Sürekli ?riskler üreten yönetim?

“Riskleri azaltan Devlet” (RAD), 2008 mali krizi karşısında ekolojik geçiş sürecinde devletin yeni işlevi konusunda kullanılan kavram. Aynı bağlamda çevresel otoriterlik “éco-autoritarisme” (Çin) ve sürekli borçlanan devlet (az gelişmiş) nitelemeleri de yapıldı.

Çevresel otoriterlik ve borçlanma öncüsü Türkiye, RAD değil RÜD oldu.

RİSKTE KAPSAYICILIK

Başlıca risk öbekleri ile başlanabilir.

Hukuk: Siyasal sistem ve rejim değişikliği Anayasa ile başladı ve Anayasa’ya saygısızlık ile sürüyor.

Tarih: Adaletten askeriyeye eğitimden kamu yönetimine yaklaşık iki asırlık evrim süreci ile hesaplaşma hız kesmiyor.

Ülke: Çevresel, doğal ve kültürel değerlere  saldırı, egemenlik riski de yaratıyor. Ülkenin bölünmez bütünlüğü, Akkuyu’dan Akbelen’e, limanlardan gelecek kuşakların iradesine ipotek koymaya uzanıyor.

İktisat: İktisadi istikrarsızlık, dengesizlik ve sefalet, ilk üç risk alanı ile iç içe. Özelleştirme adına sürekli satış ve en değerli kuruluşları Cumhurbaşkanlığı’ndaki varlık fonuna geçirme çelişkisi, risk özeti.

Kurumlar: Anayasal kurumlar ya lağvedildi (yürütme-hükümet) ya iki parti başkanı güdümüne konuldu (yasama) ya da siyasal beklenti ve hedefler doğrultusunda araçsallaştırıldı (yargı). Sonuç, genel çürüme.

Toplum: “Dindar ve kindar”, “illet ve zillet” vb. söylemlerle toplum kararlı ve sürekli olarak kutuplaştırıldı; yurttaşlık değersizleştirildi.

 Uluslararası ilişkiler: kişisel tutkulara indirgendi ve Türkiye’nin uluslararası toplum önündeki saygınlığı sürekli zedelendi.

 ‘Bileşik kaplar’ gibi iç içe olan risk öbekleri üzerine birkaç somutlaştırma:

ADALET

Mahkemede adaletsizlik, yargı kararlarını etkisiz kılma iradesi ile toplumun bütün alanlarına yayıldı. AYM kararlarına karşın Ahlat Sarayı inşaatı veya limanlara ilişkin özelleştirme sözleşmelerinin ihalesiz uzatılmasına için yeniden yasal düzenleme, yalnızca sosyal devlet karşıtı değil, gelecek kuşakların iradesini de ipotek altına alan bir egemenlik sorunu. Gezi ve Can Atalay kararları ise, bu egemenlik gaspının sorgulanmasını engelleme amaçlı.

ASKERİYE

Hiyerarşi zedelendi, hastaneler kapatıldı ve  okullar dejenere edildi.

Askeri hastaneleri açmama inadı ve ‘şehit kanı yerde kalmayacak’ söylemi arasındaki tezat sürekli hale geldi.

20 günde şehit sayısı 20’yi aştı; ama Milli Güvenlik Kurulu yerine, Ankara’da görevli kişiler, ‘güvenlik zirvesi’ adı altında Dolmabahçe Sarayında fiili bir toplantı yaptı.

BÜTÇE

Tasarrufu, A4 kâğıdı üzerinden anlatan Hazine ve Maliye Bakanı, 45 dakikalık toplantı yolluk ve ödeneğinden ne kadar haberdar?

En çok ihlal edilen vergi yükümlülerinin hakları ve denk bütçe sorununa girmiyorum. Kur korumalı mevduat zenginleşmesi ve emekçi-emeklilerin yoksullaşması arasındaki çelişkinin kaynağı, tek kişinin iradesi: dini politikaya alet ederek (NASS) parası olanları zenginleştirmek ve köşk-saray harcamaları ile tek kişi saltanatını süreklileştirmek.

EĞİTİM

Ortaklarının ihanetini bahane ederek, KHK ile tasfiye ettikleri liyakatli öğretmenler eğitim dışında tutulurken ÇEDES’ten cemaat ve tarikatlarla protokole uzanan uygulamalar, genç dimağları uyuşturma amaçlı. AKP-MHP ittifakının liyakat karşıtlığı, kamu yönetimi bütünü için geçerli.

Özetle, Avrupa’da kullanılan RAD, tam tersine Türkiye için RÜD (risk üreten Devlet) olarak da okunabilir. Zira 2017 Anayasa kurgusuyla devlet ve yönetim özdeşleştirme seferberliği hız kesmiyor.

EN BÜYÜK RİSK NE?

Yanıt: hesap soramamak ve vermemek.

Meclis’e bilgi veren bakanların siyasal sıfat ve sorumluluğu yok. Meclis’le bağlantıları yalnızca göreve başlarken içtikleri Anayasa andı.

Görev sırasında Anayasa yerine sürekli TALİMAT yollaması yapanların, “af talebi/af kabulü” şeklindeki Anayasa dışı uygulama nedeniyle çekilme hakları bile yok.

Özet: Bakanlar, TBMM önünde sorumlu değil; CB ise, TBMM’yi muhatap alma gereği bile duymuyor. “Hesap verebilir yönetim” olmadığı sürece riskler sarmalından çıkış olanaksız.

O nedenle “demokratik hukuk devleti”  mücadelesi, şu çifte yol ve hedef birlikteliğinde yürütülmeli: yürürlükteki Anayasa’ya saygı ve siyaseten sorumlu hükümet.


https://www.birgun.net/

Prof. Dr. İbrahim Ö. KABOĞLU | Tüm Yazıları
Hits: 18513