BİR din âlimi ki “Adama bakar mısınız, ‘Başörtülerinizle yaka ve göğüslerinizi de örtün’ mealindeki ayeti başınızdan alın da onunla göğsünüzü örtün şeklinde anlamaya ve yorumlamaya çalışıyor” diye yazıyor.
Adının önünde “Prof. Dr.” rütbesi de var. Ama düpedüz yalan yazıyor. “Adam” dediği adam benim. Ancak onun iddia ettiği saptırmalardan hiçbirini yapmadım. Saptıran kendisi! Koskoca allâme-i cihan! O adımı vermemiş, bu nedenle adını anmama gerek yok. 12 ve 13 Ekim tarihli yazılarımda bakın ne yazmışım:
SÖYLE İNANAN KADINLARA
“Kuran’a göre göğüslerini ne ile örtecek dikkatsiz mümine (inanan)? Hımar (çoğulu: Humur) ile örtecek. Hımarın İslam’la herhangi bir ilişkisi var mı? Yok! İslam öncesi dönemde Arapların ve Yahudilerin güneşten sakınmak için başlarını örttükleri bir giysi parçası.
Buyursunlar, imamlar, hacılar, hocalar, imam hatipliler, ilahiyatçılar yazdıklarımın tersini kanıtlasınlar.” (12 Ekim 2010)
“İslam öncesinden kalan geleneksel örtünün memelerin üzerine indirilmesi buyurulmaktadır. ‘Wal yadhribna bi khoumourihinna âla jouyoubihinna’. Bunun Türkçe anlamı şöyle: ‘(Söyle inanan kadınlara:) örtülerini göğüsleri üzerine indirsinler’.” (13 Ekim 2010)
İSLAM’LA ALAKASI YOK
Ayette sözü geçen örtünün (hımar) geçmişi putperest Arap toplumlarının binlerce yıllık tarihi kadar eskidir. Yani o örtünün İslam ile herhangi bir ilişkisi yoktur.
Sadece Araplar değil yarımadanın bütün kavimleri güneşe ve rüzgârın getirdiği kumlara karşı o örtüyü kullanmışlardır. Uzun bir örtü olmalı ki Kuran kadınlara “Göğüslerinizi onunla örtün” diyor. Çünkü İslam öncesi kadınları göğüslerini gizlemiyordu. Müslüman cariyeler sadece göbekle diz arasını örtüyorlardı. Kocamış, cinsel gücü kalmamış erkek hizmetçiler karşısında evli kadınların kendilerini sakınma zorunluluğu yoktu (Nur Suresi, 31. ayet). Peki bunlara ne demeli? Bunlar Kitap’ta yazmıyor mu? Yazıyor! Özgür Müslüman kadın göğüslerini örtüyor, cinsel gücü kalmamış erkek hizmetçiler karşısında kendini sakınmıyor; köle Müslüman kadınlar göğüslerini örtmüyor. Bu ne biçim iş?
SAÇ İÇİN ZORUNLULUK YOK
921 yılında Abbasi Halifesi Muktedir’in Volga Bulgarlarına gönderdiği heyette yer alan İbn Fadlan Risale adlı kitabında dönemin henüz Müslüman olmamış Türkleriyle ilgili olarak şunları yazar: “Kadınları erkeklerinin ya da başka erkeklerin önünde örtünmez. Ayrıca kadın vücudunun hiçbir kısmını hiç kimseden gizlemez. Bir gün, içlerinden birinin çadırına girdik ve oturduk. Bu adamın karısı bizim yanımızdaydı. Biz konuştuğumuz sırada, edep yerini (cinsel organını) açtı ve kaşıdı. Yüzümüzü ellerimizle örttük.” (İbn Fadlan, “Bin Yıl Önce Türkler ve Ötekiler” İstiklal Kitabevi, s. 19)
Demek ki 921 yılında Türk kadınları don giymiyormuş. Müslüman olunca mutlaka don giymişlerdir. İslam öncesinde Arap kadınları da üryan geziyormuş ama kuma ve güneşe karşı başlarını örtüyormuş. Bu nedenle, hımarların artan bölümüyle memelerini örtmeleri istenmiş.
Başlarını güneş ve kuma karşı bir doğal zorunluluk olarak örtüyorlar; aynı örtüyle memelerini örtmeleri de yeni edep anlayışı dolayısıyla isteniyor. Saç için bir zorunluluk yok. Bu kadar basit.
(Hürriyet 23.10.2010)