Önceki gün, gece saatlerinde sosyal medyanın  yasaklanmasıyla beraber yine bir felaketin gerçekleştiği anlaşıldı.  IŞİD’in kaçırdığı iki askeri yakarak öldürdüğünü gösteren bir video  dolaşımdaydı. Internet kısıtlanıp sosyal medya yavaşlatılmakla kalmadı,  dün öğle saatlerine kadar konu hakkında resmi bir açıklama da gelmedi.  İnsanlar olan biteni, ya erişim engellerini bir şekilde aşarak ya da  yabancı medyadan takip etmek zorunda kaldı. Dün memleketin dört bir  tarafında Bab’da IŞİD’in katlettiği askerlerin cenaze törenleri  kalkarken Genelkurmay’ın söz konusu videoyu incelediği haberi geldi. Onu  da yabancı medyadan öğrendik. 
Bir terör  sarmalına girmiş, dış politikada ne yaptığı belirsiz, kurumları dağılmış  bir ülke haline geldik. Resmi makamlar ise vatandaşlarına temyiz  kudreti yokmuş gibi davranmakta. Yayın yasakları ve internet  tedbirleriyle hepimizi koruyup kolluyorlar sağ olsunlar. 
Dün  Halep sebebiyle İran ve Rusya’ya demediğini bırakmayanlar, bugün  ABD’nin Rusya ile dostluğumuzu kıskandığı için üzerimize oyunlar  oynadığını ileri sürüyor. IŞİD’in Ankara Gar katliamından sonra bir  iktidar gazetesi manşetten Rusya’yı suçluyordu. Düşürülen Rus uçağının  intikamını almak isteyen Rusya baş şüpheli olarak gösterilmişti. 
Aynı dönemde iktidardakiler katliamı IŞİD’in yaptığını bir türlü söyleyemiyordu. Hatırlarsınız “kokteyl terör” diye bir kavram ortaya atılmıştı. Mesela sayın Erdoğan “Şimdi kalkıyorlar, ‘Burayı DAEŞ yaptı, bilmem kim yaptı…’ Burada DAEŞ de var, PKK da var, Muhaberat da var, burada Suriye’nin kuzeyindeki PYD terör örgütü de var. Hepsi beraber ortak olarak bu eylemi planlamışlardır.” diyordu. 
Faillerinin IŞİD mensubu olduğu belli bu katliamdan sonra IŞİD’in yanına Rusya’nın, Esad rejiminin, PKK’nin, PYD’nin de adı eklenmişti. Herhalde henüz darbe girişimi olmadığından listede bir tek “FETÖ” eksikti. 
O günlerde neden IŞİD’in doğrudan sorumluluğu gölgelenecek şekilde “kokteyl terör” ifadesiyle kamuoyunun kafasının karıştırıldığı hâlâ izaha muhtaçtır. 
Ankara katliamından sonra “Parmak izi Putin’in” manşeti atanların bugün neredeyse Rus muhipleri derneği kurucu üyesi gibi davranmaları da izaha muhtaç başka bir konu. 
Kimsenin bir izahat vereceğini umduğumdan değil, iş olsun diye merak ediyorum. 
Memleketin kurumları “vesayeti tasfiye etmek”  adı altında cemaatle işbirliği içinde harap edilmiştir. Arap Baharı ile  yakalanıldığı zannedilen Ortadoğu’da ağabeylik yapma arzusu, zaten  ipince olan liberal cilayı çatlatıp 1970’ler İslamcılığını yeniden  canlandırmıştır. Kürt siyasi hareketinden başkanlık kopartılamayınca  süreç çöpe atılmış ve başkanlığa payanda olarak MHP seçilmiştir.  Suriye’de Batı’yla beraber hareket edilmiş ancak özellikle Halep’ten ve  Rus büyükelçisinin öldürülmesinden sonra direksiyon Rus-İran ittifakına  kırılmıştır. 
Bütün bunlar özellikle  haziran seçimlerinden bu yana patlamalar, terör saldırıları ve ölen  yüzlerce insanla neticelendi. Daha çok insanı işten çıkararak, hapse  atarak, interneti ve medyayı sansürleyerek ve nihayetinde bir rejim  değişikliğiyle devleti bir şahıs şirketine dönüştürerek bu meselelerin  çözülemeyeceği ortada. 
Bu sebeple anayasa değişikliği oylamasında iki seçenek var. Ya böyle devam etmek ya da bu makus talihi yenmek.