Yakın zaman düşünürlerinden biri de Bertrand Russel’dır (1872-1970). Russel’ın bir sözü oldukça dikkat çekicidir ve konu başlığımızla da örtüşmektedir. Russel, “ne kadar az bilirseniz, onu o kadar şiddetle savunursunuz” sözü ile öğrenme ve bilme ile özgür düşünebilme arasındaki güçlü ilintiyi güzel bir şekilde özetlemiştir.
Türkiye’de her konuda bir kısır döngünün bulunduğunu görmekteyiz. Konular küçülmüş ve basitleşmiştir. Tartışmalar bitmez, tükenmez çıkmazların içerisinde sahile vuran ve tükenen dalgalar gibi sonuçsuz, içinden çıkılamayan döngülere dönüşmüştür.
Bu küçük ve sonuçsuz konuların peşinde koşarken büyük ve önemli resim göz ardı edilmektedir. Çok değerli olan zaman da boşa akıp gitmektedir.
“Türkiye’deki Özelleştirmeler” konulu bir tartışmayı dinlerken bir şeyin ayırtına vardım. Tartışmacılar ikiye ayrılmışlar, “özelleştirme iyi yapılabildi mi” ve “hangi iktidar döneminde daha iyi yapıldı” gibi konuları kıyasıya tartışıyorlardı. Ancak, her iki kesim de mevzilerini almış, hiç esnemeden ve ödün vermeden birbirleri ile atışıyorlardı. Her konuya yaklaşımda böylesine katı olmak zorunda mıyız?
Konuşmacılardan birisi, sanırım dünya olaylarını daha yakından izliyor, özelleştirmelerin tersine döndüğünü söyleyince bir sessizlik oldu. Hızlı bir şekilde geçiştirildi konu. Çünkü ezber bozulmuştu. Bu konu hakkında belki de çok bilgileri yoktu.
2009 yılı başında yayımlanan bir ABD raporu, Çin Halk Cumhuriyeti’nin uyguladığı ekonomik modelin gelişmekte olan ülkeler için bir örnek oluşturabileceğini ifade ediyordu. Yani; üretim var, işçi hakları yok.
Küresel kriz yaşanırken, birçok liberal ülkede devletin ekonomiye müdahale edildiği gözlemlendi. 1980’li yıllar, Başbakan Margaret Thatcher’in İngiltere’de özelleştirme faaliyetlerini başlattığı dönemdir. Kriz ile birlikte aynı İngiltere’de devletin 2000 yılında %37 olan GSYİH (Gayrisafi Yurtiçi Hasıla) içerisindeki payı bugün %52’ye ulaşmış bulunmaktadır. İngiltere’de “Leviathan” tartışması başlamıştır[1].
ABD de Temsilciler Meclisi, altyapı yatırımları ve yeni iş alanları yaratmak için eyaletlere destek amaçlı 150 milyar dolar tutarında bir yardım paketini yeni onaylamış bulunmaktadır. Yönetim onbinlerce yeni iş yaratmak için planlama yapmaktadır. Kamu yatırımı anlamında 13 ana hatta hızlı tren ulaşımı için yatırım çalışması başlatılmıştır.
Ülkelerin gereksinmeleri, kendi ekonomik ve sosyal koşulları göz önünde bulundurularak belirlenmelidir ve karşılanmalıdır. Bunu da ülkenizle ilgili dersinizi iyi çalışırsanız başarırsınız. Zamana ve koşullara göre de görüşlerinizi gözden geçirebilirsiniz.
Özgür düşünebilmenin temel koşulu öğrenme alışkanlığının desteklenmesinden geçer. Aksi durumda, hata yapma oranınız giderek artar ve ülkede onarılmaz yaralar açılabilir.
[1] Leviathan, 17yy.da Thomas Hobbes tarafından yazılan ve “tüm gücü ve yetkiyi elinde toplayan devlet” konulu kitaptır.