Düzce’nin Yeşiltepe köyünden İstanbul’a gelmiş. Kendi halinde, işinde gücünde, hep güler yüzlü genç bir insandır.
Salih Akay’ı tanırım.
Selamlaşırız.
Geçen gün bana dedi ki; hep yoksul ile fakir arasındaki uçurumun açıldığını yazıyorsun. Benim gibi üniversite bitirmemiş olanlar bile “açılan uçurumu” görüyoruz. Bir de “zengin hacı ile fakir hacı arasında açılan uçurum var ve bu uçurum İslamcı geçinen bu iktidar döneminde çok daha hızlı açılıyor” onu da yaz.
Ne demek bu dedim.
Örnek vereyim dedi.
Xxx
Şunları anlattı:
Annem Fatma Akay ile Babam Hasan Akay, Düzce’nin Yeşiltepe köyünde otururlar. Fakir ama inançlı insanlardır. 2007 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı’na başvurup “Hacca gitme başvurusu” yapıtılar. Pasaportlarını hazırladılar. 6 bin TL civarında tutacağını hesapladıkları “hac harcama parasını” (gidiş dönüş uçak bilet ücreti, konaklama bedeli) denkleştirdiler.
Beklemeye başladılar.
2007 geçti sıra gelmedi.
2008 geçti sıra gelmedi.
2009 geçti haber çıkmadı.
Babam Camiye gittiğinde; “Diyanet’ten henüz haber gelmediğini” anlatıyor. Aldığı cevabı da gelip bana aktarıyor. Hac izni gözleyen annem ile babama; “Demek ki, bu yıl da nasip değilmiş. Allah razı gelmemiş” diyorlarmış.
Bizimkiler itikadı olan insanlar.
Nasip değilmiş deyip inanıyorlar.
Bekliyorlar.
Xxx
2010 geçti, yine haber çıkmadı.
2011 geçti, yine sıra gelmedi.
2012 geldi, bu yıl da annem ile babam TV haberlerinde “Kutsal topraklarda hac heyecanı başladı. 74 bin hacı adayının büyük bölümü kutsal topraklara ulaştı” diyen haber spikerini dinleyince; “Bu yıl da nasip değilmiş, kul ne kadar isterse istesin nasibinden fazlasını alamaz ” diye inandılar.
İnanmak güzel!
İnsan inanmalı!
Fakat parası olan zengin hacıların; “nasipleri aynı yıl hiç beklemeden karşılık buluyor, Allah’ın kısmet ettiği hac farzına erişebiliyorlarsa” bu eşitsizlik uçurumunu Allah katında izah edebilecek nefesi keskin bir ilahiyatçı çıksın isterim.
Xxx
Paran varsa.
Zengin hacı oluyorsun.
VİP Hacı da diyorlar.
Her yıl zengin VİP hacılara özel hac turları düzenleyen turizm şirketleri; hacı başına 11 bin 500 Euro (yaklaşık 21 bin TL) karışlığında ”beklemeden hacı olabilme” imkanı sunuyorlar. Kutsal topraklarda iki farklı Türk Hacı dünyası oluşuyor. Diyanet aracılığıyla 5 yıl-6 yıl bekledikten sonra gelen “fakir hacılar” Arafat’da çadırlarda sıcaktan bunalarak, abdest alma ve tuvalet ihtiyacı için uzun kuyruklarda sıra bekleyerek, yerlerde yatarak hacı oluyorlar. Buna karşılık tur şirketi ile gelen hacılar Kabe manzaralı 5 yıldızlı lüks otellerde ağırlanıyor, papyonlu garsonların yaptığı servisle yemeklerini yiyorlar. Sabah özel araçlarla Arafat’a getirildiklerinde de sandalye ve masalarda açık büfe içecek hizmeti ile ağırlanıyorlar.
Fakir hacı!
Zengin hacı!
Var mı izahı!
Uçurum açıldı.
KUTU
(uyan borsu)
Seçkin
dikkat
isterim!
ABD Büyükelçisi Ricciardone Türkiye'nin Kandil'e askeri müdahalesini Amerika'nın engellediği yolundaki iddialara tepki gösterdi. Bu açıklama doğruysa; ABD Türkiye Ordusu’nun Kandil’e sonuç alıcı bir askeri operasyon yapmasını destekliyor. Türkiye Genel Kurmay Başkanı da “TSK’nın Kandil’i yok edecek güce sahip olduğunu” söylüyor. Eski Büyükelçi Onur Öymen de bu yeni durumdan hareketle soruyor: Peki TSK’nın Kandil’i yok etmesini engelleyen kim?