Altında Kalacaksınız

~ 15.01.2011, Ataol BEHRAMOĞLU ~

Başbakan kendisiyle tutarlı.

Tükürdüğünü yalamadı.

Çünkü misyonu var.

Bu misyon Türkiye Cumhuriyeti’ni kendi dünya görüşüne göre biçimlendirmektir.

Kendi dünya görüşünün ne olduğunu ise elli bin kez tekrarladı. Ve şimdiye kadar söylediklerinden bir adım geriye atmadı.

Sorun onda değil, bizim omurgasız takımında.

Onlar başbakanı düzeltmeye, tashih etmeye, akıllarınca eğitmeye çalışıyorlar.

Recep Tayyip hiçbirine papuç bırakmadı. Bırakmaz da.

Çünkü kimileri birkaç üniversite bitirmiş, yabancı ülkelerde öğrenim görmüş, birkaç dil bilen omurgasız takımına göre, o daha omurgalı biri.

Sokaktan gelmiş, sokağı savunuyor.

Sokaktaki adama bir şarkıyı beğenip beğenmediğini sorarken konservatuvar mezunu olup olmadığına bakılmaz, diyor…

Doğrudur.

Örneğin bizim sokaktaki adamlarımıza ve kadınlarımıza herhangi bir klasik Bati müziği parçasını beğenip beğenmediği sorulduğunda, çoğunlukla beğenmediklerini söyleyeceklerdir.

Bunun gibi, söz gelimi Hammamizade Dede Efendi’nin yine söz gelimi Hüzzam makamında bestelediği Reh-i aşkında edip kaddimi kütah gönül dizesiyle başlayan Yürük Semaisi’ni de çoğunlukla can sıkıcı ve anlaşılmaz bulacaklardır.

Öyleyse ne yapmalı?

Yapılması gereken, onların zevkini eleştirmenin ya da baştacı etmenin yerine, bu insanları eğitmektir.

Sokaktaki insanı az ya da çok eğitebilirsiniz.

Fakat eğer başbakan olmuşsa ve aynı zamanda da bir misyon adamı olduğuna inanıyorsa, kendisi için bunu yapmaya kalkışanı elinin tersiyle geri çevirecektir.

Bu onun kendisiyle, sokakla tutarlı olmasının gereğidir…

***

Yazılarını çoktandır okumadığım, ne yazıp çizdiklerini merak da etmediğim için, bizim omurgasız takımının “ucube” tartışması konusunda nasıl bir tavır takındıklarını bilmiyorum.

Örneğin, Orhan Pamuk’un kadim dostu, eski keskin devrimci ve Cumhuriyet’çi Oral Çalışlar, bu konuda nasıl bir tutum benimsedi?

Başbakanına akıl verenler arasında mı yer aldı, yoksa bu netameli işe hiç bulaşmamayı mı yeğledi?

Doğrusu bilmiyorum ve nasıl bir tavır takınmış olduğu umurumda da değil.

Orhan Pamuk demişken, AKP’yi desteklemek konusunda ustalaşmış olan bu çok büyük yazarımızın Kars’taki heykele ilişkin bir şey söylediğine rastlamadım.

O da başbakanıyla ters düşmek istememiş olmalıdır.

Ya, Recep Tayyip’in kendisine Hasan Ağabeydiye hitap ettiğini bildiğimiz Hasan Cemal?

Bu Hasan Cemal gençliğinde hem de Almancasından Brecht okurdu.

Hitler Almanyası’nın Brecht’e neler çektirdiğini bilmemesi olası değil.

Hitlere yaranma yarışındaki ya da onunla ters düşmemeye çalışan bazı seçkin Alman yazar, sanatçı ve düşünürlerinin, diktatör ve diktatörlük ortadan kalktıktan sonra düştükleri utanç verici durumları da…

Öyleyse?..

***

Bunun öyleysesi yok…

Dizi filmdeki ve şarkısındaki gibiöyle bir geçer zaman ki”…

Ve çağımızda, günümüzde, bu zaman pek çabuk geçiyor, geçecek…

Herkes yaptığının onuru ya da onursuzluğuyla başbaşa kalacak…

Balbay’ın, Özkan’ın, Haberal’ın, Perinçek’in, Hilmioğlu’nun yıllardır Türkiye Guantanamo’sunda tutulmasını alkışlayanlar, yarın onlar çıktıklarında ve geçen pazar günü Caddebostan Kültür Merkezi’ni hıncahınç dolduran aydınlık kalabalıklardan da sayıca kat kat üstünde büyük kitleler tarafından coşkuyla karşılandıklarında kendi utançlarıyla başbaşa kalacaklar.

Cumhuriyetimizin değerlerini bir bir yok etmekte olan AKP’ye desteklerinin ya da suskunluklarının hesabını kendi vicdanlarına karşı da veremeyecekler…

***

Başbakan bir sanat eserine saldırmakla, onun alışkın olduğu bir kültürün üslubunca söyleyelim, zemzem kuyusunu kirletmiştir.

O ve çevresindekiler, diledikleri kadar geri adım atsınlar ya da atmasınlar, tükürdüklerini yalasınlar ya da yalamasınlar, Mehmet Aksoy’un yapıtını yıksınlar ya da yıkamasınlar, bu tonlarca betonun ağırlığı altında kalmışlardır ve oradan bir daha çıkamayacaklar.

Bir sanat yapıtına yöneltilmişucubesözü, bumerang gibi, sahiplerinin yüzünde şaklamakta gecikmeyecektir…

(Cumhuriyet 15.01.2011)

Ataol BEHRAMOĞLU | Tüm Yazıları
Hits: 2416