Bir siyahlı kuvvetlerin general ve amirallerinin yüzde onu darbecilik ile suçlanıyorsa, sanmayın ki darbe yapmaya niyetli yüksek rütbeli subaylarının oranı bu yüzde on ile sınırlıdır. Bir silahlı darbeörgütünün yönetici ve mensuplarının tamamı asla ele geçirilemez. Örgütün yüzde onututuklanmış ise, gerçekte bu oran en azından yüzde elli dolaylarındadır. Darbeci oranıyüzde elli ise, iddia ediyorum, silahlı kuvvetlerdeki general ve amirallerin tamamı budarbe işinden haberlidir.
Sivil otorite, polis ve yargı, böyle bir durumda, darbecilerin yüzde onunu değil binde birinibile gözaltına alıp tutuklayamaz. Demek ki işin içinde bir iş var? İşin içindeki iş ne olabilir?
* * *
AKP iktidarının, YAŞ kararları ile TSK’dan uzaklaştırılan subay ve astsubayların tamamınadeğil de “irtica” nedeniyle uzaklaştırılmış olanlara TSK’ya dönüş yolunu açan yasayıçıkarma çabası yolumuzu biraz aydınlatıyor.
Demek ki AKP iktidarı, TSK’da görevli subay ve astsubayların tamamının Cumhuriyet’inlaiklik ilkesine bağlı olmasını gerekli görmüyor.
TSK, uygulamalarıyla kanıtlanmıştır ki kesinlikle İslam karşıtı değil. Ama “katı” olarak tanımlanacak ölçüde laik cumhuriyetin sadece yandaşı değil aynı zamanda savunucusuve koruyucusu. TSK’nın subay ve astsubayları Türkiye Cumhuriyeti’nin sivil vatandaşları ne kadar dindar ise o kadar dindar. Ancak İslamcılara, tarikatçı ve cemaatçilere TSK’nınkapılarının sıkı sıkıya kapalı olması gerekir. Ama o kadar kapalı olamadığı anlaşılıyor.
Sivil toplumda her inançtan, her felsefeden insanlar, laikler, İslamcılar, ateistler birlikte vebir arada yaşayabilir, ama aynı temsil durumu bir silahlı kuvvetlerde mümkün olamaz.
Bir silahlı kuvvetlerin, bu arada TSK’nın komutanlarının tamamının devletin kuruluşilkelerine yüzde yüz bağlı olması gerekir. Bu bütünlük yok ise ülkenin de bütünlüğüsağlanamaz, bağımsızlığı sona erer.
* * *
Hepimiz biliyoruz ki AKP iktidarı, imam hatip okulları mezunlarının üniversitenin her fakültesine girmesini, her sivil meslekte yer almasını, polis olmasını istediği gibi TSK’yasubay ve astsubay sağlayan okullara da alınmasını istemekte; istemekle kalmayıp buamacına en kısa zamanda erişmeyi amaçlamakta. Bu durumda, askeri lise, normal lise ve imam hatip lisesi mezunları TSK’nın komuta kadrosunu oluşturacak. TSK bu tehlikenin bilincinde olduğu için bu bağlamda öne sürülen bütün önerilere karşı çıkıyor. Yönetmeliklekesin önlem alıyor.
AKP sadece iktidarın değil ama rejimin tamamının tek egemeni olmayı tasarlıyor. Mevcutstatüko içinde bu mümkün değil. AKP’nin en büyük hayali, polisin tamamının ve TSKyönetim kadrolarının tamamının imam-hatiplilerin eline geçmesidir.
Ben Silivri’ye, Hasdal’a baktığım zaman bunları görüyorum. TSK’nın general veamirallerinin yüzde onu gerçekten darbeci olsalardı, yazımın başında yazdığımnedenlerden dolayı, 14 Mart 2011 günü herhangi bir Balyoz duruşması ol(a)mazdı.
Belki de darbe konusunda beceriksiz ve yeteneksizdir bu generaller, değil mi?
(Hürriyet 09.03.2011)