Hizbullah'a Özgürlük

~ 01.11.2010, Ataol BEHRAMOĞLU ~

22 Ekim tarihliHürriyetgazetesinde, gazetecilik başarısı olarak alkışlanacak önemde bir haber vardı.

Bütün bir sayfayı kaplayan haberin büyük puntolarla verilmiş başlığı şöyleydi: İlköğretimde türbanın altından Hizbullah göründü…

Söz konusu habere ilişkin iki fotoğrafta, ilköğretim öğrencisi iki türbanlı kız, babalarıyla birlikte görülüyordu.

Derslere türbanla girmek isteyen ilköğretim öğrencisi iki kızın varlığını biliyorduk.

Hürriyetolayın arka planını araştırmış.

***

Haberden öğrendiğimize göre, Mersin’de Sakarya İlköğretim Okulu’nda derse türbanla girmekte ısrar ettiği belirtilen 8. sınıf öğrencisi 13 yaşındaki M.G’nin babası, inşaat işçisi, 46 yaşındaki Hasan G, 1990’da Şırnak’tan Mersin’e göç etmiş…

3’ü kız 6 çocuk babası.

Hasan G’nin, 17 Ocak 2000’de İstanbul’da basılan Hizbullah terör örgütünün arşivinden özgeçmişi çıkıyor.

Örgütün üst düzey sorumlularından biri, Hasan G.nin Mersin’de askeri kanatta (bu örgüt, Hizbullah olmalı) etkinlik gösterdiğini söylüyor.

Aynı Hasan G. 9 Ocak 2002’deki Hizbullah operasyonunda, üzerinde başkası adına düzenlenen pasaportla yakalanarak gözaltına alınmış.

Yargılamalar sonucunda ‘silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan 6 yıl 3 ay ağır hapis cezasına mahkûm olarak 10 Ocak 2008’de tutuklanmış.

24 Ağustos 2010’da cezasını tamamlayarak tahliye olmuş…

Gelin, yukarıdaki haberi tek cümlede özetleyelim:

Mersin’deki masum (gerçekten) Şırnaklı çocuğun babası, kendisi iftiraya uğradığını söylemekle birlikte, mahkemece Hizbullah askeri kanadının bir üyesi olarak mahkûm edilmiş biridir…

***

Aynı başlık altında yan yana yer alan haberlerden ikincisinde ise, Adana’da Kanuni İlköğretim Okulu’nda sınıfa türbanla girmek isteyen yine 13 yaşındaki T.Y’nin 41 yaşındaki babası Hüseyin Ş’nin bir şeker fabrikasında işçi olarak çalıştığını, bu yılın şubat ayında Adana Asliye Ceza Mahkemesi’nce Hizbullah terör örgütünün amacı doğrultusunda etkinlik gösterdiği gerekçesi ile kapatılmasına karar verilen Mustazaf-Der’in Adana Şube Başkanlığı görevinde bulunduğunu öğreniyoruz.

Bu işçi kardeşimiz ayrıca (adını ilk kez duyduğum) Peygamber Sevdalıları Platformu’nun da üyesi imiş.

***

İlköğretim öğrencisi iki türbanlı kızımızın öyküsü böyle.

Yukarıdaki bilgiler ışığında bundan bir özgürlük masalı çıkarmak isteyecek liberal, demokrat, özgürlükçü ve de evetçi arkadaşlara söyleyecek sözüm olamaz.

Fakat AKP şahinlerinin bile böylesi bir masala karınları tok olmalı ki, bir zamanlar Milli Eğitim Bakanı olan şimdiki başbakan yardımcısı zat, bu işin içinde AKP’nin türban davasını zora sokmak isteyen birilerinin bulunduğunu söylemeye çalıştı.

Bu birileri kim olabilir?

CHP mi?

Ergenekoncular mı?

Bilemeyeceğimiz açık ya da gizli başka örgütler mi?

Bu gibi soruların yanıtını ise yineevetçi takımın komplo konusunda uzmanlaşmış medya erbabına bırakmak daha doğru olur…

***

Fakat görebildiğim kadarı ile konunun üzeri şimdilik örtüldü.

Türbancı ilköğretim öğrencisi kızlarımız ve sayın babaları da “ısrar”larından şimdilik vazgeçmiş olmalılar…

Evet, şimdilik…

Milli Güvenlik Kurulu’nun son toplantısında kabul edildiği bildirilen yeni Milli Güvenlik Siyaset Belgesiyle irticaiç tehdit olmaktan çıkarıldığına göre, demokrasi yolunda daha emin adımlarla ilerleyeceğiz demektir…

Yakında, ilköğretim öğrencisi türbanlı kızlarımızın, Hizbullahçı babalarıyla birlikte, Türban hakkımız, söke söke alırızve “Hizbullaha özgürlükpankartlarıyla (liberal, demokrat, özgürlükçü ve de evetçi aydınlarımızın destek ve katılımlarıyla) gerçekleştirecekleri özgürlük gösterilerine kendimizi şimdiden hazırlayalım.

Bu arada, Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun!

(Cumhuriyet 30.10.2010)

Ataol BEHRAMOĞLU | Tüm Yazıları
Hits: 2346