlara konurdu...
Şıh hazretleri görmediği halde köylülere “Demek ki iman yoluna keçi getirdin”, “Demek ki hak uğruna koyun getirdin”, “Demek ki nur için inek getirdin” diyerek onların ne getirdiklerini bilirdi...
Oradakiler bunu nasıl bildiğine hayret eder, bu kerametini köyden köye, kasabadan kasabaya birbirlerine anlatırlardı...
Duyanların itikatları bir iken bin olurdu...
(........)
Şıh hazretleri ne getirdiklerini nasıl bilirdi?..
Çünkü şıh hazretinin adamları, gelenleri getirdikleri hediyeye göre farklı renklere boyanmış sandalyelere oturturlardı...
Sandalyelerin arkasında yazılıydı:
“Keçi...”
“İnek...”
“Koyun...”
*
Bakanın açıkladığına göre...
260 bin öğretmen sokaklarda ağlaşırken, “mele” adı altında kadroya alacakları şıhların, şeyhlerin, sofuların, üfürükçülerin maaşını siz vereceksiniz...
Ortadaki sandalye yani...
(Cumhuriyet)