Artık ortaya çıktı ki dünya yüzünde en çok terörist yetiştirilen ülke cennet vatanımızdır.
Ne Afganistan, ne Pakistan, ne Filipinler, ne Latin Amerika elimize su dökemez, yanımıza bile yaklaşamaz.
Sadece cezaevlerimizde 10 binin üzerinde terör suçlumuz var, Başbakan meydana gelen her olay nedeniyle teröristleri suçladığına göre dışarıda serbest gezen terörist sayısı bunun çok çok üzerinde olmalı.
Üstelik bizim teröristlerimiz Süpermen gibiler: Bir yandan Suriye ile işbirliği yaparken, diğer taraftan İsrail ajanlığı yapabiliyorlar. Faiz lobisini desteklerken işçileri ayaklandırabiliyorlar.
İsmi Egemen Bağış olan bir bakanımız var, Avrupa Birliği’ne üyelikten sorumlu.
Sorumlu olduğu konuda bir arpa boyu bile yol gitmeyi başaramadı ama maşallah o işin dışında her şeye de yetişiyor. Gerçi bir kötü huyu var, “baş belası” sosyal medyada da çok boy gösteriyor.
Bu bakan açıkladı ki Gezi Parkı gösterilerinde tam 11 terörist örgüt tespit edilmiş!
İnsanın tüyleri ürperiyor haliyle!
Başka ülkeler bir tane terör örgütünü zar zor çıkarırlarken, biz Türklerin sadece Taksim’deki küçücük bir alan için 11 terörist örgütü seferber edebiliyor olmamız, her türlü takdirin de üzerinde olmalı.
Böyle zenginlik nerede görülmüş?
Terörist örgütlerin liderlerinden oluşan bir futbol takımı bile kurmamız mümkün, adına da “Türkiye Terörist Karması” deriz ama kiminle maç yaparlar, cevabı zor bir soru. Bütün Avrupa bir araya gelse 11 terörist örgüt çıkarabilir mi, emin değilim.
Velhasılıkelam ortalık terörist kaynıyor, hepsi kafasını küçük de olsa bir örgütün çatısı altına sokmayı da başarmış!
Kim bilir, belki de kiralar bu nedenle yükseliyor, her terörist örgüt 10 tane hücre evi tutsa, varın hesaplayın kaç blok apartman daha dikmek gerekecek!
İşin ilginç tarafı dünyadaki en sert Terörle Mücadele Kanunu da bizde!
İsminin başında Emniyet Genel Müdürü, MİT Müsteşarı, Güvenlik Müsteşarı filan gibi büyük unvanlar yazılı olan bürokratlarımız var. Emirlerinde 250 bine yakın polis var. Binlerce ajan da var tabii, ama onlar adı üzerinde “gizli ajan” oldukları için sayılarını tam olarak bilemiyoruz.
Bu işlere baksın diye bakanlık kurduk, başında valilikten gelme bakan da var.
Ama ne oluyor? Terör örgütleri ortada cirit atıyorlar, eylem örgütlüyorlar, duvara yazı yazıyorlar, bir tweet ile ortalığı birbirine katıyorlar.
Galiba bu memleketin sorunu da bu! Kimse işini düzgün yapamıyor.
Akılları fikirleri şiddetle ezmekte
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ı karşılamak için otobüslerle havaalanına taşınan kalabalıktan şöyle bir slogan duyuldu:
“Yol ver gidelim, Taksim’i ezelim.”
Bir slogan da şöyleydi:
“Azınlık şaşırma, sabrımızı taşırma.”
‘Genel başkanına bak, partilisini al’ dedikleri durum bu olsa gerek.
Muhalefet ile karşılaşınca akıllarına “ezmek” geliyor, sanırsın kebapçıda domates ezmesi yapacaklar.
Azınlıkların taleplerde bulunması da “şaşkınlık” ile karşılanıyor, onun için de bunların sabırları taşıyor. Demokratik kültürleri bu kadar çünkü!
Biat geleneğinden geliyorlar, sultan ne emrederse onu sorgulamadan yapmaya hazırlar. Sorsan hepsi “dindar” da geçinir, inandıkları kitabı belli ki hiç mi hiç anlamamışlar.
Muhtemelen Arapçasını ezberden okuyorlar, ama o sözlerin ne anlama geldiğini bile bilmiyorlar.
Kalpleri nasırlaşmış, kimseyi anlamaya çabalamıyorlar, firavunun peşine takılmış gidiyorlar.
Paramiliter rejim muhafızları her yerde
ELLERİNDE sopalarla sokaklara çıkıp insanları döven paramiliter güçler İzmir’den sonra Antalya’da da sahneye çıktılar.
Emniyet müdürleri bu kişilerin polis olduklarını ileri sürüyorlar.
Bunlar nasıl polis?
Vatandaş kılık kıyafeti bozuk, çapulcu görünümlü, saç-sakal bir karış, ellerinde sopayla dolaşan bu insanlara mı saygı gösterecek?
İzmir ve Antalya emniyet müdürleri sadece bu nedenle görevlerinden alınmalıdır.
Bunlar nasıl emniyet müdürü olabilmişler ki polis memurları onların emirlerini sallamıyorlar?
İçişleri Bakanı bu işin siyasi sorumlusudur, elleri sopalı bu sivillerin hesabını siyasi olarak verecek olan odur.
İzmir’de, Kordon’da bir kız çocuğunun saçına sarılan, orada kendi halinde oturan delikanlının kafasına durduk yerde copla vuran polis kıyafeti giydirilmiş sadist tiplerin kim oldukları da bir an önce açıklanmalıdır.
İzmir savcılarının hiç olmazsa bir tanesinin de bu sadistlerin peşine düşmesi gerekmez miydi?
(Hürriyet)