Direnişin efsanelerinden Çarşı taraftar grubundan Şef, Meso ve Gitarcı’yla yaşananları ve taraftar grupları üzerindeki baskıyı konuştuk: Ateş bir kere yakıldı. Bu daha başlangıç mücadeleye devam!
(Neslihan Koçaslan - soL) Gezi Direnişi’yle birlikte, taraftar gruplarıyla ilgili uygulamalar tartışma yaratıyor. İçişleri Bakanı Muammer Güler ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın siyasi ve ideolojik sloganların yasaklandığına dair açıklamaları, e-bilet uygulamasına geçilmesiyle birlikte kişisel bilgilerinin takibi ve “kontrolü” kamuoyunda endişe yaratıyor. Taraftar grupları üzerindeki önlemler bununla da bitmiyor. Kombine bilet almaya giden Beşiktaş taraftarları, yeni bir ek maddeyle karşılaşıyor: Siyasi slogan atmak yasak!
Direnişin efsanelerinden Çarşı taraftar grubundan Şef, Meso ve Gitarcı’yla, yaşananları ve taraftar grupları üzerindeki baskıyı konuştuk.
Taraftar gruplarına yönelik bir saldırı var, bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şef: Tribünlerdeki bu kalkışmaya karşı, elbetteki bunu yapacaklarını ben de bekliyordum. Düşünsenize Galatasaray’ın stadı açıldığında 60 bin kişi protesto etti. Fenerbahçe maçında protesto oldu. Beşiktaş ilk küfütlü tezahüratı yaptı. Beşiktaş Gençlerbirliği maçında bütün stat Tayyip Erdoğan karşıtı sloganlar attı. Bu sırada kimse çekim falan yapamadı. Ligin son maçında korkunç bir çatışma yaşandı. Tribünden ligin son maçında polis ayrıldı. İnanılmaz bir kalkışma vardı. Zaten Beşiktaş taraftarını daha sonra orada prova yapmakla suçladılar. Halbuki orada olan olay, Kazan’ın önüne iki tane polisin gelip ortada bir şey yokken ateş açmasıydı. Bu, olayların sıçramasına neden oldu.
Meso: Yani cebir yoluyla da, baskı yoluyla da yok etmeyi denerler, herkesi tutuklarlar falan. Kendi adamlarını da yerleştirirler. Çarşı’ya dava açılıyor ama AKP mitinginde Çarşı pankartı açan paramiliter tipler vardı. Kendi içinde tezat oluşturur. Bunlar artık baskı haricinde hiç bir şey üretemezler, olay bu.
Gitarcı: Fenerbahçe-PSV maçı oynandı, slogan attı o gün taraftarlar, ondan üç gün sonra Beşiktaş’ın kombinelerine madde eklediler hemen. Yönetimin kombineye koyduğu madde, pankart yasakları önemli değil. Yılgınlık olmaması gerekir, bununla mücadele etmek gerekir. AKP’nin Gezi’de kaybedebileceğini gördük, tribünlerinde de kaybedeceğini tekrar yüzüne vurmak gerekiyor. Baskı, korku ve provakasyon, dördüncü maddeleri yok.
Kombinelere ek madde koyulmasını nasıl değerlendirdiniz?
Şef: Kombineyi almak zorunda kaldım çünkü olaylara şahit olmam gerekiyor ve yıllardır beraber olduğumuz insanlar. Son dönemlerde Çarşı’da Alen’den dolayı sorunlar yaşandı. Çarşı’nın içinde direkt devletle ve polisle iş yapan grup var: Karagümrük grubu. Çarşı’nın kıyısında, köşesinde durmaya çalışan iki üç tane AKP’li var. Bunlar AKP’nin Serpil Çarmık diye Belediye Başkan adayı vardı, onun İstanbul organizasyonunu yaptılar. Bunlar da biliniyor zaten. Mesela Kutlu Doğum Haftası diye pankart açtılar Çarşı logosuyla. Bunlar kesinlikle Çarşı’nın üyeleri değil. Sahaya girip Galatasaray’a saldıran adama hiçbir şekilde ceza gelmedi. Bunlar Suriye ile ilgili de bir şeyler yazdı kimse takmadı. Bundan 3-4 yıl önce Çarşı kendini feshediyor diye bir şey çıkardılar. Ama tutmadı.
‘Beşiktaş’ı yıllardır bölmeye uğraşıyorlar’
Gitarcı: Elektronik biletmiş, kombineymiş, alta konulan maddeymiş; hammaddeyi değiştiremezsin. Fenerbahçe ve Beşiktaş, Galatasaray’ı bunun dışında tutmak istemiyorum ama bu iki takım devletin birebir sorun yaşadığı da iki takım, o şike davalarında da bir sürü şey dönüyor. Ben şuna inanıyorum, elbette ki bir baskı olacaktır, Beşiktaş’ı ateşin içine attılar, özellikle maçların Recep Tayyip Erdoğan Stadı’na verilmesi Beşiktaş tribününü yok etme operasyonunun başıdır.
Kasımpaşalılar saldıracak, taraftar ceza alacak, belki Beşiktaş tüm sene seyircisiz maç oynayacak. Şu an Türkiye tarihinde bir ilk yaşanıyor, taraftar gruplarını cendere altına alıp, sindirme durumu var. Gezi Parkı sürecinde “Çarşı’ya bir işadamı 200 TL dağıttı, maske aldı”gibi haberlerin hepsi külliyen yalan. Bir sene oy alamamışın onlardan, oraya siyaseten ne kadar girmeye çalıştıysan girememişsin, üç kulübüne girememişin. AKP’li Burak Aksu geri çekilmek zorunda kaldı. Beşiktaş taraftarını bölme hamleleri yıllardır sürüyor bu da son evresi ama ben bunun başarılı olacağını düşünmüyorum. Çarşı bu süreçten, katlanarak büyüyerek çıkacak, dünyada da sempati toplayacak.
Çarşı özellikle hedef durumunda, bunun nedenleri neler?
Şef: DİSK 5 bin kişi topladı, Çarşı 50 bin kişi yürüdü. Neden hedef alındığı belli. Geçmişi var bir de tabii. 1996’da Beşiktaş tribünlerinde kan gövdeyi götürüyordu, Çarşı ismi de yoktu o zamanlar Genç Beşiktaşlılardı. Çarşı mesela, 80’lerde kurulmuş bir yapıydı ama pankartı yoktu, o 90’ların sonunda başladı 2000’lerde. Beşiktaş’ın İstiklal Marşı okunurken kartal sembolu yapma geleneği vardır, şimdi İstiklal Marşı’nda hazır ola geçmek gerekir, Türkiye’de bir tek Beşiktaş taraftarı yapar bunu. Onun nedeni 90’larda Kürt hareketinin yükselmesine karşı faşizmin her alanda desteklenmesiydi. Birçok maçta İstiklal Marşı okunurken herkes kurt işareti yapıyordu. Buna karşı çok şiddetli çatışmalar yaşandı. Koskocaman ülkü ocakları pankartı asıldı tribüne, bunun yüzünden kan gövdeyi götürdü.
Kurt yerine kartal
Buna karşı ilk tepkiyi koyan yine Beşiktaş Çarşı grubuydu. Ülkücü işaretini yok edip, kartala çevirdiler. Bu kavga yıllarca sürdü, 2000’lere kadar. Bunu basın hep es geçti. Sonra bu zafer kazanıldı. Gündoğdu Marşı 1983 yılında söylendi ilk defa Türkiye’de tribünde ve polis çok kişiyi gözaltına aldı, komünistlerin marşını söylemeyin diye polisin tahta joblarla taraftarlara daldığını çok iyi biliyorum. 85. dakika da söylenirdi hep 12 Eylül 1980’e tepkidir o. 1978’de Mahir Çayan’ın dev bir fotoğrafı İnönü Stadı’nda aşağıya sallandırılmıştı. Çok şeyler yaşandı böyle. Böyle bir dinamikten gelen bir tavır var. Bunun da geçmişinde Hasan Ali Yücel’in Beşiktaş’a kupa vermesi, Türkiye’deki tek Milli Eğitim Kupası’nı kazanması var.
Adnan Menderes hasta Beşiktaşlı, başkan olmak istiyor, istemiyorlar. Demokrat Parti’inin yemekleri oluyor onlara gitmiyorlar, o dönemde Beşiktaş’ın çok hakkı yeniliyor. Demokrat Parti döneminde Türkiye ligi kuruluyor. Aslında bölgesel liglerdi eskiden, herkes kendi bölgesinde şampiyon olurdu. Rantı yükseltmek için, bir de tek millet, tek bayrak, o dönem artırılıyor. Halbuki Karadeniz Ligi, sonra Doğu ligi vs, olsa, sonra play-off olsa. Ama olmaz, hangi kanala hangi maçı vereceksin, yok o bu dehşet bir rant var. Digitürk ne yaptı, play-off’u çıkardı. Türkiye tarihinde ilk defa derbiler 8 kere oynandı. Galatasaray zaten 8 puan farkla şampiyondu, yine şampiyon oldu. Ama ne oldu dehşet paralar kazandı. Taraftarlar yine karşıydı buna.
Ben taraftarlarımıza diyorum ki, St Poulie gibi olalım, bırakalım ikinci ligde oynayalım, onurumuzla ama Şili’deki taraftar bile formamızı giysin, maçlarımızı izlesin.
Gitarcı: Ben şunu söyliyeyim AKP hiçbir zaman Beşiktaş’ta istediği oyu alamadı, milletvekili çıkaramadı, belediye alamadı, hiç birşey yapamadı. Beşiktaş’taki halkın siyasi bilinci belli, bunun üstüne bir de Çarşı’nın duruşu var. Bu halkla Çarşı’nın birleşmesi sayesinde bunların tahmin edemeyecekleri kadar büyük bir direnç oluştu. Çarşı resmen halkın örgütlülüğünü üstlendi. Bir zorunluluktu bu. Dehşet bir semt bilinci var. Bunun dışında da Beşiktaş’ın tarihinden kaynaklanan ciddi bir Beşiktaş kitlesi var.
3 F'nin 'futbol'u düştü
Bugün Çarşı Munzur, Çarşı Bodrum vs.. bir sürü yerde Çarşı var. Bunlardan haberdar olmayan, ufak tefek, irili ufaklı bir sürü yapı kuruluyor. Bu hem memnuniyet verici, biraz da kaygılandırıcı. Çarşı’nın insiyatifi olmaksızın, insanlar otomobillerini yolların ortasına park ettiler, panzerler, TOMA’lar geçmesin diye. Halkın böyle bir bilinci var orada. En güzel forumların başında Abbasağa Forumu var. Herkes saygılı, sevgili, düşünceli, birbirinin fikrini dinliyor. Antikapitalist Müslümanlar’ın da en çok yaklaştığı grup Çarşı oldu. Çarşı’dan çok şey öğrendiler. Müezzinin olayının aydınlatılmasında en büyük etken Çarşı oldu. Kandil günü müezzini ziyaret ettiler ve orada deklarasyon yayınlandı.
Çarşı, Gezi Direnişi’ndeki tavrıyla Türkiye tarihinde olmayan bir şey yaptı. Bir Fenerbahçe, Galatasaray taraftarı formasının üstüne Çarşı yazdırdı. Onbinlerce insan Çarşıyla birlikte yürüdü. Yıllardır deniyordu Çarşı bir ruhtur diye. Yirmi gün evvel, bu gözaltılardan önce, Çarşı dernek olsun diyenler oldu. Çoğu insan karşı çıktı mesela buna, resmi devlet statüsünden bir şey olamaz bu diye, bu yarıda kaldı. “Çarşı üyesi misin” diye herkes soruyor ama öyle bir üyelik yok ki. Fenerbahçeliyim ama Çarşılıyım diyen insanlar çıkmaya başladı. Bu çok güzel bir şey. Elbetteki kapitalizm bundan korkacaktır, çünkü kendi propaganda aracı kendine karşı gelmeye başladı. Futbol, fiesta, fado demiştik ya yıllarca, bunun F’si düştü.
Meso: Tüm takımları Gezi Parkı eylemleri bileştirdi, bundan dolayı çok rahatsızlar. Hükümetin bölmeye çalıştığı şey de bu. Statlarda sadece kendi yarattığı tipolojide insanları görmek istiyorlar. Kendilerine karşı bir refleks gösteren, eleştirenlere tahamülü yok bu insanların.
Tribünlerde bundan sonra ne olacak?
Meso: Süper Kupa finali var 11 Ağustos'ta. Fenerbahçe’yle Galatasaray oyanayacak. Tüm taraftarlar birlikte izlesin diye çağrı yapıldı ama hemen maçı yok Üsküp, yok şurası nereye götürecelerini bilemediler, o kadar korkuyorlar. İktidarın öldürmeye çalıştığı şey o ruh, o vicdan, o kalp zaten.
Şef: Kombinelerdeki bu provakasyonlar, devletin tribünler konusundaki açıklamaları, taraftarların önüne geçemez. Su akar yolunu bulur diye bir söz vardır. En faşizan baskıda bile bir direniş, bir estetik duruş çıkar, bundan dönüş yoktur artık. Korku dağları yaratır, kendi dağlarını yarattılar, yok olacaklar.
Gitarcı: Biz halkız, halkın da ifade özgürlüğü vardır, saklıdır, kendine bunun hesabını kimseye vermez. Gerek elektronik bilet uygulaması olsun, gerek slogan ve pankart yasağı olsun, gerek kombine maddeleri olsun, biz bunların hiç birini kabul etmiyoruz. Bunlara karşı gereken mücadeyi vereceğiz. İlla ki biz sizin yine karşınızdayız diyorlarsa, borsada değil arsada bir maça, buyursunlar gelsinler.
Meso: Gezi ruhu yan yana durmayı öğretti, hayatta yan yana gelemeyeceklere de... İnsanlar birbirine güvendi. Bence bu birinci evreydi. Ortada ortak bir dert var ve bunu hep birlikte paylaştık. Ateş bir kere yakıldı. Bu daha başlangıç, mücadeleye devam.
(SolHaber)