Milliyet’te bu köşede “Cari Açık” sorununun döviz kuru sorunu olduğuyla  ilgili ilk yazım yaklaşık 8 yıl önce, 29.9.2003 tarihinde yayımlandı. O  günlerde 1 dolar 1.38 TL’den satılıyordu.
Bakınız o tarihte Milliyet’teki yazıda neler yazmışım: “Yılın ocak -  temmuz dönemini kapsayan 7 aylık “Cari İşlemler Hesabı” açıklandı. Türkiye’nin  döviz giderinin, döviz gelirinden 4.5 milyar dolar daha fazla olduğu ve  7 ayda 4.5 milyar dolar cari açık verdiğimiz görülüyor. Yılın ilk 7  aylık döneminde döviz hesabının 4.5 milyar dolar açık vermesi “kötü bir  haber”dir.
Hatırlayınız: Döviz hesabı, 2000 yılının ilk 7 aylık döneminde 5.8  milyar dolar açık verdi. Açık yıl sonunda 9.8 milyar dolara ulaştı. Bunu  görenler, “Türkiye’nin döviz açığı büyüdü... Bu açığı kapatmak için  Türkiye ya döviz fiyatını artırır ya da ekonomi krize girer” diyerek  dövize hücum etti. Bu hücum nedeniyle ekonomi krize girdi, döviz fiyatı  da arttı. Yılın ilk 7 ayındaki 4.5 milyar dolarlık döviz açığı (olan  biten ciddiye alınmaz ve gereken yapılmaz ise) bu yılın sonunda 8 milyar  dolar seviyesine yaklaşacak...
ASLINDA BU SORUN 2003 YILINDA BAŞLADI
İnşallah 2000 yılı benzeri sorunlar ortaya çıkmaz, ama Türkiye’nin  (veya Türkiye gibi milli geliri 180-200 milyar dolar olan bir ülkenin) 8  milyar dolarlık (Milli Gelirin yüzde 4’ü dolayında) bir döviz açığını  “taşıyabilmesi”, bu açıkla “yaşayabilmesi” çok güç veya imkânsızdır.
  Bizi “rehavete” iten, “tehlikeyi görmemizi önleyen”, döviz  büfelerindeki ve Tahtakale’deki dövizin bolluğudur. Bolluğu yanında da  ucuzluğudur.”
Demek ki, “N’oluyor da böyle oluyor?” diyerek şaşırmaya ve talaşa lüzum yok.
Cari açık sorunu bugünün sorunu değildir. 2000 krizini çıkaran  sorundur. 2003 yılında tırmanışa geçerek bugüne kadar yaşayan ve büyüyen  bir sorundur.
"CARİ AÇIK" SORUNU "KUR" SORUNUDUR...
Gerçekçi olalım: Cari açık sorunu bir döviz kuru sorunudur. Bu sorundan  kurtulmanın yolu dövizin “gerçekçi kur” fiyatından işlem görmesini  sağlayacak “gerçek” bir serbest döviz kuru politikası uygulamaktır.
Bizde Merkez Bankası  enflasyonunu aşağıya çekmek uğruna döviz kurunu dolaylı biçimde kontrol  altında tutmaya çalıştığı ve Hükümet de bundan hoşlandığı için,  gerçekçi kurdan giderek uzaklaştık.
Gerçekçi kurdan uzaklaşınca:
- Cari açık giderek büyür. (Büyüdü)
- Gerçekçi döviz kuruna geçiş zorlanır. (Bugün bu zorlukla karşı karşıyayız.)
2003 yılında dolar 1.38 TL’den satılırken, 7 aylık cari açık 5.8 milyar  dolara yükseldiğinde, doların gerçekçi kur çizgisi (örneğin)  1.45 idi.  Dolar fiyatının 1.45 TL’ye çıkması ile cari açık makul bir boyuta  inerdi.  Daha sonra da denge kurulurdu. Doların 1.38 TL’den 1.45 TL’ye  çıkması da ekonomiyi sarsmaz, oyuncular bu artışı hazmedebilirdi.
Geldik 2011 yılına. Son açıklanan bilgilere göre sadece mayıs ayında  cari açığımız 7.7 milyar dolar oldu. (Dikkat buyurunuz: Cari açık  konusunda ilk uyarı yazısı Milliyet’te yayımlandığı 2003 yılı sonunda  gerçekleşen açık 6.4 milyar dolar iken, 2011 yılında tek ayda 7.7 milyar  dolar açık verir hale geldik.)
HAYRET ETMEYE GEREK YOK
Şimdi bütün bu olan biteni unutarak “Aaaaa... Nereden çıktı bu cari  açık sorunu? Neden döviz fiyatı durup dururken tırmanışa geçti ki?”  diyerek hayret etmeye de telaşa da, paniğe de gerek yok.
Bu sorunu soğukkanlı davranarak, paniğe uğramadan, aklımızı kullanarak çözmeye mecburuz.
Önce verileri ortaya koyalım.
- Evet, cari açık sorunu vardır. Ama bu sorun bugünün sorunu değildir.
- Cari açık sorununun kesin çözümü gerçekçi döviz kuru uygulamasıdır.
- Faiz yüksek oldukça ülkeye döviz girişi sürer. Döviz girdikçe döviz  ucuza satılır. Döviz ucuza satıldıkça cari açık büyür. Ülke önce cari  açık verip sonra döviz aramaz. Döviz girdikçe ve ucuz oldukça döviz  harcanır. Cari açık büyür.
- Döviz gerçekçi kurda oturunca döviz talebi dengelenir. Ülkenin döviz  ihtiyacı azalır. Cari açık kendiliğinden hazmedilebilir -makul boyuta  iner.
- Ekonomide yanlışlar var ise, normal dengeler bozulmuş ise, “düzeltme”  sarsıntı getirir. Düzletmenin getireceği sarsıntıya “kriz” denilir.
- Cari açığa neden olan döviz kurunda, cari kur ile gerçekçi kur  arasındaki fark büyüdü. Büyüyor. Bu fark küçük iken düzeltme daha az  hasar yaratır. Fark büyüdükçe hasar boyutu artar. (Tekrar hatırlatmakta  yarar var: Düzeltme 2003’te yapılsa idi etkisi başka olurdu, bugün  düzeltmenin etkisi başka olur.)
- Döviz kurunda gerçekçi kur ile cari kur arasındaki fark büyüyünce  düzeltmenin çok dikkatli, kademeli bir şekilde, kontrollü bir şekilde,  zamana yayılarak yapılması gerekir.
OLANI BİTENİ İYİ DEĞERLENDİRELİM
Şimdi de olan biteni değerlendirelim.
- Merkez Bankası ve Hükümet cari açık sorununu görmeye başladı. Cari  açığı küçültmek istiyor, ama döviz kurunun aşırı ölçüde yükselmemesini  istiyor. Bu nedenle gerçekçi kur uygulamasına gitmeden sorunu başka  tedbirlerle çözme arayışını sürdürüyor.
Merkez Bankası ve Hükümet neden gerçekçi kur uygulamasına bir türlü geçemiyor? Neden döviz fiyatındaki artıştan korkuyor?
Anadolu’da bir laf vardır “Bekâra eş boşamak kolay gelir” derler.  Boşanmaya kalkanlar da “Ah kardeşim boşanmasına boşanacağım da... Evde  evlad-u ayal var... Onlar ne olacak?” diye sızlanırlar.
Cari kur ile gerçekçi kur arasındaki fark açıldıkça ülkede döviz ile  borçlananların döviz riski artar. Şu anda kişilerin, şirketlerin,  bankaların döviz borçları var. Sadece şirketlerin net döviz borçları 100  milyar dolar dolayında. Döviz fiyatı yüzde 20 arttığında bu borç 20  milyar dolar artıyor. Şirketler sarsılır ise, aktifinde bu şirketleri  taşıyan banka sistemimiz de sarsılır. Kapı gibi dediğimiz bankalar  ayakta durmakta zorlanır.
PİYASAYI DALGALANDIRACAK AÇIKLAMALAR
Merkez ve Hükümet üst üste hata yaptı:
-Durup dururken Hükümetten üst üste piyasayı huzursuz edecek  açıklamalar yapılmaya, hiçbir yararı olmayacak tedbirlerden söz edilmeye  başlandı.
- Merkez Bankası işe yaramayacak, tersine piyasayı dalgalandıracak  tedbirlerden sonra piyasayı paniğe sevk edecek açıklamalar yaptı.
Böylece kendi krizimizi kendimiz doğurma becerisini gösterdik. Nur topu gibi bir krizimiz oldu.
Şimdi Hükümet ve Merkez Bankası tedbir üzerime tedbir alarak eski  günlere dönüş çabasına girdi. Daha önce de yazdım. Sakala bir defa bit  girmeye görsün. Girdi mi, sonunda sakalı kesmeye mecbur kalırsınız.
PİYASAYI RAHATLATMAK GEREKİYOR
Bugün yapılması gereken, paniğe dayalı olarak döviz kurunda ortaya çıkan hızlı değişimi kontrol altına almaktır.
Değişimi, düzeltmeyi hazmedilebilir boyuta indirmek ve zamana yaymaktır.
Çok kullanılan örnek ile cahil bir çocuğun diş macunu tüpünü gereksiz  yere sıkarak tüpten dışarıya çıkardığı macunu geriye çekmek imkânsızdır.
İlk yapılacak iş, cahil çocuğun tüpü daha fazla sıkarak içindeki macunları boşaltmasını önlemektir.
(Milliyet 26.07.2011)