Günümüzün Romanı
Kaan Arslanoğlu, günümüz romancılarının önde gelenlerinden. 1980’lerde başladığı bu uğraşını hızını ve verimini hiç azaltmadan sürdürdü. İlk romanlarında siyasal eylem içindeki gençleri, onların bu yıllardaki acılarını, savruluş, dağılış öykülerini anlatıyordu. 90’larda daha güncel konulara, toplumumuzun ve insanlığın içine yuvarlandığı çürümeye yöneltti bakışlarını. Sosyalist sistemin çöküşü, insan doğasıyla sosyalizm düşüncesi arasındaki ilişkiler, yazarın düşünce dünyasının merkezini oluşturdu. İnsanın yeryüzündeki canlı türlerinden biri olarak evrim süreci, bu sürecin neresinde olduğu, insan-doğa, insan-toplum ilişkileri vb. konular romanlarının ve düşünce yazılarının temel izleklerine dönüştü.
2003’te yayımlanan kuramsal kitabı “Politik Psikiyatri”de, “Dünyada ve Türkiye’de sosyalizm yenildi, çünkü insanın zekâsı bu işi kaldırmıyor” demişti.
Yazarın bir saptaması da yeryüzünde insandan başka hiçbir canlının yaşadığı çevreye zarar vermediği, bu nedenle henüz evrimini tamamlamamış, tam olgunlaşamamış olduğuydu. Böyle olduğu için insanoğlu, kendisi için iyi olanla kötü olanı bile ayıramıyordu.
***
Kaan Arslanoğlu’nun yeni romanı “Reenkarnasyon Kulübü” (İthaki Yayınları), yazarın bilinen temalarıyla, yeni, uçarı, mizahi bir anlatımın harmanlandığı, güncel olaylardan bol bol söz edilen, bu nedenle de kendini kolay ve ilgiyle okutan bir kitap.
Yazar sanki eski kuşak gazetecilerin sokaklara çıkıp halkın arasında dolaşarak haber aramaları gibi sokaklarda dolaşıyor, güncel gelişmelere sık sık göndermeler yaparak romanını günümüz insanı ve toplumuyla sıkı sıkı bağlıyor. Aşırı sıcak yaz günlerinden, “Evet-Hayır” ikilemine kilitlenmiş referandum oylamasından sıkça söz edilmesinden romanın geçen yılın yaz-sonbahar sürecinde yazıldığını rahatça söyleyebiliriz.
Peki ne anlatıyor “Reenkarnasyon Kulübü”? Romanın anlatıcı kişisi, tıpkı yazarın kendisi gibi psikiyatristlik mesleğini bırakmış olsa da hastalar ve çevresi onun peşini bırakmamaktadır. Yine böyle bir dost ricasıyla dinlediği Serhat, onu reenkarnasyon (ruh göçü, ölmüş kişilerin ruhlarının başka kişilerde yaşamını sürdürmesi) dünyasına taşır. Yazar bir delilik belirtisi olarak gördüğü bu olguya istemeden yaklaşsa da tanıştığı kişilerde Mustafa Kemal, İbrahim Kaypakkaya gibi tarihsel-siyasal kişiliklerin izlerini görünce konuya ilgi duyar. Bu kişilerle merak ettiği siyasal olayları tartışmaya, gizli kalmış tarih sayfalarını aydınlatmaya girişir.
Yarı gerçek, yarı fantastik bu konu, yazara yaşadığımız günlerin olaylarıyla da birleştirdiği yeni romanı için çok elverişli bir anlatım olanağı sunmuş. Yazar rahat anlatımıyla tadını çıkara çıkara yazmış romanını. Anlatımdaki bu rahatlık, okura da daha ilk sayfalarda geçiyor. İçinde çok sayıda tartışma konusu barındırmasına karşın roman son sayfasına dek ilgiyle, merakla, sürükleyici bir polisiye gibi okunuyor.
Kaan Arslanoğlu, yeni romanında da, günümüzde söylenmeyeni söylemeyi, dillendirilmeyeni dillendirmeyi sürdürüyor. Önümüze yaşadığımız günleri sorgulamamızı sağlayacak pencereler açıyor. “Reenkarnasyon Kulübü”nü okurken güncel ve tarihsel pek çok konunun da tartışması içinde buluyoruz kendimizi. Bu özelliği onu günümüz edebiyatında benzersiz bir konuma yükseltiyor.
(Cumhuriyet)
Hits: 2096