Cumhurbaşkanı Gül 700 gazeteci gezdirdi!
Üzüm tane tane yenir.
Armut dilim dilim soyulur.
Gazeteci, Cumhurbaşkanı ile gezinir.
Cumhurbaşkanı Gül, “Turizm Şirketi” mi kurdu ve “Gazetecileri yurt dışında gezdiren tur rehberi mi oldu” diye saçma sapan bir soru aklınıza gelebilir.
Aman dikkat edin!
Aklınıza mukayyet (sahip) olun.
Maalesef haber şöyle: Meclis’te “Yeni Yılın Bütçe Teklifleri” görüşülürken Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri Mustafa İsen de “teklifini” sundu: Cumhurbaşkanlığı bütçesi için yeni yılda harcanmak üzere toplam 138.7 milyon TL isteriz. Bu bütçenin 402 bin TL’sini Cumhurbaşkanı ödeneği yapacağız. Cumhurbaşkanı’nın aylık maaşını da 30 bin TL’den 33 bin 500 TL’ye yükselteceğiz.
Gerekçelerini de söyledi.
Parayı çok görmeyin dedi.
Cumhurbaşkanlığı en yüksek makam. En yüksek makamdaki hizmetlerin “devlet geleneğinin onuruna" yakışması ve “milletin değerlerine” yaraşır olması gerekir diye sözlerini sürdürdü.
Geleneğimizin onuru!
Milletimizin değerleri!
Meclis’te “Bütçe Tekliflerini” dinleyen Bütçe Komisyonu’nun üyesi milletvekilleri de bu “devlet onuru ve milletin değerleri edebiyatı” karşında hiçbir kuşkuya düşmediler.
Teklifi hızla kabul ettiler.
Xxx
Genel Sekreter yine susmadı.
Duyulsun, bilinsin diye konuştu.
Cumhurbaşkanı’nın “4 yıllık çalışmasının” ayrıntılarını anlatırken 4 yılda 89 ülke gezdiğini ve yanında 700 gazeteci gezdirdiğini açıkladı.
Bu yüzden siz okurlarımı uyarıyorum!
Aman çok dikkat edin.
Aklınıza mukayyet olun.
700 gazeteci 4 yıl boyunca; uçma, konaklama, yeme içme, gezme, görme masrafları Cumhurbaşkanlığı Bütçesi’nden (yani halktan toplanan vergilerden) karşılanınca; bu 700 gazetecinin gazetelerinde yazdıkları “Türkiye’nin dış dünyaya tanıtılması” mı oluyor? Yoksa “Cumhurbaşkanı’nın içeriye yani Türkiye’de kendi vatandaşlarına propagandası mı” sayılıyor diye bir soruyu sakın aklınıza getirmeyin.
Katiyen içinden çıkmazsınız.
Xxx
Cumhurbaşkanı rehber oldu.
700 gazeteciyi uçağına aldı.
89 ülkeye götürdü, gezdirdi.
700 gazeteci “yedikleri-içtikileri” kendilerinin olsun “gördüklerini-duyduklarını” gazetelerinde Türkçe olarak yazdılar. Bu gazeteleri Türkiye’de yaşayan Türk vatandaşları okudu. Açıktır ki, Cumhurbaşkanı’nın 4 yıl boyunca gittiği 89 ülkenin insanları bu 700 gazetecinin yazdıklarının bir satırını bile okumadığı için yazılanlar; “Türk Cumhurbaşkanı’nın Türk vatandaşlarına propagandası” oldu.
Adına; “Yurt dışı gezisi” denildi.
“Onur ve Değer” kutsallıklarını kılıf yapıp giydirerek halktan toplanan vergileri “iç propaganda yapsınlar diye tanıdık yandaş gazetecileri gezdirmeye” harcamak "dalkavuk gazeteciliği" desteklemeye girer. Cumhurbaşkanlığı bütçesinde harcama kaleminin adı “dalkavuk gazeteciliği destekleme kalemi” olarak yazılmalıdır. Demokrasiye uygun olur. Halkın, kendinden toplanan vergilerin ne için harcandığını bilme hakkı vardır.
KUTU
(uyan borusu)
Çelik Bakanı’nın
çürük binaları!
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, “Müteahhitken yaptığım iki bina yıkılabilir. Çünkü ben 1999 yılı öncesi müteahhitlik yaptım. 1999 yılı öncesi yapı yönetmenliği çok yetersizdi, teknik olarak depreme dayanıklı bina yapılmıyordu” açıklamasını yaptı. Yönetmenlik bu müteahhit bakanımızın elini, ayağını bağlamış. Bakanımızın soyadı Çelik; “demirden-çimentondan- kum kalitesinden-mühendislikten-işçilikten” çalarak binaları çürük yapmak zorunda kalmış. Yönetmenlik hırsız. Müteahhit bakanımız dürüst! Bakanımızın bu açıklamasını gazetesine yazan gazeteci de “sayın bakan bu binalar nerede, içinde kaç kişi oturuyor, bu insanları uyardınız mı, güçlendirme yaptırdınız mı, karot aldırdınız mı, kolonların rontgenini çektirdiniz mi?” diye sormayı akıl etmiyor.
Hits: 1793