İktidar Tüm Özgürlük Alanlarını Daraltıyor

~ 22.12.2014, Orhan BURSALI ~

“Kazanılan hiçbir alan kaybedilmemeli ve sonuna kadar savunulmalı. Toplumun üstündeki, tüm ülkeyi kapsayacak büyüklükte kara bulutu dağıtmanın başka çaresi, yolu da yok...
Dün bu lafı ettikten sonra, öğretmenlerin Ankara’da yaptıkları yürüyüşün yine polis şiddetiyle bastırılması ve dağıtılması haberini izledim ve şu soruyu sordum kendime: 13 yıllık iktidar döneminde, toplumun kamusal alanda, devlete/ siyasi iktidara karşı sürdürdüğü mücadelede, hukuk, hak ve özgürlükler, medya özgürlüğü, gösteri yapma, eğitim, fırsat eşitliği vb. kazandığı ne var?
RTE kafası özellikle 2007’den itibaren öz-gürlükleri bastırmakla uğraşıyor. Özellikle son 5 yılda RTE’nin talan ve doğayı yok etme ekonomisine, işçi ve öğrenci gösterilerine, HES ve zeytin direnişlerine, özelleştirmelere karşı miting/yürüyüşlere karşı genellikle hep şiddetle karşı konuldu. Acımasızca, insafsızca anayasal hakların kullanılması engellendi...
Polis, devletin anayasal polisi olmaktan çıktı, “maaşını aldığı RTE’nin polisi” oldu. İdeolojik olarak da beyinleri yıkanmış 350 bin kişilik polis kuvveti, “talan, hırsızlık ve padişahlık düzeni”nin başlıca koruyucusu oldu.
Hemen hemen, genellikle hep kaybedilmiş alanlar var. İnsanların yaşadığı çevreyi yerle bir eden HES’lere karşı bazı bölgelerde hukuk mücadelesiyle kazanılmış küçük mevzileri bir kenara bırakacak olursak, bütün diğer alanlarda sürekli kayıplardan ve gerilemekten bahsedebiliriz...

***

RTE “padişahlık” sistemini ve siyasal İslamcı toplum modelini, neredeyse hemen her gün aldığı yeni karar, yürürlüğe koyduğu uygulamalarla güçlendirerek ilerliyor.
En son, eğitimde, namaz, Kuran vb. ile be-belerin bile başlarını ve beyinlerini bağlayarak RTE ve dinci sistemine bu yolla da kul kazandırma politikalarında büyük bir adım daha attılar... Muhalefetsiz... RTE iktidarının kasıtlı politik “din hassasiyetini” paylaşan yeni politika sahibi CHP yönetiminin sedasız geçiştirmesiyle...
CHP’ye bu “dinci kesimlerden yoksa nasıl oy alacağız” yanlış politikasını dayatan ve resmi politika haline getiren yüksek katlardaki sosyolojik danışmanları ve CHP yönetimi, toplumun iktidar saldırıları karşısında savunmasız kalmasında baş-rolü oynuyor... CHP yönetim ve danışmanlarının yanlışlıkları, bu iktidarın “din kuvveti”ne dayandığı yanlış tezidir...
İktidarın dinamiklerini çözemeyen ve anlaya-mayan, ancak ona mahkûm olur.
Bunu bir seri yazıda ele alacağım ileride.
‘Padişah’tan doğrudan iş takibi
Padişah, pozisyonunu durmadan inşa ediyor dedik... Padişah, ayrıca fiilen sahanın her yerinde ve her alanda tam bir oyuncudur.
Dün inşaat alanında çok yetkin, dürüst, güvendiğim bir mühendis dostumun anlattıkları, dudak uçuklatıcı nitelikteydi.
Diyelim ki adı sanı belli bir inşaatçı milli eğitime okul yapıyor. Tek yetkili kişi, bizzat telefon ederek, ya inşaatın tümünün veya bir kısım işlerinin veya denetiminin, “şu kişiye verilmesi”ni bile isteyebilmektedir. Mesela Rize inşaat eşrafından falancaya verile... O kişinin, işinin ehli olup olmaması hiç önemli değil. Diyelim ki denetim işi büyük buyruk üzerine ona veriliyor, parasını cebe indiriyor; ama işi bilmediği için de, okulu yaptıran şirket başka bir denetim elemanını/şirketi devreye sokuyor...
Big Boss bunu o kadar sık yapıyor ki, dev holdingler bile, evet evet tahmin ettiğiniz gibi adı o, şu, bu olanlar, işlerini “padişahın adamlarına” vererek kurtuluyorlar... Bu aynı zamanda, devletle işlerini de örneğin “bir imza”ya takılmadan sürdürmenin yolu oluyor.
Başkanın adamlarının keseleri doluyor. İktidarın bu yeni “sınıfı” neredeyse tamamen inşaatlardan zenginleşerek büyüyor...

***

Bu durumun yol açtığı bir sonuç: Piyasadan kalite hızla dışlanıyor. Kalitesizlik ve avantadan kazanma hızla yükseliyor. Tabii kaybeden ülke oluyor. Denetimlerini bile kendi maaşlı adamlarına yaptıran bir inşaat sektörünün sağlıklı olduğunu düşünür müsünüz?
İnşaat, inşaat, inşaat... Büyük patronun aşkının işte temel nedenlerinden biri. Sanayinin neden gerilediğinin de... İnşaattan birkaç ayda; bir iki yılda müthiş geri dönüş, kısa sürede parayı nakit cebe indirme, yeni tebaa, “sınıf” yaratma ve iktidar için hızla zenginleşme yolu...
Dostumun anlattıkları kapsamlı.,. Ama şaşırmadım... Birden “Alo Fatih...” telefonlarını anımsayınca, işte anlatılanları doğrulayıcı en büyük kanıt diye düşündüm... Özel sektörün dilleri çözülecek, neler dökülecek ortalığa neler, ama biraz zaman gerek...
Direnmenin kazançları ve CHP için bir temel soru
Bugüne kadar hep RTE iktidarı kazandı dedik.
Tabii, CHP’nin dışındaki muhalefetin elinde, büyük direniş deneyimi var. Taksim Gezi Direnişi, hemen her alanda haksızlıklara ve hukuksuzluklara karşı gösteriler-mitingler-direnişler, bunlara Türkiye çapında oluşan destek, büyük bir kazançtır. Bu deneyim nasıl zenginleştirilecek?
İktidarın, toplumun, hukukun, eğitimin, hak ve özgürlüklerin, doğanın... bugüne kadar kazançlarına yaptığı her saldırıya karşı durarak...
Özgürlükleri kaybetmeye karşı toplum “sürekli tetikte” olmak zorundadır.
Her özgürlük alanını savunmalı...
Ve başka çok temel bir soruyu yöneltelim: CHP’nin, yukarıda sık dile getirdiğimiz bütün mücadele alanlarında, bu topluma kazandırdığı nedir?
CHP, iktidarın hangi özgürlük alanı gasbını, toplumla birleşerek durdurabilmiş ve geriletebilmiştir?
Aklında bir şeyler olan söylesin...

***

Yarın bir başka soru yönelteceğim: Diyelim ki iktidar seçimleri kaybedeceği noktaya geldiğini net olarak gördü... iktidarı bırakır mı?

Orhan BURSALI | Tüm Yazıları
Hits: 1336