Bekçi yasa önerisi görüşmelerinde eleştiri oklarının Saray’a yöneltildiği bir sırada 4 Haziran günü TBMM Genel Kurulu’nda E. Berberoğlu, L. Güven ve M. Farisoğulları’nın vekilliği düşürüldü. İlerleyen saatlerde vekiller, “suçüstü yakalanan katil” muamelesiyle apar topar yakalandı ve hapsedildi. 5 Haziran günü ise, Covid-19 nedeniyle uygulanan hafta sonları sokağa çıkma kısıtlamaları karşısında CB, “gönlüm razı gelmedi, Bakanlık genelgesini iptal ettim” dedi. Böylece, ‘talimat verdim, talimat aldım’ şeklindeki fiili yönetime, bir de ‘gönül rızası’ eklendi.
8 Haziran haftası, aynı kişinin ‘Yargı Ayasofya için gereğini yapacak’ sözleri ile başladı. AKP-MHP ittifakı, TBMM’de Saray vesayeti’ni pekiştirirken, 9 Haziran gecesi MHP’li bir yumrukçu, Grup Başkanvekili Özgür Özel’e saldırarak CHP’yi nitelikli yasama çalışmasından alıkoyabileceği yanılgısına düştü.
Bu ortamda, seçim, siyasal partiler ve meslek kuruluşları ile ilgili yasa öneri hazırlıkları ne anlama geliyor?
Önce, en önemlilerini sıralamaya çalışalım:
1) Dokunulmazlıklar: TBMM Başkanlığı, AYM kararını beklememekle, kullandığı yargı kararını gerekçesi, açık Anayasa hükümleri karşısında havada kaldı.
2) Saray vesayeti: Cumhur ittifakı, Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri İnceleme ve İzleme Komisyonu (CBK İİK) önerisini reddederek Anayasa’nın kendisine tanıdığı yasama yetkisini sahiplenmekten kaçındı; Saray vesayetini pekiştirdi.
3) İnsanlığın ortak mirası için yargının araçsallştırılması: Sultanahmet Camii ve Topkapı Sarayı gibi Ayasofya Müzesi, egemenlik kavramına indirgenebilecek yapıtlar olmayıp, insanlığın ortak mirası. Buna karşılık, Danıştay üzerinden Ayasofya Müzesi’ni camiye çevirmek, bu mirasa saygısızlık, yargıyı araçsallaştırmak ve Türkiye Cumhuriyeti’nin laiklik temelinde evrensel değerlere hassasiyetine meydan okumak demektir..
4) Seçim yasası: Seçim yasalarında değişiklik amacıyla yürütülen çalışmalar neyi amaçlıyor? Yüzde 10 baraj kaydını kaldırmaktan başlayarak, demokratik temsilin önünü açmak mı, yoksa Cumhur İttifakı’nı pekiştirici hamleler mi?
5) Siyasal partiler yasası: CB’nin parti genel başkanlığı yaptığı bir ülkede siyasal partiler eşit yarışamaz. Bu sorun çözüme bağlanmadan, SPK üzerinde çalışmak, gündemi saptırarak ‘kişi+parti devleti’ inşasına kürek çekmek dışında bir işe yaramaz.
6) Kamu Kurumu Niteliğinde Meslek Kuruluşları (KKNMK); “Mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak” için yasa ile kurulan ve “organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzelkişilikleridir.” Anayasal güvence altında olan ve “demokratik devlet” yapısının temel taşlarından olan KKNMK’ye yasa yoluyla müdahale gündemde.
Bunlara karşı izlenecek yöntemler:
1) Dokunulmazlıklar: Vekillikten düşürmeye karşı başta AYM gelmek üzere bütün hukuki başvuru yolları kullanılmalı; AYM, ivedilikle karar vermeli. Siyasal olarak demokratik muhalefet zemini pekiştirilmeli.
2) CBK İİK reddi, “tek kişi yönetimi”nin meşruluk sorgulaması için önemli bir gerekçe sağladı. Bu iyi kullanılmalı.
3) Ayasofya, insanlığın ortak mirası olup, din ve mezhep aidiyeti veya çatışmasına indirgenmemeli. Aksi halde, tarihsel, kültürel miras bakımından, - doğal ve çevresel değerler gibi- çölleşme süreci ivme kazanır.
4) Seçim yasası: Seçim barajını sıfırlamak ve Cumhur İttifakı’nı sorgulamak, önkoşul olmalı.
5) Siyasal partiler: CB, parti genel başkanlığından çekilmedikçe SPK ele alınamaz.
6) KKNMK: Devlet erkleri, ülkesel yetkiler ve akçasal yetkiler üzerinde tekel kurmaya çalışan kişinin demokratik kitle örgütlerini de güdümlemesine geçit verilemez.
Özetle; hukuk+devlet+parti (kişi) sıralaması tersine dönmüş bulunuyor: kişi+parti+devlet.
Yıkım Anayasa değiştirme yoluyla başladı; yapım da Anayasa yoluyla olmalı. Değinilen sorunlar ışığında zaman, TBMM içi ve dışı demokratik hukuk devletine inanan bütün yurttaşları, bu ortak hedefe yönlendirme zamanı.
https://www.birgun.net/haber/talimat-ve-gonul-rizasi-ile-devlet-yonetilemez-304111