TÜRKİYE 'DEN HABERLER (Eylül 2012 / 3)

~ 24.09.2012, Av. Muazzez ÇÖRTELEK ~

Eylül ayının üçüncü haftası bitti. İnsanoğlu yaşarken ne yaşadığının ayırımına varamaz çoğunluk. Bireysel tarihimiz açısından da toplumsal tarihimiz açısından da yaşamın hızı içinde, günlük olayların etkileri altında, yaşadıklarımız acı da olsalar, önce katlanılabilir gelir insana. Hatta katlanılabilir olup olmadığı düşünülmez bile kimi zaman. Tıpkı kırık acısının sonradan daha çok ağrıması, ölüm acısının giderek daha çok koyması gibi.

 
17 Eylül’den buyana geçen bir hafta içinde yaşanan olayların arasından toplumda en çok yankı yaratan haberlerden küçücük bir sıralama yaptığımızda “haberlerin aslında hiçbir yoruma gerek kalmaksızın zaten konuştuklarına” tanık oluyorsunuz. Geçen haftanın haberlerinden kısa bir liste var aşağıda. İzleyelim :
 
1.    Çocuk tacizcisine 'iyi hal' indirimi : Yöneticisi olduğu okulda çok sayıda kız çocuğunu taciz eden ve bazılarıyla ilişkiye giren Fahrettin K. için yapılan ceza indirimleri arasında ‘İyi hal’ de bulunduğu ortaya çıktı :
 
17.09.2012
Siirt’te yöneticisi olduğu okuldaki küçük kızlara, cinsel istismarda bulunan, skandal açığa çıktıktan sonra uzun süre firari yaşayan, Fahrettin K.’ya, indirimli ceza uygulandığı ortaya çıktı.
Daha önce davanın 10 tutuklu sanığını 5 ila 32 yıl arasında değişen oranlarda hapis cezasına mahkum eden ancak başta tatminkar bulunan cezalarda çok sayıda indirim yaptığı ortaya çıkan Siirt Ağır Ceza Mahkemesi’nin, 4 kız için toplam 46 yıl hapisle cezalandırdığı Fahrettin K.’nın cezasında da birçok indirime gittiği anlaşıldı.
Milliyet gazetesinde yer alan habere göre kararda, ilköğretim okul müdür yardımcısı olan Fahrettin K.’nin, 2007’den itibaren S.T.’ye cinsel tacizde bulunduğu belirtildi.
MAHKEME EN AZ CEZAYI UYGULADI : Mahkeme, Fahrettin K.’ya, iki kız için, ayrı ayrı toplam 15 yıl 7 ay 15’er gün ceza verdi. Bu cezayı belirlerken, TCK’da, beden ve ruh sağlığının bozulduğu hallerde “en az 15 yıl” ifadesinin bulunmamasına rağmen, “en az” cezayı uygulayarak 15’er yıl hapis verdi. Suçun 2 yıl süreyle devam etmesi nedeniyle artırım uygulayan mahkeme, artırımda alt sınırdan uzaklaştığını belirtti. Mahkeme cezayı dörtte ikiden daha fazla artırması mümkünken, sadece bu oranda artırdı. Fahrettin K.’nın diğer iki kıza yönelik cinsel istismarında ise devlet hastanesi değil Adli Tıp raporu esas alındı ve kızların Fahrettin K. nedeniyle beden ve ruh sağlığı bozulmadığı gerekçesiyle, basit cinsel istismar suçundan her iki kız için 5’er yıl ceza verildi. Okul yöneticisi olması nedeniyle cezası artan Fahrettin K.’ya bu kez de firari olmasına ve duruşmalardaki tavrına rağmen “iyi hal” indirimi yapıldı ve cezası 6’da bir düşürüldü. Bu iki kız için de 6 yıl 21’er aylık ceza bu şekilde belirlendi.
TEK BİR ÇOCUK İÇİN BİLE BU CEZA VERİLEBİLİRDİ : Mahkemenin, Fahrettin K.’ya, savcılığın iddialarını esas alması durumunda, tek bir çocuk için bile 40 yıla yakın ceza verebileceği belirtiliyor. Savcılık, Fahrettin K.’nın iki kızla cinsel ilişkiye girmek suretiyle istismarda bulunduğunu iddia etti. Bu iddianın esas alınması durumunda, F.K.’nin sadece bu suçtan 8 yıldan 15 yıla, tehditle bu eylemlerde bulunması nedeniyle yarı oranında artırımla 12 yıldan 22,5 yıla kadar hapis cezası alması söz konusuydu. Bu durumda, yine öğretmen olması nedeniyle yapılacak yarı oranında artırım, cezanın 18 yıldan 33 yıla kadar çıkmasını sağlayacaktı. Eylemin süreklilik halinde olması nedeniyle, bu ceza üzerinden de artırım mümkün olabilecekti. Kızların ruh sağlığının bozulması da bu cezaya eklenebilecekti. Bu durumda, 4 kız için 46 yıl ceza alan F.K.’ye sadece tek bir çocuk için bile buna yakın bir ceza verilebilecekti.
 
2.    Zengin-fakir uçurumu 8 kat : 2011'de Türkiye'de, en yoksul yüzde 20 ile en zengin yüzde 20 arasında 8 kat gelir farkı oldu. Nüfusun yüzde 16.1'i yoksulluk riski altında bulunuyor :
 
17.09.2012
TÜİK araştırmasına göre, geçen yıl en yoksul yüzde 20 ile en zengin yüzde 20 arasındaki gelir farkı 8 kat çıktı. Bu fark bir önceki sene de 8 kat olurken, 2009 yılında 8.5 kat olarak gerçekleşmişti. Geçen yıl, en yüksek gelire sahip yüzde 20'lik son gruptakiler, toplam gelirden yüzde 46.7 pay alırken, en düşük gelire sahip ilk gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay yüzde 5.8 oldu. Maaş-ücret gelirleri, yüzde 44.8'lik oranla toplam gelir içerisinde en fazla paya sahip oldu. Bunu yüzde 21.4 ile müteşebbis gelirleri, yüzde 19.4 ile sosyal transferler takip etti. TÜİK araştırmasına göre, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir medyan gelirin yüzde 50'si dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre, nüfusun yüzde 16.1'i yoksulluk riski altında. Kentsel ve kırsal yerler için ayrı ayrı hesaplanan yoksulluk sınırlarına göre, kentsel yerlerde bu oran yüzde 13.9 iken, kırsal yerlerde yüzde 15.7 oldu. Sürekli yoksulluk riski altında bulunanların oranı ise yüzde 18.5 olarak gerçekleşti. Araştırmanın 2009 yılında sürekli yoksulluk riski altında olanların oranı yüzde 17.3 iken, 2010 yılında bu oran yüzde 18,5'e yükseldi.
 
3.    Erdoğan: İmam hatiplere itibarını iade ettik : Başbakan Erdoğan, "Bugün imam hatip okullarına itibarını iade etmenin bahtiyarlığını, bunun tarifsiz heyecanını yaşıyoruz'' diye konuştu :
 
                17.09.2012                                    
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cedide Abalıoğlu Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde, 2012-2013 eğitim öğretim yılı ve toplu açılış töreninde konuşma yaptı.
Terörle mücadelede bedeller ödendiğini belirten Başbakan Erdoğan, “Akan kanların durmasını istiyoruz. Devlet olarak, hükümet olarak zaten silahların bırakıldığı yerde operasyonları devam ettirmeyiz. Ama devlet askeriyle polisiyle hiçbir zaman silah bırakmaz. Çünkü polisin de askerin de silah kendisinin demirbaş enstrümanıdır. Onunla asayişi, terörü bertaraf etmek için mücadele eder. O onun her zaman sabit demirbaşıdır” dedi.
“İmam hatip okulları, milletin okulları olarak eski parlak günlerine geri dönüyor. 28 Şubat sürecinde milletin bu okullarından korkanlar, ürkenler, milletin bu okullarını adeta bir öcü gibi görenler maalesef bu okulların kapılarına kilit vurmuşlardır. İmam hatiplerin orta kısımlarını kapattılar, bununla yetinmediler, lise kısımlarına da talebin azalması için üniversite sınavında katsayı engelini getirdiler. İmam hatiplerin önünü kesebilmek için tüm meslek liselerine, tüm meslek okullarına yani yoksul Anadolu evlatlarının devam ettiği okullarına vebalı muamelesi yaptılar. Bu zulme, bu baskıya, bu antidemokratik uygulamaya 30 Mart tarihinde TBMM'de son verdik.
Ne zarar gördünüz imam hatip okullarından da bunları kapattınız. Ne yaptı imam hatipliler size de bunları kapattınız. Terörist yetişmediği için mi imam hatip okullarını kapattınız, anarşistler yetişmediği için mi imam hatip okullarını kapattınız. Vatana hizmet aşkıyla yandıkları için mi imam hatip okullarını kapattınız. Ben, evlatlarım, birçok bakan arkadaşlarım imam hatip lisesi mezunları olarak bugün imam hatip okullarına itibarini iade etmenin bahtiyarlığını, bunun tarifsiz heyecanını yaşıyoruz.”
 
4.    Bingöl'de saldırı: 10 asker şehit : Bingöl'de askeri konvoya saldırı düzenlendi. Şehit sayısının 10 olduğu, 63 yaralının olduğu bildirildi : Otobüste izinden dönen silahsız askerlerin olduğu bildirildi :
 
18.09.2012
Bingöl'de PKK'lı teröristler tarafından gerçekleştirilen saldırıda şehit düşen asker sayısı 10 oldu. Saldırıda 63 asker de yaralandı. Bingöl Valisi Mustafa Hakan Güvençer, görev izni, sağlık izni ya da yasal izin dönüşü Muş ve Van istikametindeki birliklerine katılmak üzere Elazığ'da toplanan 200 sivil silahsız askerin, 3 otobüs, 1 midibüs, 1 minibüs ve kendilerine Elazığ ve Bingöl jandarma birliklerinden refakat eden 10 zırhlı araç olmak üzere toplam 15 araçla Muş istikametine seyir halinde iken saat 12.30'da roketatarlı saldırıya uğradığını açıkladı.
Vali Güvençer, "Dilerim yaralılardan ilave kayıplarımız olmaz." diye konuştu. Vali Güvençer, yaralıların Bingöl'ün yanı sıra Erzurum, Elazığ ve Malatya'daki hastanelere sevk edildiğini kaydetti. Polis özel harekat ve jandarma özel harekat ile havadan ve karadan operasyonların sürdüğünü ifade eden Vali Güvençer, yoğun bakım hastası taşıyabilecek özellikteki ambulans uçağın, Elazığ Havaalanı'nda hazır tutulduğunu sözlerine ekledi. Bu arada görgü şahitleri de yolun kenarındaki ağaçlık bölgeden konvoya saldırı gerçekleştiğini ifade ettiler. Çevre köy sakini bir görgü şahidi, RPG7 ya da roketatar kullanıldığını dile getirdi. Saldırının gerçekleştiği ormanlık alanda güvenlik güçleri operasyonlarını sürdürüyor.
BOMBA UZAKTAN KUMANDA İLE PATLATILDI : BİNGÖL’de bugün öğle saatlerinde PKK’lı teröristler askeri konvoyun geçişi sırasında karayoluna döşedikleri bombayı uzaktan kumanda ile patlatıldı. Bingöl-Muş karayolunun 20’inci kilometresindeki Onbirevler Mevkii’nde PKK’lılar bugün saat 12.45’de askeri konvoyun geçişi sırasında karayoluna döşedikleri bombayı uzaktan kumanda ile infilak ettirdi, ardından gizlendikleri yerlerden uzun namlulu silahlarla ateş açtı. 
http://gundem.milliyet.com.tr/bingol-de-saldiri-10-asker-sehit/gundem/gundemdetay/18.09.2012/1598396/default.htm
5.    Şırnak'ın Beytüşşebap İlçesi'nde PKK'lılar ilçeyi koruyan Bayraktepe Üs Bölgesi'ne roketatar ve uzun namlulu silahlarla saldırı düzenledi :
 
19.09.2012
Askerlerin anında karşılık vermesiyle Kobra helikopterler PKK'lıların bulunduğu alanları bombaladı. Beytüşşebap'ta Tugay Komutanlığı başta olmak üzere ilçeyi koruyan Bayraktepe Üs Bölgesi'ne saat 21.30  sıralarında bir grup PKK'lı terörist, roketatar ve uzun namlulu silahlarla saldırı düzenledi. Saldırıya üs bölgesindeki askerlerin anında karşılık vermesiyle çatışma çıktı. Bölgeye takviye birlikler gönderilirken, Kobra helikopterler PKK'lıların bulunduğu alanları yoğun ateş altına alıp bombaladı. Silah seslerinin ilçe merkezinden de duyulduğu çatışma, yer yer sürüyor. Çatışmada henüz ölü ve yaralı konusunda bilgi alınamazken, halk evlerine çekildi. İlçede güvenlik önlemleri de en üst seviyeye çıkarıldı.
 
6.    CHP Oslo Metnini Açıkladı : Açıklamayı Genel Başkan Yardımcılarından Haluk Koç Yaptı :
 
18.09.2012 
Metinde tarafların 9 madde üzerinde mutabakata vardığı belirtilerek, bu maddeler şöyle sıralandı;
-Taraflar, süregelen Oslo ve İmralı süreci bağlamında, Kürt sorununun çözümü konusundaki kararlılıklarını koruduklarını bir kez daha belirtmişlerdir.
-Taraflar, bu güne kadar Oslo ve İmralı süreçlerinde vurgulanan Kürt sorununun kalıcı çözümüne yönelik temasların sürdürülmesi ve yürütülecek çalışmaların Anayasal ve yasal çerçevede sonuçlandırılmasının esas alınmasının gerekliliği konusunda varılan mutabakatları teyit ederler.
-Taraflar, 10 Mayıs 2011 de İmralı’da yapılan görüşmede Sayın Öcalan tarafından sunulan, ’Türkiye’de Temel Toplumsal Sorunların Demokratik Çözüm İlkeleri Taslağı’, ’Türkiye’de Devlet ve Toplum İlişkilerinde Adil Barış İlkeleri Taslağı’ ve ’Kürt Sorununun Demokratik Çözüm ve Adil Barışı İçin Eylem Planı Öneri Taslağı’ adı altındaki taslaklar konusunda, en geç Haziranın ilk haftasına kadar görüş ve önerilerini sunarlar. Kürt tarafı, sözü edilen taslakları memnuniyetle karşılar, prensip ve ilkesel olarak kabul eder.
-Taraflar, aynı süre içinde yukarıda adı geçen taslaklarda zikredilen Anayasa Konseyi, Barış Konseyi, Hakikat ve Adalet Komisyonu için isim düzeyinde çalışma yaparlar ve netleştirdikleri isim önerilerini sunarlar.
-Türk tarafı, seçimlerden sonra en kısa zamanda örgütü temsilen iki kişinin sayın Öcalan’ı ziyaret etmesi, yukarıda adı geçen konsey ve komisyonlar kurulduktan sonra, birer alt komisyonlarının da sayın Öcalan’la ilişkilendirilmesini taahhüt eder.
-Kürt halkının siyasi ve legal temsilcileri, basın yayın organları ve çalışanlarına yönelik uygulanan baskı, tutuklama ve çalışmalarını engelleme vb. yönelimlere son verilmesi ve KCK adı altında gerçekleşen siyasi operasyonlarda tutuklananların serbest bırakılması, sürecin yumuşatılması ve çözüm yönünde ilerlemesi için önemli bir adım olacaktır. Bu çerçevede Türk tarafı ilk adım olarak Newroz ve sonrasında tutuklanan Kürt siyasetçileri bırakmayı taahhüt eder.
-Taraflar, seçimlerin güvenli bir ortamda geçmesi ve ortamın normalleşmesi için, en üst düzeyde kamuoyuna açık çağrı yapacaklardır.
-Kürt sorununun nihai çözümünün, ancak çatışmasızlık zemininde gerçekleşebileceğinden hareketle tüm askeri, siyasi ve diplomatik operasyonların ve eylemlerin durdurulması ve uygun tedbirlerin karşılıklı geliştirilmesi esastır. Bu çerçevede taraflar, 15 Hazirana 2011’e kadar her türlü operasyon ve askeri eylemlerini durdururlar.
-Taraflar, müzakereleri derinleştirmek ve gündemdeki konuları tartışmak üzere hazırlıklarını yaparak 2011 Haziran ayının ikinci yarısında bir araya gelmeyi kararlaştırmışlardır."
 
7.    Grup Yorum üyelerine ev hapsi cezası :
 
18.09.201
 
Sultangazi’deki Gazi Polis Merkezi’ne saldırıyı gerçekleştiren terör örgütü üyesinin cenazesiniAdli Tıp Kurumu’ndan almaya geldikleri sırada izinsiz gösteri yaptıkları iddiasıyla gözaltına alınan 21 kişiden 8’i tutuklandı. Gözaltında tutuldukları İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince dün Çağalayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na sevk edilen 21 kişinin, soruşturmayı yürüten özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Muammer Akkaş tarafından ifadeleri alındı.
”Konutu terk etmeme” uygulaması- Savcı Akkaş, ”Grup Yorum” adlı müzik grubu üyeleri Selma Altın, Ezgi Dilan Balcı ve Damla Sandal’ın da aralarında bulunduğu 17 kişiyi tutuklanmaları istemiyle 2 No’lu Sorgu Hakimliği’ne sevk etti. 4 kişi ise serbest bırakıldı. Sorgu hakimliği, 17 kişiden 8’inin tutuklanmasına, ”Grup Yorum” üyelerinin de aralarında olduğu 9 kişinin ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasına karar verdi. Serbest bırakılan 9 kişiye, ”konutu terk etme” ve ”yurt dışına çıkış” yasağı konuldu.
 
8.    Düşürülen jetle ilgili son açıklama : Askeri Savcılık düşürülen F-4 savaş uçağı ile ilgili açıklamada bulundu :
 
19.09.2012
Askeri Savcılık'tan yapılan açıklamada, "Uçakta teknik arıza bulgusu yok. Uçakta uçaksavar mermisi hasarı yok. Uçakta füze yayınlarından sinyal alındı. Füze uçağın sol arka tarafına isabet etti. Uçak uluslararası hava sahasında düşürüldü. Uçaksavar izine rastlanmadı" ifadeleri yer aldı.  Genelkurmay Askeri Savcılığı, uçakta teknik bir arıza bulunduğuna ve bu nedenle düştüğüne yönelik herhangi bir bulgu tespit edilmediğini bildirdi.
Genelkurmay Askeri Savcılığı, askeri uçağın düşürülmesiyle ilgili yaptığı açıklamada, ''Kaza kırım inceleme raporunda sonuç olarak uçağımızın Doğu Akdeniz'de uluslararası hava sahasında uçarken,Suriye hava savunma unsurları tarafından atılan füzenin uçağın sol arka tarafında patlayarak blast etkisi yaratması sonucunda, uçağın ve pilotların uçuş şartlarını sağlayamayacak şekilde etkilenmesi nedeniyle uçağın sola dönüşle irtifa kaybedip, sola hafif yatışlı ve burun yukarı pozisyonda suya çarptığı kanaati belirtilmiştir'' ifadelerine yer verdi Açıklamada, düşürülen askeri uçağın radar ikaz alıcısı kayıtlarında yapılan incelemede füze yayınlarından sinyal alındığının belirlendiği ifade edildi.
Savcılık, 22 Haziran'da düşen uçağın uluslararası hava sahasında Suriye sınırına paralel 7 bin 400 feet irtifa, 30 knot süratte, 211 başta uçarken istikrarlı uçtuğu en son nokta olan 35.48.2 kuzey, 35.33.21 doğu koordinatında soldan ani bir dönüşte irtifa kaybederek Suriye kara kıtasına 8.6 deniz mili mesafede saat 11.57 C'de Suriye kara sularında 35.48.26 kuzey, 35.37.59 doğu koordinatında denize düştüğünün tespit edildiğini açıkladı.
 
9.    Savcı İddianamede Sürgü’deki Aileyi suçlu buldu :
 
19.09.2012 
Malatya’nın Doğanşehir ilçesine bağlı Sürgü beldesinde Ramazan ayında linç girişimine maruz kalan Alevi ailenin kabusu katlanarak büyüyor. Linç girişiminden sonra beldede sürekli baskı gördüklerini söyleyen aileye büyük bir darbe de savcılıktan geldi. 
Savcı ramazan ayında linç edilmek istenen Alevi ailenin “var olan veya varsayılan suç örgütlerinin korkutucu gücüyle” güruhu tahrik ettiği kanaatine vardı. Alevi ailenin çocuklarına 14 ve 8.5 yıl, linç girişimde bulunanlara ise 6.5 yıla kadar hapis istendi
 
10. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Bingöl saldırısıyla ilgili, "Askerlerimiz konvoy halinde giderken jammer cihazları da onlara eşlik etmiş. Bu sırada teröristler açısından akıllıca bir hareketle son otobüse ateş açılmış" dedi. Arınç, Oslo görüşmeleri ile ilgili soruya 'İslam'da bile karı kocanın arasını bulmak için yalan konuşmak caizdir' dedi :
 
19.09.2012
Bülent Arınç NTV canlı yayınında Nilgün Balkaç'ın sorularını yanıtladı. Arınç, Bingöl ’de 10 askerin şehit olduğu saldırı ve gündemdeki diğer gelişmelerle ilgili konuştu. Arınç şunları söyledi: 
"Terörle mücadele çok şiddetli ve akılcı bir şekilde devam ediyor. Şehit sayısına ve öldürülen terörist sayısına baktığımızda övünecek noktada değiliz.  Binlerce teröristin öldürülmesi bir tane masum canın kaybedilmesine değmez. Biz eşkıya değiliz biz devletiz.  Askerlerimiz konvoy halinde giderken jammer cihazları da onlara eşlik etmiş. Bu sırada teröristler açısından akıllıca bir hareketle son otobüse ateş açılmış ve roketatarla son otobüsü hedef almışlar. Burada çok basit bir karşılık verilebilmiş. Öndeki araçlar hedef alınsaydı daha etkili bir karşılık verilebilirdi. Tabi böyle bir nakil helikopter gözetiminde de yapılabilirdi. Terör örgütü son girişimlerinde perişan oldu. Şemdinli’de Beytüşşebap ’ta çok zayiat verdiler. 2012 yılını kendileri açısından final olarak görüyorlar. Halkımız terörle mücadelenin başarılı olacağına inanıyor. 
SIRRI SAKIK ’IN OĞLUNUN ÖLÜMÜ : Sırrı Sakık arkadaşımıza sabır ve başsağlığı diledik. Sosyal medyada yapılan yorumlara kesinlikle katılmıyoruz. Allah kimseye evlat acısı vermesin diye dua ettik. 
DOKUNULMAZLIKLAR : Ben seçilmiş milletvekillerinin çalışma yerlerinin parlamento olduğunu hep söyledim. Sebahat Tuncel de tahliye edildiyse diğer arkadaşlarımızın neden tahliye edilmediğini sordum. Bu açıklamalar yüzünden eleştirildim. Eğer Yargıtay onarsa Tuncel’in milletvekilliğinin düşmesinin yolunu açacaktır. DÜŞEN TÜRK JETİ  : Türk uçağının füzeyle vurulduğu olasılığı öne çıkıyor.
OSLO İDDİALARI: ARA BULMAK İÇİN YALAN SÖYLEMEK CAİZ Bu o kadar gayrı ciddi bir şey ki. Bir sene evle belli bir yerde yapılan görüşmeler zaten deşifre edildi. Bunların hepsi bir seneden beri konuşuluyor. Terörün sona ermesi için her şey yapılmalı diyen bir siyasi partinin temsilci farklı bir tavır içindeAk Parti ’yi Oslo süreci üzerinden vurmaya çalışıyor. Sayın Başbakan da daha önce söyledi. Hükümet terör örgütüyle herhangi bir görüşme yapmadı. Ancak devlet bu görüşmeleri çeşitli organları vasıtasıyla gerçekleştirebilir. İhtiyaç olursa yine görüşülür. Belki şu anda da görüşmeler sürüyordu. MİT veya diğer kurumların bu tür temasları yapması lazım. İslam’da bile karı kocanın arasını bulmak için yalan konuşmak caizdir. Haluk Koç’un doğrusu aklına şaşıyorum. MİT o zamanlar tebrik edilmiştir. Ve terörle ilgili o dönemde belki de olumlu gelişmeler olmuştur.  Angelina Jolie dünyaca ünlü bir aktris. Bizim Başbakanlık’a da gelmiş. Çocuklar söyledi ‘fotoğraf çektirdik’ diye. Ama daha önemlisi BM ’nin temsilcisi olarak gelmesi ve bizim Suriyeli mülteciler için hazırladığımız kamplarımızı övmesi. Ona casusluk suçlaması yapmak doğru değil. 
 
11. 'MİT istediğiyle görüşür, belki de görüşüyor': CHP'nin Oslo görüşmeleriyle ilgili eleştirisini yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Arınç, "İhtiyaç olursa MİT gider istediğiyle görüşür, belki de görüşülüyor" dedi. Arınç, Türk jetinin füzeyle vurulma olasılığının öne çıktığını açıkladı :
 
19.09.2012
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, gündemdeki gelişmeleri NTV canlı yayınında değerlendirdi.
Ankara Temsilcisi Nilgün Balkaç'ın sorularını yanıtlayan Arınç, son dönemde artan terör olayları hakkında şunları söyledi: "Son haftalarda bazı eylemler terör örgütünün ortaya koyduğu alçakla pusular hepimizi fevkalade üzüyor. 10 tane, 20 tane... Bunların bir izahı var şüphesiz. Terörle mücadelenin de sürdüğünü söylemeliyiz. Karşı tarafın ölü sayısına bakarak övünecek durumda değiliz. Biz insan öldürmeyi hiçbir zaman hoş görmeyen bir hükümetiz. Biz eşkıya değiliz, devletiz.
Son olay hakkında bir takım şeyler yazıldı. 33 askerin şehit edilmesiyle ilgili yıllar öncesine dayanan acı hatırayla bir benzerlik kurulabilir. Teröristler açısından akıllıca bir hareketle son otobüse ateş açılmış. Patlamayla otobüsteki askerlerin pek çoğu maalesef şehit olmuş. Helikopterler olsaydı deniyor. Bu şartlar altında helikopterle asker sevk etmek mümkün görünmüyor. Belki nakil helikopter gözetiminde yapılabilirdi. Polislere ve askerlere yöneltilen bu olay acı bir olaydır. Her ölümle biten olayda idari ve adli soruşturma yapılıyor. Şemdinli ve Beytüşşebap'ta örgütün alan hakimiyeti sağlama girişimleri başarısız oldu. 2012'yi kendileri açısından bir final olarak görüyorlar. Geçmişte yapılmayan ölçüde terörle mücadele ediyoruz, bunda da başarılıyız. Örgüt 2012'de hedef koyduğu noktalara ulaşmak için yerel unsurlardan destek alarak saldırıları yürütüyor. Vuruyorlar, kaçıyorlar. Kaçamazlarsa ölüyorlar. Daha sabırlı olacağız ve mücadeleyi daha etkili yapacağız. Her türlü ihtimali Kılıçdaroğlu gibi yapmadan var gibi kabul ederek araştırma yapıyoruz."
 
12. Muş'ta çatışma : 1 şehit :
 
20.09.2012
Muş'un Hamur ilçesinde güvenlik kuvvetleri ileteröristler arasında çıkan çatışmada, bir astsubaybaşçavuş şehit oldu. 
Edinilen bilgiye göre, yapılan bir ihbar üzerine, ilçeye 10 kilometre uzaklıktaki Karakütük köyü kırsalına giden askerle teröristler arasında çatışma çıktı.Teröristlerin açtığı ilk ateşte, Hasköy Merkez Karakol Komutanı Astsubay Mehmet Çapar şehit oldu. Muş il merkezi ile Hasköy ilçesinden gönderilen asker ve özel harekat polislerinin desteği ile bölgede çatışmaların sürdüğü, geniş bir alanda operasyon başlatıldığı öğrenildi.
 
13. O savcı şehit oldu : Başhekim açıkladı :
 
20.09.2012
Silahlı saldırıya uğrayan Tunceli'nin Ovacık ilçesiCumhuriyet Savcısı Murat Uzun, hastanede yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit oldu. Güvenlik güçleri eylem tarzına göre saldırının PKK ile ortak hareket eden sol örgüt MKP tarafından gerçekleştirilmiş olabileceği ihtimali üzerinde duruyor. Gözaltına alınan 5 kişinin sorgusu sürerken, savcının ise polis koruma talep etmediği öğrenildi.
Dün evine girerken düzenlenen silahlı saldırı sonucu kafasına isabet eden kurşunla ağır yaralanancumhuriyet savcısı Murat Uzun (33), dün sevk edildiği Elazığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde doktorların tüm çabalarına rağmen şehit oldu. Dün ilk önce savcı Uzun'un kalbi durduğu için öldüğü söylendi. Daha sonra yapılan kalp masajı ile hayata döndürüldü. Yoğun bakımda yaşam destek ünitesine bağlanan Uzun'un kafasına isabet eden kurşun, tıbbi olarak risk teşkil ettiğinden çıkarılamadı. Uzun'un yakınları hastane önünde nöbet tuttu. Gözü yaşlı eş Cihan Uzun, çocukları Emirkan (4.5) ve 7 aylık Hakan Taner'e sarılarak teselli bulmaya çalıştı. Ancak öğleden sonra acı haber geldi ve savcı Uzun'un saldırıdan 28 saat sonra şehit olduğu öğrenildi. Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Muhammet Sait Bedirgan da haberi doğruladı. Ovacık'a yaklaşık 2 ay önce atanan cumhuriyet savcısı Murat Uzun'a yönelik suikast ile ilgili Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 10. maddesiyle görevli Malatya Başsavcıvekilliği'nce soruşturma başlatıldı. Güvenlik güçleri saldırıyı Tunceli bölgesinde PKK ile ortak eylem yapan sol terör örgütü Maoist Kominist Parti (MKP) militanlarının düzenlemiş olabileceği ihtimali üzerinde duruyor. TunceliEmniyeti Terörle Mücadele ekipleri olayda kullanılmış olabileceği belirtilen bir aracı incelemeye aldı. Polis merkezine götürülen araçta parmak izi taraması yapıldı. Aracı kullanan şahıs ile birlikte 6 kişi gözaltına alındı. Şüphelilerden biri ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılırken, 5'inin sorgusu sürüyor. Saldırıyla ilgili Ovacık Cumhuriyet Savcısı'nca yürütülen soruşturma kapsamında elde edilen bulgu ve deliller ile gözaltına alınan zanlılar, Malatya Adliyesi'ne gönderilecek.
KORUMA TALEBİ YOK : Cumhuriyet Savcısı Uzun'un evine giderken yanına neden polis koruması bulunmadığı tartışılırken, Adalet Bakanlığı'nın yönergesine göre ilçelerde görev yapan cumhuriyet savcılarının koruma talebi için il güvenlik komisyonuna başvurması gerektiği, savcı Uzun'un koruma talebinde bulunmadığı öğrenildi.
BİN KİŞİLİK DEV OPERASYON : Savcı Uzun'a suikast düzenleyen kişilerin yakalanması için Tunceli İl Jandarma Komutanlığı'na bağlı özel birliklerin de aralarında bulunduğu yaklaşık bin askerle operasyon başlatıldı. Havadan helikopterlerin destek verdiği operasyonda sıcak temas sağlanmazken, arazi arama tarama çalışmaları ise sürüyor. Güvenlik güçleri, operasyonlarını Tunceli-Ovacık arasındaki kırsal alanda yürütüyor.
ERDOĞAN KINADI : Başbakan Erdoğan, Uzun'un şehit edilmesiyle ilgili taziye mesajı yayımladı. Silahlı saldırı sonucu ağır yaralanan Savcı Uzun'un kaldırıldığı hastanede vefat ettiğini büyük bir teessürle öğrendiğini belirten Başbakan Erdoğan, mesajında şunları kaydetti: ''Adaletin tesisi uğruna görevlerini her koşulda fedakarca yerine getiren yargı mensuplarımızı hedef alan, aziz milletimizi de derinden üzen bu menfur saldırıyı şiddetle kınıyorum.Merhum savcımız Murat Uzun'a Allah'tan rahmet, ailesine, yakınlarına ve yargı camiamızın tüm mensuplarına sabır ve metanet diliyorum.''
 
14. Anayasa Mahkemesi'nden CHP'ye şok : ‘Baykal’ın düğünlerde taktığı bilezikler parti gideri değil’ :
 
20.09.2012
Anayasa MahkemesiCHP’nin 2008-2009 yıllarında Deniz Feneri davası için yaptığı mahkeme masrafları, Baykal’ın düğünlerde taktığı bilezik ve altınlar ile Mustafa Özyürek’in gönderdiği çiçeklerin masraflarını “parti gideri” saymadı. 2 milyon 691 bin liranın Hazine’ye geri ödenmesini kararlaştırdı 
ANAYASA Mahkemesi'nin, CHP'nin 2008-2009 yılı kesin hesabının incelenmesiyle ilgili kararı Resmi Gazete'de yayımlandı. Mahkeme, 2008 yılından 1 milyon 434 bin 42 liranın, 2009 yılından ise 1 milyon 257 bin 30 liranın Hazine'ye gelir kaydedilmesine karar verdi. Mahkeme, dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın 2 yıl içinde düğünlerde taktığı bilezik ve altınlar için "Genel başkanın şahsi temsili olmayıp partiyi temsil adına yapılmış olduğu takılardır" savunmasını geçerli saymadı. Mahkeme, altın gibi çiçek, çelenk vs. harcamalarının siyasi faaliyetler içinde değerlendirilmesi mümkün olmadığına hükmetti. Yüksek Mahkeme biberon, çikolata, önlük gibi bebek ürünleri, çeşitli ilaç harcamalarıyla, dönemin genel saymanı Mustafa Özyürek'in partiyi temsilen gönderdiği çiçekleri de reddetti. Bunu yanı sıra 82.5 liralık sigara parasının da parti kasasından ödendiği belirlendi.
 
15. Hakkari'den acı haber : Yüksekova'da silahlı saldırı :
 
21.09.2012
Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde, bir iş merkezi önünde silahlı saldırıya uğrayan sivil kıyafetli polis memuru İsmail Öztürkçü hayatını kaybetti. Olay Eski Kasaplar sokak PTT kargosunun yanında meydana geldi. Yüzleri maskeli PKK'lı grup; polis memurunun, bir el kafasına, bir el göğsüne bir el de bacağına ateş ederek saldırdı. Emniyet Müdürlüğünü'nün lojmanlarında lojistikten sorumlu polis memuru İsmail Öztürkçü kaldırıldığı hastanede şehit oldu.
 
16. Bilirkişi, 30 madencinin ölümünde taşeron firmayı ve TTK'yı akladı : Zonguldak'ta iki yıl önce 30 işçinin öldüğü grizu patlamasıyla ilgili açıklanan üçüncü bilirkişi raporuna göre, ne TTK ne de taşeron firma kusurlu; kusurlu olan patlamada yaşamını yitiren 2 mühendis ile ocakta görevli çavuş ve nezaretçiler :
 
21.09.2012
Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Karadon Müessese Müdürlüğü maden ocağında meydana gelen faciayla ilgili iş güvenliği başmüfettişleri ve iş güvenliği uzmanlarından oluşan heyet, 45 sayfalık bilirkişi raporunu Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sundu.
2010 yılında 30 madencinin ölümüne neden olan grizu patlamasını konu edinen raporda, tutuksuz yargılanan TTK'dan ve yüklenici firma olan Yapı-Tek’den 28 sanık için cezai sorumluluk açısından herhangi bir kusur izafe edilemeyeceği açıklandı.
Raporda, ''Olayın meydan gelmesinde TTK ve yüklenicinin hizmet kusurlarının bulunduğu, mevcut dosya kapsamına göre hizmet kusurlarının kişiselleştirilmesi mümkün olmayan kusurlar olduğu'' kanaatine varıldı.
Hatırlanacağı üzere, 17 Mayıs 2010'da meydana gelen grizu patlamasının ardından taşeron olarak işi yürüten firmanın 30 çalışanından haber alınamamıştı. TTK ekipleri, 20 Mayıs 2010'da kurtarma kafesine yaptıkları donanımla 28 cenazeyi yer üstüne çıkarmış ancak Engin Düzcük ve Dursun Kartal'ın cesetlerine faciadan 8 ay sonra ulaşılmıştı. Faciayla ilgili Cumhuriyet Savcılığı'nın başlattığı soruşturma sonunda, dönemin Karadon Müessese Müdürü İsmail Güner ile Yapı-Tek ortaklarından Halim Köse ve şantiye şefi Kadir İpek'in de bulunduğu 28 kişi hakkında 'Birden çok kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak' suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılmıştı.
“Kaçınılmazlık faktörü etkili oldu” : Patlamada ölen 2 mühendis ve ocak nezaretçilerinin de kusurlarının yer altı şartlarının jeolojik yapısının tam olarak bilinmezliği nedeniyle kaçınılmaz faktörlerden ileri gelmiş olduğu görüşü aktarıldı.
Raporda, kömür galerisinde gazın yükselmesinden patlamanın meydana geldiği dakikaya kadar 17-25 dakika gibi bir zaman periyodunun olduğu halde bu süre içinde iletişiminin tam sağlanamadığı ve katın tahliyesinin yapılmadığı belirtildi.
Devre kesicilerin metan gazı oranı yüzde 1.5'u geçtiği anda enerjiyi kesmesi gerektiği halde arızalı, bakımsız ya da bu özelliğin devre dışı bırakılması gibi bir nedenle enerjiyi kesmeyip patlama saatine kadar ekipmanların çalıştığına işaret edilen raporda, galeride sesli ve ışıklı metan detektörlerinin bulunmadığı, kontrol sondajları yapılmadan ilerlendiği, bazı ekipmanların alev sızdırmaz özelliklerini yitirmiş olabileceği kaydedildi.
“TTK ve taşeron firmanın hizmet kusurları kişiselleştirilemez” Raporda, vardiyada çalışanların karbonmonoksit maskesi olmadan ocağa girdiğinin tespit edildiği belirtilerek, görevli nezaretçi personelin eğitimlerinin yetersiz kalmış olduğu, TTK ve yüklenici firmanın hizmet kusurlarının kişiselleştirilemeyeceği kaydedildi.
Dava konusu grizu patlamasında ortamdaki metan gazı oranının 8-10 dakika içinde aninden yükseldiği ifade edilerek, şunlar kaydedildi:
''Ortama ani gaz degajı ve bu gazın da yine kıvılcım ve ısı kaynaklarıyla patlamış olabilme ihtimali vardır. Bunun yanında grizu patlamaları, günümüzde ileri ve yüksek teknoloji uygulanan, her türlü önlemin alındığı ocaklarda dahi yüzde 100 önlenememekte ancak olasılık çok aza indirgenebilmektedir. Grizu patlamalarında kaçınılmazlık faktörü ortaya çıkmaktadır. Dava konusu grizu patlaması olayında kaçınılmazlık faktörü etkili olmuştur.''
 
17. 5 bin sayfaya 5 bin 273 yıl hapis :
 
22.09.2012 / Balyoz Davası Karara Bağlandı : 21 Ocak 2011’de 5 bin sayfa belgenin teslim edildiği savcılığın düğmeye bastığı süreç, 108 duruşma sonra tamamlandı. Darbe girişimiyle yargılanan emekli ve muvazzaf 365 asker 6 yıldan 20 yıla kadar cezalara çarptırıldı. Balyoz davasında hüküm giyen askerlerin aldığı ceza 5 bin 273 yıla ulaşıyor. Liste ilişkteki linkte.
 
18. İran : Üniversite 'yasağı' devrede : İran'da 30'u aşkın üniversitenin çok sayıda bölümüne kadınların alınmamasını öngören karar yürürlüğe girdi :
 
22.09.2012
Kadın öğrencilerin kabul edilmeyeceği yaklaşık 80 bölüm arasında, fen dalları başıçekiyor : Ancak İngiliz dili ve edebiyatı, tercümanlık, otel yönetimi, arkeoloji, işletme, eğitim ve danışmanlık gibi alanlara da yasak getirildi.
İran, dünyada üniversiteli kadın öğrenci sayısının erkeklerden fazla olduğu sayılı ülkelerden biri; İran, Ortadoğu'da da kadınlara üniversite kapılarını açan ilk ülkelerden biriydi. Pekçok kaynağa göre İran'da üniversitelilerin yüzde 60-65'i kadın.
Aralarında Ahvaz ve Tahran'ın da bulunduğu kimi köklü üniversitelerdeki yönetimler, kararlarını bazı bölümlerin "yalnızca erkeklere uygun" olduğunu söyleyerek açıklıyor.
Bazı bölümlere de bundan böyle yalnızca kadın öğrencileri alacaklarını vurgulayan üniversiteler, dolayısıyla amacın kadınları uzaklaştırmak olmadığını vurguluyor.
Bilim Bakanı Kamuran Danışcı da üniversitelerin yüzde 90'ının kadın öğrencileri kabul etmeye devam edeceğini söylemiş; ancak "harem-selamlık" uygulamasından ahlakı koruma uygulaması olarak söz etmişti.
Ülkenin Nobel ödüllü insan hakları eylemcisi Şirin Ebadi ise BM genel sekreterine yolladığı bir mektupta söz konusu yasağa dikkat çekmiş ve bu son kararı "kadınların kamu alanındaki tutkulu varlıklarını sindiremediği için onları evlerine döndürmeye çalışan İslam Cumhuriyeti'nin yeni politikasının bir parçası" diye nitelemeşti.
İran'da kadınların üniversitelerdeki başarısı aslında, 1978'de başlayan ve 1979'da iktidarı mollaların almasıyla sonuçlanan "İslam Devrimi"nin bir sonucu olarak görülüyor.
 
19. Rozet takma töreninde konuşan Numan Kurtulmuş, AK Parti'ye yeni Türkiye hayaliyle katıldıklarını söyledi : 'Türbanlı milletvekili sorunu çözülmeli”
 
22.09.2012
"AK Parti'ye elimizi, ruhumuzu, bütün benliğimizi taşın altına koyarak bir nefer bir karınca gibi çalışmaya geldik" diye konuşan Numan Kurtulmuş, yeni Türkiye'nin ne olduğunu ise şöyle anlattı:
"Yeni anayasa ve reformlarla birlikte, 2013'e kalmadan yeni Türkiye'nin tüm yasal sistemi yenilenmelidir."
Kurtulmuş, yeni Türkiye'de görmeyi istedikleri şeylerden birinin de başörtülü bir milletvekilinin olduğunu söyledi:
"Ümitle hayal ediyoruz. En kısa zamanda TBMM'nin içtüzüğü değiştirilerek toplumsal mutabakatla bu sorun çözülmelidir."
Kurtulmuş, dün karar çıkan Balyoz davası ile ilgili de şunları söyledi: "Milletin başına çorap örmeye çalışanların başında balyozlarının nasıl parçalandığını görmekten mutluyuz."
Konuşmasının ardından Kurtulmuş ve tüm partililer adına 7 arkadaşına rozetleri Tayyip Erdoğan tarafından takıldı.
 
20. Babalık, kocalık hakkını kimse onlardan alamaz :
 
22.09.2012 
Mahkeme hapis cezası verdiği tüm Balyoz sanıklarını, babalık ile kocalık haklarını kullanmaktan da mahrum etti. Dava sürecinin başından beri desteklerini çekmeyen sanık yakınları, hapis cezaları kadar bu karara da büyük tepki gösterdi..
Balyoz duruşması kararları arasında belki de en tartışma yaratanı, sanıkların tutuklu kaldıkları süre boyunca ‘babalık ve kocalık’ sıfatının verdiği haklardan mahrumiyetleri oldu. Daha soruşturmanın başladığı andan itibaren babalarının, eşlerinin yanında olan ve desteklerini esirgemeyen sanık yakınları ise hapis cezalarında olduğu gibi bu hükme de isyan etti. En büyük tepkilerden biri de dava başladığı günden itibaren hep babasının yanında olan emekli orgeneral Çetin Doğan’ın kızı Pınar Doğan’dan geldi. Pınar Doğan, karara şu sözlerle tepki gösterdi: “Bu gerçek bir mahkeme değil. Burada insanlar grubu oturup tamamen hukuk dışı ve keyfi karar veriyor. Ne söylediklerinin ne de verdikleri ceza kararının hükmü yok. Karşımızda mahkeme yok. Bu kararlara gülüyorum, bizim açımızdan yeni bir şey yok. Babalık hakkı kararını da ciddiye almıyorum. Tarih bu kararın altına imza atanları hak ettikleri yerde değerlendirecek. Sanıkların yedi sülalesini de toplatmaya karar verdik deseler de şaşırmazdık. Kararların altına imza atanlar gerçek anlamda mahkeme değil. Babamla benim arama girecek bir duygusallık içinde değilim, işlenen hukuk katliamını dehşetle izliyorum. Bundan sonra uluslararası platformda bu hukuksuzluğu ifşa edeceğiz.”
Bizim için hükümsüz : Ergin Saygun’un kızı Ece Saygun da ‘Babalık ve kocalık hakkı mahrumiyeti’nin kendisi için geçersiz bir hüküm olduğunu söyledi: “O madde benim için hükümsüz. Ben mahkemeyi tanımadığım için bu karar da hükümsüz. Benim babam değil mi artık diye ağlayan küçük kızlar, çocuklar vardı. Tüm gruplar için bu hükmü tek tek okudular. Beni babamdan uzak tutacak ne bir hukuk ne de bir tane insan evladı var. Kocalık ve babalık sıfatı bambaşka bir şey. Mahkeme bu hükmü okuduğunda çok sinirlendim. Tam bir nefret ve intikam cümlesi bu. İçeride yarısı kadar çocuk vardı. Böyle bir şeyle cezalandırmak düşman hukuku uygulandığının da hükmü. Babamla benim arama kimse giremez, girenin alnını karışlarım.”
İnsanlık dışı bir karar : Balyoz davasında 18 yıl hapis cezası alan emekli Tümamiral Cem Gürdeniz’in eşi Rengin Gürdeniz, kararı duydukları anda şoke olduklarını belirterek şöyle dedi: “Şaşkınım, üzgünüm, kırgınım. Her türlü duyguyu bir arada yaşıyorum şu an. Bu kadar haksız ve hukuksuz bir yargılamadan sonra zaten böyle haksız ve hukuksuz bir karar çıkabilirdi. Eşlerimiz hakkında 15-20 yıl istenirken bir anda müebbet kelimesini duyduk. Şoke olduk. Eksik teşebbüsten 18 yılı duyduk. Duyduklarımıza inanamadık duruşmada. Bir de anladığımız kadarıyla cezayı daha da artırmak istemişler ama hukuk elvermediği için artıramamışlar. Böyle bir vicdansızlık, hukuksuzluk ancak özel yetkili mahkemelerde olurdu. Kaldırılmış, kapatılmış bir mahkemeyi devam ettirirseniz sonuç böyle olur. Lime lime olmuş bir garabet bu. Bir de hapis cezaları yetmezmiş gibi babalık ve kocalık hakkından mahrum ettik dediler. O da şuymuş; biz istersek onaylarını bile almadan onları boşayabiliyormuşuz. Çocuklarımız da babalarını reddebiliyormuş. İnsanlık dışı bir karar. Sanki intikam gibi. Dün duyduklarıma hala inanamıyorum.” 
Sonuna kadar eşimin yanındayım : 18 yıl hapis cezasına çarptırılan Orgeneral Bilgin Balanlı, sonuna kadar eşinin arkasında olduğunu söyledi: “Üzgün değiliz, sanal bir hükümdür eşlerimizin tasfiyesi başladığından itibaren bu kararlar verildi. Bu bir psikolojik bir savaş. Türkiye Cumhuriyeti’ne bu karar hiç yakışmadı. Kimse sesimizi duymadı bu süreçte. Bilgin Bey ile 41 yıllık evliyim. İki hakimin lafı ile kimse benden bu evlilik hakkı alamaz. Biz canımızı veririz babamız için. Sonuna kadar eşlerimizin arkalarındayız. O hakimler eve gidince nasıl çocuklarının yüzüne baktılar nasıl eşlerine sarıldılar?” 
Belgeler sahte : Emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın damadı Dani Rodrik, Washington Post gazetesine yazdığı “Türkiye’nin düşük adaleti” başlıklı makalede, mahkemenin verdiği kararları eleştirdi. Dünyanın sayılı ekonomistleri arasında gösterilen, Harvard Üniversitesi öğretim üyesi Rodrik “suni” bir yargı sürecinin ardından verilen kararlarla 300’den fazla subaya hapis cezası verildiğini belirterek, Türkiye’deki mahkemelerin, “hangi siyasi görüşte olduğu fark etmeksizin tüm hükümet karşıtlarını cezaevine göndermek için fazla mesai yaptığını” ifade etti ve şunları yazdı: “Savcılık, o dönemde zanlılar tarafından üretildiği iddia edilen CD’lerde bulunan imzalanmamış belgeleri kaynak göstererek darbenin 2003 yılında planlandığını öne sürdü. Ancak belgelerin üzerindeki son kayıt tarihleri 2002-2003 olarak görünse de, belgelerde ilk kez Microsoft Office 2007’de kullanılmaya başlayan bazı fontlar ve diğer özellikler bulundu. Dolayısıyla belgelerin bu yazılımın piyasaya çıktığı 2006 ortasından önce hazırlanmış olması mümkün değil. En tehlikelisi de mahkemenin belgede sahtecilikle yaptığı açık ortaklık.” 
Asıl kendi vicdanlarını müebbete soktular :  Emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın eşi Nilgül Doğan, dün Kadıköy’de katıldığı eylemde kararı protesto etti: “Onların aldığı mahkumiyeti, bir onur madalyası olarak göğsümüzde taşıyacağız” dedi ve ekledi: “Üzülerek belirtmeliyim ki 2 seneyi aşkın süren özel yetkili ceza mahkemelerinin kararı aslında Türk hukuk tarihinin çöplüğüne gömülecek kadar utanç verici bir karar. Atatürk’ün devrimleriyle aydınlattığı ışıl ışıl yollara taş döşüyorlar. Onlar aynı zamanda kendi vicdanlarını da müebbete soktular.” 
‘Amca’ dediğim için utanıyorum : Önceki gece CNN Türk’e bağlanan emekli Oramiral Özden Örnek’in yönetmen oğlu Tolga Örnek, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ve 2002-2004 yılları arasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı görevini yürüten Orgeneral Aytaç Yalman’ı eleştirdi: “Benim için bugün TSK’nın bittiği gündür. Bunun için çalışıldı, tabut kalktı ve bugün de son çivi çakıldı. Kişisel olarak üzüldüğüm bir şey var. Bu davanın seyrini değiştirecek ve bu kadar uzamasını engelleyecek eski Genelkurmay Başkanı ve eski Kara Kuvvet komutanı vardı. İkisine de amca dediğim için utanıyorum ve ömür boyu da utanacağım. Onlar kendileri gelip, tanıklık yaparak, kendileri isteyerek bu davanın bu aşamalara gelmesini engelleyebilirlerdi. Sanıklar bunu istedi ama mahkeme reddetti. Ama kendileri gelip engelleyebilirlerdi. İkisi de bunu yapmadı. İkisi de Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ve Türkiye’ye ihanet ettiler.” 
Babalık ve kocalık hakkından mahrumiyet ne demek? Mahkemenin verdiği kararın ne anlama geldiğini sanık avukatlarından Hüseyin Ersöz şöyle açıkladı: “TCK 33 maddesinde 5 yılın üstünde hapis cezası almış olanlara babalık ve kocalık sıfatının kazandırdığı haklardan mahrumiyet veriliyor. Bu madde, mahkumun aile reisliğini artık yapamıyor olduğunu ve elinden alındığını söylüyor. Velayete sınırlandırmalar getiriyor. Ailenin iç işlerine karışarak birtakım engellemeler koyuyor. Suç işleyen kişinin ailesine bir takım zarar vermesini engellemek için alınmış tedbir ama bu dava yanlış böyle bir kararı almak için. Burada zaten eşler ve çocuklar babalarının yanında.”
 
21. Demirtaş için tedbir almaya giderken hedef oldular :
 
23.09.2012 
Bitlis'in Güroymak İlçesi Aşağı Kolbaşı Köyü yakınlarında askeri konvoyun geçişi sırasında menfeze yerleştirilen bomba uzaktan kumanda düzenekle patlatıldı. Konvoyun geçtikten sonra patlamanın yaşandığı ve can kaybının yaşanmadığı belirtildi. Valilik, konvoyun BDP Genel Başkanı Demirtaş için tedbir almaya giderken hedef alındığını açıkladı. Patlama, bugün saat 10.00 sıralarında Güroymak-Bitlis Karayolu üzerinde bulunan Güroymak ilçesi'ne yaklaşık 10 kilometre uzaklıktaki Aşağı Kolbaşı Köyü yakınlarında meydana geldi. Askeri konvoy, Bitlis'ten Güroymak ilçesi'ne doğru giderken, menfeze yerleştirilen bomba, uzaktan kumanda düzenekle patlatıldı. Patlama, konvoyun geçişinden sonra meydana geldiği için can kaybı ve yaralanma yaşanmadı. Patlamanın ardından kaçan PKK'lıların yakalanması için bölgede hava destekli operasyon başlatılırken, karayolu da araç trafiğine kapatıldı.
VALİLİKTEN AÇIKLAMA : Saldırı ile ilgili Bitlis Valiliği de yazılı açıklama yaptı. Valilik, konuyla ilgili şu açıklamada bulundu: "23.09.2012 Pazar günü saat 11:30 sıralarında,Güroymak ilçemizde Güroymak Belediyesi tarafından, BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın katılımıyla düzenlenecek olan park acılışı ve konser proğramında emniyet tedbiri almak üzere görev alan askeri araçların geçişi sırasında Güroymak-Bitlis Karayolunda mayın patlaması meydana gelmiştir. Olayda ölen yada yaralanan olmamıştır."
 
22. Özkök ve Yalman konuştu :
 
23.09.2012
'Çok üzgünüm ama yargıyı yargılayamam' : Eski Genelkurmay Başkanı Özkök, 325 kişinin ceza aldığı Balyoz kararıyla ilgili 'Çok üzgünüm ama yargıyı yargılayamam' dedi. Radikal Gazetesi’nden Deniz Zeyrek’e konuşan eski Genelkurmay başkanı emekli Org. Hilmi Özkök, mahkeme kararıyla ilgili görüş belirtmek istemezken, “Gelişi güzel şeyler söyleyerek yargıyı, yargı kararını yargılayamam. Ancak çok büyük üzüntü içindeyim. Sonuçta eskilerin hepsi yakınımda olan, birlikte çalıştığım isimlerdi” dedi.
Özkök’e sanıklarının tanıklık etmemeleri nedeniyle kendilerine sitem ettikleri anımsatılınca da “Beni çağırsalar yine giderdim. Sitem etmelerini anlıyorum. Çok acı çekiyorlar ve bizlerden bir şeyler bekliyorlar. Ben o dönemde ikinci üst komutandım. Birinci derecede komutan semineri yapan Kara Kuvvetleri’nin komutanıydı ( Aytaç Yalman ). Genelkurmay semineri olsa ben muhatap olurdum” diye konuştu.
YALMAN: "ARALARINDA CAN BORCUM OLANLAR VAR" Eleştirilerin odağındaki bir diğer isim olan dönemin kara Kuvvetleri komutanı Aytaç Yalman ise, "Bu dava süresince iftira ve suçlamalara muhatap oldum. Hatta gazete ve televizyonlarda utanmadan, sıkılmadan gizli tanık olabileceğim söylendi. Ben, bu davada tanıklık yapmak istedim. Ancak mahkemeden bu yönde bir davet almadım" dedi.
Milliyet Gazetesin'den Fikret Bila'ya konuşan Yalman şunları söyledi:
Hepsi silah arkadaşlarım. 2 bin yıllık şanlı tarihe sahip kahraman ordumuzun eski bir mensubu olmanın ötesinde bir dönem sorumluluğunu da taşıdığım silah arkadaşlarımın ceza almış olmalarından ayrıca büyük üzüntü duyuyorum. Aralarında can borcum olan silah arkadaşlarım var. Bunu öyle sözün gelişi söylemiyorum, gerçekten can borcum olan silah arkadaşım var içlerinde. Bunu üzüntümün derinliğini, büyüklüğünü ifade etmek için söylüyorum. Silah arkadaşlarımın üzüntülerini en derin şekilde hissettiğimi, paylaştığımı belirtmek için söylüyorum.
"AKLA ZİYAN SUÇLAMALARA MUHATAP OLDUM" : Yalman mahkeme tarafından tanık olarak dinlenmemesiyle ilgili oalrak ise şöyle konuştu:
"Bu dava süresince haksız ve hiçbir doğru bilgiye dayanmayan iftira ve suçlamalara muhatap oldum. Hatta gazete ve televizyonlarda utanmadan, sıkılmadan gizli tanık olabileceğim söylendi. Daha da ileri giderek söylentilerden haberler üreten bazı sorumsuzlar, bu davayla ilgili bavulla da ilişkim olduğunu dahi ifade edebildiler. Bu tür sorumsuz beyanlarda bulunanlar karşısında yasal haklarımı kullanacağımdan kimsenin kuşkusu olmasın. Ben, bu davada tanıklık yapmak istedim. Ancak mahkemeden bu yönde bir davet almadım. Bildiğiniz gibi CMK’nın 178. maddesine göre, bu konu mahkemenin takdirindedir. Mahkemede açık tanıklık yapmak istediğini beyan eden biri gizli tanık olur mu? Kara Kuvvetleri Komutanlığı yapmış biri silah arkadaşlarının yargılandığı bir davada gizli tanık olmayı kabul edebilir mi, bunu aklından geçirebilir mi? Elbette hayır. Benim gizli tanık olabileceğimi söylemek akla ziyan bir iddiadır."
 
23. Van'da saldırı: 1 şehit!
 
23.09.2012
Olay, akşam saat 22:00 sıralarında polis memuru Akyüz'ün odasına gittiği sırada gerçekleşti. Kimliği belirsiz bir kişi, arkasından yaklaşıp gömleğinin altına sakladığı tabancasını çıkartarak ateş etti. Yaralanan Akyüz yere yığılırken, saldırgan polisin silahını alarak hastaneden kaçtı. Olayın terör saldırısı olduğu, kaçan teröristin yakalanması için de çevrede geniş çaplı operasyon başlatıldığı belirtildi.
 
24. Kenan Sofouğlu müthiş bir başarıya imza attı :
 
23.09.2012 
2012 Dünya Supersport Şampiyonası'da yarışan motoksikletiçimiz Kenan Sofuoğlu, Dünya Şampiyonu oldu. Sofuoğlu böylece bu yarışta 2007 ve 2010'un ardından üçüncü kez şampiyonluk ipini göğüsledi.
Başbakan Erdoğan, Kenan Sofuoğlu’nu kutladı : Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dünya Supersport Şampiyonası’nda şampiyonluğu garantileyen Kenan Sofuoğlu’nu kutladı. Başbakanlık Basın Merkezi’nden yapılan açıklamaya göre, Başbakan Erdoğan Dünya Süpersport Şampiyonası’nda sezonun son yarışı öncesinde şampiyonluğu garantileyen Sofuoğlu’na kutlama mesajı gönderdi.
http://haber.gazetevatan.com/font-color%3dredson-dakika-fontve-dunya-sampiyonu-o
 
Saygılarımızla,
 
Av. Muazzez ÇÖRTELEK | Tüm Yazıları
Hits: 31622