İlkokula dini sokanı hayat da çarpar, Allah da!

~ 07.03.2012, Necati DOĞRU ~

Türkiye, insanını hangi tür eğitim modeli ile yetiştirecek? Meclise “4 artı 4 artı 4” adını koydukları modelde; dini ilk okullara sokarak insan yetiştirme hedef alınıyor. Böyle bir modelle Türkiye, nereye gider?

Tartışılıyor.

Tartışmak gümüş.

Eleştiri altındır.

Bernard Levis; dünyanın en ünlü üniversitelerinden biri olan Pirnceton’da; “İslam tarihi ve İslam-Batı ilişkileri” konularında dersler veriyor.

Osmanlıca biliyor.

Türkçe konuşuyor.

Arapça da anlaşıyor.

Bernard Levis ile “Türkiye bu haliyle Ortadoğu’daki Arap ülkelerine önderlik, liderlik yapabilir mi?” üzerine uzun bir söyleşi yayınlandı (Radikal Gazetesi bu söyleşinin özetini yayınladı, tam metin Turkish Policy Quarterly’de var)

 

Profesör Levis, yapamaz diyor.

Türkiye İran’dan bile geri diyor.

Türkiye’nin din odaklı bir diktatörlüğe doğru yol aldığını söylüyor. Tarih Profesörü Levis, tarihten verdiği bir örnekle de; “ilkokula dini sokanları hem hayatın hem de Allah’ın çarptığını” anlatmaya çalışıyor.

 

Xxx

 

Profesör Levis şu örneği veriyor.

“….(!)Tarihte Türkiye’nin bölge ülkeleri için öncü rolü zaman zaman oldu. Ancak kesintiye uğradı ve tersine döndü. Örneğin; astronomi konusunu ele alalım. 1600’lü yıllarda “dünyada 2 tane büyük ve kapsamlı gözlemevi”    

 vardı.

Biri Avrupa’daydı.

Diğeri Türkiye’deydi.

Her ikisinde de gökyüzü gözlemleri yapılıyor ve yıldızlara dayalı veriler oluşturuluyordu.

Başarıları eşdeğerdi.

Zaman ilerleyince bu iki gözlemevinin bilimsel başarıları açısından aralarında büyük bir açık ve uçurum oluştu. Avrupa’daki gözlemevi modern astronomi ilminin temelini oluşturan niteliğe büründü. Osmanlı gözlemevi ise “Kur’an ile çeliştiği” iddialarına dayandırılarak yetkililerce yıkıldı…”

 

Xxx

 

Evet tarih şahit.

Yobazlık hakim oldu.

Dinimize uymaz denildi.

Osmanlı gözlemevini yıktı.

Bilenler biliyor. Daha 11 ve 12’ci yüzyıllarda Avrupa’da Paris ile Bolgona üniversitelerinin 3 ünlü profesörü; Abelard, İrnerius, Bacon; bilimsel ve ahlaksal gerçeklerin “Tanrı-Peygamber hükümleriyle” değil akıl rehberliğiyle aranması gerektiğini esas alan eğitim modeline geçmişlerdi. Avrupa bu üç ismin geliştirdiği eğitim modeliyle gökyüzünü fethe çıktı. Copernicus’lar, Bruno’lar, Kepler’lar, Descartes’ler ve saymakla bitmeyecek nice bilginler yetişti.

Avrupa bugünlere geldi.  

Türkiye ise bugün ileri teknoloji ürünü uzayla ilgili; uçaklar, helikopterler, uydular ne varsa hepsini batıdan alıyor.

 

KUTU

(uyan borusu)

 

Türbanlı hanımlar

demokrat olamıyor!

 

Yazar Nazlı Ilıcak, hatıralarından bir parçayı dünkü köşesinde yazdı. İbret verici, uyandırıcı olduğu için hatıranın bir bölümünü buraya alıyorum: “…(!) 2007’de Yeni Şafak Gazetesi başı örtülülere destek için başı açık kadın gazetecileri davet etmişti. Bizler başımızı örterek destek eylemi yapacaktık….Sadece Pınar Selek, Leyla İpekçi, Nuray Mert ve ben (Nazlı Ilıcak) o toplantıya başı açık kadınlar olarak katıldık… Bugünlere geldik.. Artık herkes birer Merve Kavakçı!... Nuray Mert, önce TV’deki programını, sonra gazetedeki köşesini kaybetti. Ben olsam, başı örtülü kadınları toplayarak Nuray Mert’e sahip çıkmaya çalışırım. Başbakan’ın ona bir telefonu kafidir…” Evet binlerce Merve Kavakçı var! Bir tek başbakanı eleştirecek türbanlı demokrat yok. Nuray Mert, Başbakan kızdığı için yazdığı gazeteden atıldı.

Necati DOĞRU | Tüm Yazıları
Hits: 2115