Geç bunları anam babam

~ 08.04.2023, Akif Beki ~

"Pazar günü Sisi mi diyeceğiz, Binali Bey mi" şablonu, 2019 İstanbul seçimlerinde kullanılmıştı. 

Dolayısıyla "14 Mayıs'ta PKK mı diyeceğiz, AK Parti mi/ Biden mı diyeceğiz, Erdoğan mı" gibi türevleri ikinci el, yeni değil. 

Eskisi, kullanana kaybettirdi. Yenisi kazandırır mı? 

Erdoğan'ın, muhalefet partileriyle yarışa girmemek için geliştirdiği bir şablon bu. 

Kılıçdaroğlu'yla kendisi arasında bir seçim yapılsın istemiyor. Terör örgütleriyle, dış güçlerle arasında bir seçim yapılsın istiyor. 

Oy pusulasına PKK amblemini, Biden'ın resmini filan basma imkanı olsa basılacak neredeyse. 

AK Parti ve Erdoğan'a karşı PKK'yla ABD Başkanı seçime giriyormuş gibi göstermek için, yapılmayan bir bu kaldı. 

Altılı Masa'yı, CHP'yi, Bay Kemal'i gözü kesmiyor demek iktidarın. Yoksa Cudi'ye, Gabar'a teröristler nasıl gömüldüyse 14 Mayıs'ta da bunları sandığa öyle gömmeye çağırır mı? 

Nasıl bir demokratik seçim anlayışıysa artık iktidar, muhalefetle sandıkta yalnız, baş başa kalamıyor. 

Sandıkta teröristlerle, düşman güçlerle iktidar mücadelesine girmekten muhalefetle mücadeleye vakit bulamıyor AK Parti. 

Vakit artarsa da kimin ülkeyi daha iyi, adil ve yalansız yöneteceğini anlatmaya ayıramıyor. Hortlatılacak öcüler ve parlatılacak hurafeler, fırsat vermiyor bir türlü. 

Muhalefet de AK Parti'ye kaybettirmek suretiyle âdeta Kudüs'ü düşürme gayretinin içine girmeseydi. Enflasyona ve zamlara sebep olup, gıda darbesiyle iktidarı devirmeye teşebbüs etmeseydi. 

Buna girişenin, daha da demokratik yarış ve centilmenlik beklemeye hakkı olur mu! 

Oruç tutmadığı halde iftara gidenlere, caminin yolunu bilmeyip ömründe cuma namazına gitmezken seçim vakti her cumayı ayrı bir camide eda edenlere ne demeli? 

Sorarım size; hangi demokratik hukuk devletinde Adalet Bakanı'nı çileden çıkarmaz böyle şeyler? 

Oruç tutmayıp namaz kılmamak gibi başkasını etkilemeyen geçişsiz günahlara kızmayacak da Bekir Bozdağ, yargılamalarını âhirette Allah'a mı bırakacak? 

Namaz, oruç bitti de sıra, başkalarını etkilediği için bu dünyada da suç olan haksızlık, yolsuzluk gibi geçişli günahları yargılamaya mı geldi sanki? 

Adalet Bakanı; oruç tutmayıp iftara, muhalefet olup cumaya gidenlere kızmayacak da haksıza, yolsuza mı kızacak! 

Hamdolsun, neyi bu dünyada hesaba çekip neyi öbür tarafa havale edeceğini bilen bir anlayış işbaşında. 

Çok şükür 14 Mayıs geliyor; aziz millet, PKK'ya en okkalı cevabı, Biden'a da en güzel dersi verecektir. 

Geriye; depreme gecikmenin, seccadeye kazara ayakkabıyla basmanın, enflasyona sebep olmanın ve diğer kötü yönetimlerin hesabını da Bay Kemal'den sormak kalıyor. 

'Uçan halı'nın aslı, 'sihirli seccade'dir. Binbir Gece Masalları'ndan çıkma. O masalları, süsleyerek en sürükleyici anlatansa Şehrazat. Halkı korumak için, Şah Şehriyar'ın kudretli öfkesini uyutacak kadar. 

Günümüzde hikaye anlatıcılığı, siyasetçilerin elinde. Kendilerini, halkın gazabından korumak için anlatıyorlar. Hikayelerin sürükleyiciliği de seçimlerde ortaya çıkıyor. Halkın gazabını ne kadar uyutursa o kadar başarılı. 

Propagandada, süslü ve sürükleyici fiskos şablonlarına bu yüzden başvuruluyor. Seçmen, iktidarla muhalefet arasında bir seçime zorlanmasın maksat. 

"Haydi Abbas" şiirinde Cahit Sıtkı, ilk sevgiliyi Beşiktaş'tan alıp getirsin diye sihirli seccadeyi kırbaçlatır ya... 

Siyasete tercümesi şöyledir: 

"Bas kırbacı sihirli seccadeye/ Göster hükmettiğini sandıktaki neticeye/ Al getir 14 Mayıs'ta seçimi..." 

Veya Orhan Veli'nin, "Dedikodu" şiirindeki enfes taşlamasını alın. 

Eleni'yi öpme, Mualla'yı sandala atma dizeleri, şuna uyarlanır: 

"Kim söylemiş beni/ Demirtaş'a vurulmuşum diye/ Kim görmüş, ama kim, Biden'ı öptüğümü/ Güya bir de cumalara dadanmışız/ Abdestleri tazeleyip tazeleyip/ Camide alıyormuşuz soluğu/ Geç bunları, anam babam, geç/ Geç bunları bir kalem/ Ya o, kapağı iftara atıp/ Bekir Bozdağ'a yakalanma hikayesi..." 

Yine fantastik bir seçim serüvenindeyiz, renkli fiskosları duyun da inanmayın!


https://www.karar.com/

Akif Beki | Tüm Yazıları
Hits: 5053