Gözüm başbakanı dün Beşiktaş’ta annelerin, çocukların, eşlerin ve adaletsizliğe karşı seslerini yükseltenlerin katıldığı “Sessiz Çığlık” mitinginde aradı! Önceki gün Ergin Saygun’un can kızı Ece’yi arayıp geçmiş olsun dileklerini ilettiğini öğrendikten sonra, acaba başbakan hastaneye de gider mi, diye yaptığımız esprinin gerçekleştiğini gördük! Tabii aynı gün hem hastane hem Sessiz Çığlık zor olurdu!!!
Umarım uzun zamandır ortaklık ettiği Silivri savcıları, başbakan hakkında, terör örgütüne yataklık, gizli üyelik, destekçilik, örgütü kamuoyunda haklı göstermek vb gibi, icat edilebilecek bin bir suçtan birine sokarak soruşturma açmaz. Vallahi bunu yapsalar zerre kadar şaşırmam! Çünkü o savcılar, o yargıçlar “çok tutarlı” insanlar, cehenneme gidecek kadar inançlılar; bu nedenle bir soruşturma açsalar RTE bunu çoktan hak etti bile derim, ortaklığa bu kadar büyük ihanet cezasız kalmamalı!!!
Başbakan’ın başına taş mı düştü, demeyeceğim. Dün miting alanında çok dinlediğim “iyi polis-kötü polis” gibi, hiç de siyasi yönü olmayan düşüncelerle de ilişkim yok.
Başbakan Balyoz ve Ergenekon davalarının hukuk ve uyduruk suç rezilliğini gördü, içerideki subaylarımızın “temiz” olduklarına inandı, dışarıdaki ailelerinin çığlıklarına dayanamadı ve hidayete erdi- merhamete geldi de demeyeceğim. Komik olur! Çünkü bu tür büyük siyasi -iktidar- oyunlarında ve hesaplarında vicdan, merhamet, korku vb’nin yeri olmadığını da biliyorum. Özellikle başbakan ve hedefleri söz konusu olduğunda!
Bugünün işaretlerini son bir-iki aylık yazılarımda zaten belirtiyordum. RTE yeni bir siyasi döneme giriyor. Hayatının en büyük meydan okumasına hazırlanıyor. Bu yeni dönemin adı, başkanlık anayasasını bu millete kabul ettirmek ve bugüne kadar çağdaş tarihin görebileceği, Atatürk’te bile olmayan en büyük yetkilerle ülkenin tek egemeni olmak.
Böyle bir hedef koyarsanız, bundan önceki etaplarda çoktan aştığınız ve amacınıza ulaştığınız konulara artık takılıp kalmazsınız. Bitirilmiş süreçlerin size ayak bağı olmaması gerekir. Ayağınızdaki Silivri’nin kalın zincirleri ile böylesine büyük bir siyasi hedef yarışına çıkamazsınız.. Bu çok temel bir siyaset kuralıdır. O zincirleri bir şekilde kıracak veya iyice hafifleteceksiniz ki sahnede yeni rolünüzü tam oynayasınız.
Başbakan bunun işaretlerini bir süredir veriyordu. Silivri’deki yargılamalara ilişkin “şikâyetlerini” son iki haftada çok sık dile getirir oldu!
Ergin Saygun Paşa’nın kızı Ece’yi telefonla araması ve arkasından hastane ziyareti aslında başbakanın yeni süreci başlatmak için geç bile kaldığını söyleyebiliriz çünkü zamanı daraldı..
Derken bu davaların baş yardakçılarından Toronto bülbülü SkyTürk’te Ergenekon bir projeydi, diyerek şakıdı (Bravo Skytürk). Acaba başbakanın işareti ile mi konuştu? Ama bu itirafı yapma zamanının geldiğini görecek kadar akıllı davrandı! Yıllardır bunu yazıp çizenlere yapılan eziyeti düşünün! İçimizdeki açık Zekeriya Özcülerin eziyetini de katıyorum buna (halimiz ortada), hele bu, en büyük alçaklıklardan biriydi: Ergenekoncular, darbeciler, askerseverler... Alçaklık, her yerde ve her kademede, medyanın dört bir tarafında sardı sarmaladı bizleri ve bütün ülkeyi.
Ama bir avuç yiğit direndi, işte gerçek sonunda dile getiriliyor: Ergenekon bir projeydi...
Projenin sonu ve RTE “darbecileri” ziyaret ediyor!
Ergenekon, Balyoz... Bunlar bitmiş “projeler”dir.. Yani amaçları, hedefleri açısından çoktan tamamlanmışlardır. Ordu vesayeti çoktan sona erdirilmiş, devlet tamamen tasarımlanmış yani bunların hepsi aşılmış... Silivri tutsakları, bunun acısını çekiyor. İşte RTE Ergin Saygun ile yeni dönemin en güçlü işaretini veriyor.
Yeni dönem ne demek?
a) Başkanlık anayasası ile yepyeni bir kişisel siyaset tarihine giriş. Bu RTE’nin uzun nefesli, uzun süredir adım adım izlediği en büyük projesidir.
b) Bunun yanında ve yeni anayasa ile birlikte, Kürt meselesinde benimsediği çözüm...
Bu iki konu, Ergenekon ve Balyoz’u bile aşan projelerdir. Kaldı ki, Ergenekon/ Balyoz, siyasi amaçları açısından tamamlanmış projeler ise o halde ayak bağı neden olsunlar?
Tersine, Silivri konusunu bir şekilde “hallederek”, Apo ile giriştiği ve şiddetli yansımaları/tepkileri olacak olan ortaklıkta/ittifakta, Silivri büyük dramını hafifletmek, kendisini de hafifletecektir. Başbakanın bu yeni süreçte en büyük müttefiki Apo/PKK/BDP’dir. Başkanlık anayasasında “Türk kimliği”ni dışarıda bırakması, Saygun ziyaretini de zorunlu kılıyor!
Önümüzde, muhtemel anayasa referandumuna kadar yaklaşık 7 aylık süre bulunuyor. Yargıtay’ın ve Anayasa Mahkemesi’nin, henüz gücünün doruğunda olan ve büyük bir tek adamlık/başkanlık yarışına giren RTE’nin baskılarından arınmış olabileceğini hiç düşünmeyin. (Bazılarında cemaat ağırlığı olsa bile!)
Ne olursa olsun, “Ergenekon/ Balyoz” gibi aşağılık ve sahtekâr bir dönemin bir şekilde sona ermesini arzu etmeyecek kimse yoktur..
Bu köşe Silivri’de adaletsizliğin bir şekilde ve uzun sürmeden sonlandırılabileceği konusunda iyimserliği hiçbir zaman elden bırakmadı: Açılsın zindanların kapısı, bütün mağdurlar, bütün tutsaklara özgürlük...
Bunu istiyoruz. Sessiz Çığlık eyleminde, içerideki güzide subayların mücadeleci eşlerini, ailelerini kucaklıyorum.
Bu alçakça iftirayı sürdürenleri biliyoruz. Bu ülke onların da yakasına yapışacaktır.
Başkanlık anayasasına da hayır diyecektir.
10 Şubat 2013 - Cumhuriyet