İş ayet okuyarak oy istemeye vardı

~ 29.03.2024, Zülal KALKANDELEN ~

O, hafızlık icazet töreninde Kuran okudu; siz taziye evinde Kuran okudunuz. 

O, Yargıtay’da dualı açılış yaptı; siz eşlik ettiniz. 

O, laikliğin “baskıcı” olduğunu ima etmek için “özgürlükçü laiklik”ten söz etti; siz aynen benimsediniz. 

O, “kul hakkı” dedi; siz anayasaya yurttaşlık hakkını sokan parti olsanız da “kul hakkı” demeyi sürdürdünüz. 

O, 22 yıldır anayasayı çiğneyerek laikliği ayaklar altına aldı; siz seyrettiniz. 

Bir cemaat onu desteklediğini söylediğinde eleştirdiniz, bir diğer cemaat sizi desteklediğini açıklayınca sustunuz. 

Tarikatlar ve cemaatler tüm toplumu cendere altına alırken, tarikatçılarla ve siyasal İslamcılarla ittifak kurup halkın umudunuz söndürdünüz. 

Bu ülkenin en önemli sorunu eğitimdeki gericileşmeyken kamuoyuna açıkladığınız programlarda zaten yasayla kapatılmış olan tarikatları ve cemaatleri dağıtacağınızı hiçbir zaman söylemediniz. 

Üstelik milletvekiliniz kanal kanal gezip tarikatları ve cemaatleri kapatan 1925 tarihli 677 sayılı Devrim Yasası’nın kadük olduğunu söyledi, siz sustunuz. 

KARŞIDEVRİME MÜRİT YETİŞTİREN AKP’NİN YOLU NASIL AÇILDI?

Cuma namazı saatinin çalışma saatlerine denk gelmesi durumunda, isteyenler için çalışma kaybına neden olmaksızın izin verileceğini belirten başbakanlık genelgesi yayımlandı, iptali için çaba harcamadınız, çaba harcayanı engellediniz. 

Eğitimdeki dincileşme son hızla ilerlerken medrese sistemini hortlatan Diyanet Akademisi Yasası’na kabul oyu verdiniz. 

Seçim öncesinde oy için türbana anayasal güvence getiren laikliğe aykırı yasa teklifi verdiniz. 

O, 14 Mayıs genel seçiminden önce camiye gidip miting havası içinde fetih çağrısı yaptı; siz “Eleştirirsek dinci sağdan gelecek oyları kaybederiz” korkusuyla yine sessiz kaldınız. 

Daha birçok şey yaptınız ve laikliğin tasfiye edilmesine giden süreçte kimi zaman tepkisizliğinizle kimi zaman da doğrudan dini kullanarak karşıdevrime mürit yetiştiren AKP’nin yolunu açtınız. 

Bunlar yetmiyormuş gibi o, kürsüde sure okudu; sonunda siz de bu hafta İzmir’de kürsüde ayet okudunuz. O, “nas” diyerek ekonomiyi batırdı; siz okuduğunuz ayete dayanarak 31 Mart’ta oy istediniz. 

REDDİ MİRAS YAPTINIZ

İstediğiniz kadar partinizde değişim olduğunu söyleyin, görünen o ki değişmeyen tek şey laiklik konusundaki yanlış anlayıştır. “Türkiye’de seçmenin çoğu sağcıdır, onlardan oy almak gerekir” diye düşünerek dini siyasette kullanmaya devam ettiniz. 

İşin en acı tarafı da bunları yaparken size ve tüm topluma bırakılan eşsiz bir mirası yok saydınız. 

Hem partinizin hem de laik Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün 99 yıl önce “Efendiler ve ey millet! İyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti; şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru ve en hakiki tarikat, tarikat-ı medeniyedir. Medeniyetin emrettiğini ve talep ettiğini yapmak, insan olmak için kâfidir” diyerek bıraktığı laik devlet mirasından söz ediyorum. 

Atatürk’ün kurup emanet ettiği laiklik devleti sahiplenip sonuna kadar savunarak devrimci ruhu ayakta tutmak varken onun tam aksi yönünde siyasal İslamın rotasında ilerlemek reddi mirastır. 

“Bunları şimdi seçimden önce yazmak gerekli miydi!” diyerek öfkenelenecek olanlar vardır. Ben gerçekleri yazan bir gazeteciyim. Gazeteci olanı, olduğu anda, ertelemeden yazar. Bunu yapmıyorsa siyaset yapıyor demektir. 

Üstelik medyada çoğunluğun bu konularda neredeyse tek satır yazmadığını, hiç konuşmadığını düşünürseniz, bırakın da bir iki gazeteci de ülkenin en önemli sorununu yazsın.

 

https://www.cumhuriyet.com.tr

Zülal KALKANDELEN | Tüm Yazıları
Hits: 17167