“Yeniden kurtuluş savaşı” sözünün demokraside yeri olmadığını tekrarlayıp duruyor, anlamadı eleman...
Benim çağrım CHP’ye...
CHP dediğiniz demokrasinin parçası...
Seçilmiş...
Legal...
Tankı yok...
Topu yok...
*
Nasıl anlatmalı?..
Hani “Sigara ile savaş” afişleri var ya...
Nasıl sigara içenlerin üzerine “bu savaştır” diyerek tank sürmüyorlarsa, roketatarlarla havaya uçurmuyorlarsa ya da kurşuna dizmiyorlarsa, öyle yani...
*
“Savaş” sözcüğü korkuttuysa, CHP liderine “çizmeyi giy” çağrısını da haliyle “faşistçe” buldu eleman...
Bu bir “tavır, üslup” ifadesi...
“Çizme” yok yani...
Anlatmalı da, nasıl?..
*
Hani seninki “Kefeni giyip çıktık yola” diyor ya...
Eeee...
Üzerinde Pierre Cardin takım var...
3000 dolarlık...
Hani kefen?..
*
Kısacası; demokrasi dört yılda bir ortaya sandık koymakla olmaz...
“Sandıkla olsaydı, en çok sandığın olduğu toptancı hali demokrasinin beşiği olurdu” demiştim senden önceki elemana...
Çağımızın demokrasisi; örgütlü toplumun, iktidarlara sürekli yön vermesi ile yaşanabilir...
Buna “katılımcı demokrasi” denir, bir gün öğrenebilirsen...
Orada; itirazlar, tepkiler, sesler, sloganlar, sokaklar, meydanlar vardır...
“Savaş” ve “çizme” yani...
*
Pekiiiiyy...
Benim ana muhalefet partisi Genel Başkanı’na çağrım antidemokratik... Ama Başbakan’ın balkona çıkıp, seçimi kazandı diye tarikatın imamına teşekkür çağrısı demokratik...
Öyle mi?..
Ya da benim “çizme” faşistçe...
Ama yargılıyoruz ayağı ile insanların yıllarca kapatıldığı “hücre” özgürlük...
*
Ağzını açanı susturmak için; çirkef, çamur, iftira, hakaret, yalan, bühtan, düzmece, şantaj, tehdit... Ne varsa tıynetinizde atıyorsunuz insanın üzerine...
Ama susmak yok bizde...
Savaşsa savaş...
(Cumhuriyet)