Vicdan Tutulması
Frankurt Felsefe Okulu’nun kurucularından Max Horkheimer’in ünlü yapıtının adı “Akıl Tutulması”dır.
Alman düşünürün felsefe bilimine kazandırdığı bu deyimin, ülkemizde yaşanmakta olanları tanımlamaya yetmeyeceğini düşünüyorum.
Yanı sıra “vicdan tutulması” diye bir deyim daha türetmek gerekiyor.
***
Yukarıdaki başlığa ve yazının konusuna “Zaman” gazetesinin bir haberi neden oldu.
Adalet Platformu adını taşıyan bir kuruluşun başkanı olan Adem Çevik adındaki kişi, “Ergenekon Sanıkları”nın milletvekili adayı olmalarının anayasaya aykırı olduğu iddiası ile davalar açıyormuş.
İşin herhalde safsatadan başka bir şey olamayacak hukuksal yanını bilemem ama, insanın yıllardır tutuklu bulunan ve daha ne kadar süre özgürlüklerinden yoksun kalacakları belli olmayan ve her biri toplumsal bir değer sahibi kişiler hakkında böyle bir girişimde bulunması için, herhalde vicdanla ilgili bir sorunu olmalıdır.
Aynı şeyi, bu sözüm ona hukuksal girişimi manşetten haber yapan, yine sözüm ona basın organının sorumluları için de düşünüyorum.
***
Söz konusu platformu ve başkanını merak ederek internete girdim…
1968 Gerede doğumlu Adem Çevik’in biyografik bilgileri baş döndürücü ve özetlenmeleri pek kolay değil .
Çocukluğunda Gerede Kuran kursunda hafızlık yapmış. Ortaokul ve lise eğitimini imam hatip liselerinde tamamlamış. Bir süre Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi’nde öğrenim görmüş.
Öğrenim faslı bu kadar… Fakat “araştırmacı-gazeteci-yazar ve işadamı” olduğu belirtilen bu kişinin çalışma ve iş hayatı gerçekten de baş döndürücü bir zenginlikte…
“Gerede Olay” gazetesi sahiplik ve genel yayın yönetmenliğinin yanı sıra, Zaman, Vakit, Milli Gazete vb. gazetelerin muhabir ve temsilcisi…
Yine, muhabir ve temsilcisi olduğu “İslam, Cuma, Mektep, Mektup, Şehadet vb…) dergilerin sayısı bir düzineyi aşıyor…
Elliye yakın derneğin, firmanın, şirketin, kurucularından, üyesi ve gönüllüsü…
Bunlardan kimileri art arda sıralandığında şöyle bir çorba-sentez ortaya çıkıyor:
Hacc &8211, İslam ve Hayat, Tevhid Nesli Kuran Nesli, Deniz Feneri, Atik Kung-Fu Merkezi, Tefsir Dersi, Çevik Lokantaları ve Düğün Salonu, Hikmet İlim Kültür Medeniyet Eğitim Dostluk Dayanışma Derneği, MÜSİAD Bilişim Sektörü, askon, ıto, Geredetso, Bolutso, Likpetder, mazlumder ensar, süleymaniye, kurandersi, Kuran forumu, Hacı ve Hacı Adayları Cemiyeti, Gedesan Deri ltd, Gençlik Mensucat AŞ, Uzman AŞ, Hologrom ajans, Dilling, Fixcell, Farktel Telekom bilişim, China JiaXing Trading Co, Eminoto-Emineyim Bayii vb… vb…
Sabrım ve yerim olsa, bu girişken TC yurttaşının hepimize örnek olması gereken “siyasi hayatı”ndan(RP’de Gençlik Eğitim ve Kültür Faaliyetleri ve AK PARTİİstanbul-Çekmeköy Kurucu Medya Tanıtım Başkanı), “eserleri”nden (Tarih Boyunca Gerede, Sigara İntiharı Haram mıdır vb…), “katıldığı kurslar”dan (Başaran Taek-Won-Do, RP genel merkezinde hatiplik, Osmanlıca, MGV’de kameramanlık vb…), “hobileri”nden (Meal - tefsir okumak - dinlemek, seyahat, internet, felsefe, iş dünyası, yenilikler, dünya siyaseti, pingpong, voleybol vb…) daha çok söz etmek isterdim…
Merak edenler internette bulabilir…
***
Adaleti Savunma Platformu cafcaflı lafı arkasında, zulüm altındaki insanlara hakaret yağdıran ve “Zaman” adlı gazetenin (herhalde Vakit’in ve benzerlerinin de) manşetlerinde bir demokrasi ve adalet kahramanı olarak boy gösteren kişi, böyle biri.
Bu kişi geçen yıl YARSAV’a ve son açıklamadan sonra Genelkurmay’a karşı da davalar açmış.
YARSAV’a saldırısı hakaret davası konusu olmuş.
Bunların hepsine belki de akıl sağlığı yerinde olmayan birinin densizlikleri diye gülünüp geçilebilirdi.
Fakat hapiste, özgürlüklerinden yoksun bırakılmış, kendilerini savunma olanakları kısıtlı insanlara, üstelik “adalet” kavramını kullanarak böylesine bir saldırı girişimi, nasıl bir vicdanın ürünü olabilir?
***
Sorumu kendim yanıtlayayım:
Düşündaşlarının ve yakın çevresinin yanı sıra, döneklerin, omurgasızların, ‘yetmez ama evet’çilerin, Türkiye Cumhuriyeti’nin her türden düşmanının, girişimlerini herhalde hayranlıkla izledikleri Adem Çevik yalnız değil.
O, RP’nin, SP’nin ve mirasçıları AKP’nin “Yeni Türkiye”si’nin ürünü, yeni ve sayıları hiç azımsanamayacak TC yurttaşlarından biri…
Onlar günlük yaşamdan, toplumun bütün kurumlarına, siyasetin tepesine kadar, artık her yerde, her ortamda varlar…
Ticareti, dini, sporu, “kültür”ü, bu dünyanın ve öbür dünyanın gereklerini, hepsiyle birlikte de akıl ve vicdan tutulmasını inanılmaz bir senteze ulaştırmayı başarmış, yepyeni bir insan tipi...
Ve artan bir hızla, gitgide çoğalmaktalar…
(Cumhuriyet 16.04.2011)
Hits: 3224