Eğitimi kısalt, emeği ucuzlat

~ 23.10.2025, Av. Selin Nakıpoğlu ~

Milli Eğitim Bakanı Tekin “12 yıllık zorunlu eğitim tartışılmalı, 8 yıllık kesintisiz eğitim antidemokratiktir. 12 yıllık zorunlu eğitim süresinin azaltılmasının doğru olacağına yönelik kamuoyu oluştu” dedi ve zorunlu eğitim sisteminin kısaltılmasına ilişkin çalışmaların tamamlandığını duyurdu. Yeni modele göre, Cumhurbaşkanının onayının ardından Meclise sunulacak düzenlemeyle eğitimde gelecek yıldan itibaren 4+4+2+2 sistemine geçilecek.

Bu modelle birlikte öğrenciler, 11 ve 12. sınıfları okumadan mezun olabilecek. Yani çocuklar, henüz 15-16 yaşındayken okuldan kopacak, sanayiye yönlendirilecek, ucuz iş gücüne dönüştürülecek.

Bilinen gerçek: Zorunlu eğitimin kısaltılması toplumsal bir talep değil; çocukları erken yaşta üretim hattına, eğitimi ise sermayenin çıkarlarına teslim etmenin yeni biçimi. Bu, Erdoğan-Şimşek imzalı Orta Vadeli Program’ın (OVP) açık hedefiyle birebir örtüşüyor yani sermayeye daha fazla ucuz çocuk emeği sunmak.

Eğitim sistemi parçalara ayrılarak, çocukların daha erken yaşta üretim süreçlerine dahil edilmesinin önü açılıyor. Eğitim, kamusal bir hak olmaktan çıkıp, TÜSİAD ve MÜSİAD gibi sermaye örgütlerinin beklentilerine teslim ediliyor. “Toplumsal talep” denilerek dayatılan yeni sistem, sermayeye ucuz iş gücü sağlamanın yolu haline geliyor. Laik, bilimsel eğitimin yerine piyasaya ve inanca dayalı bir sistem inşa ediliyor.

Bakan Tekin’in duyurduğu yeni modele göre lisede sadece ilk iki yıl zorunlu olacak.

10. sınıfı bitiren öğrencilere diploma verilecek. Böylece 15-16 yaşındaki çocuklar okul dışında kalacak.

Bu da açıkça, “ara eleman ihtiyacımız var, gençler hatta çocuklar erken iş gücüne katılsın” diyen sermayenin isteğini yerine getirmek. Oysa bu adım, çocuk işçiliğini yaygınlaştırmaktan, yeni ucuz iş gücü yaratmaktan başka bir şey değil ama sermayenin umurunda mı?

Akademik eğitime devam etmek isteyenler için 11. ve 12. sınıf “isteğe bağlı” hale getirilerek, eğitimin kamusal eşitliği de ortadan kaldırılıyor. Son iki yılda örgün eğitimdeki öğrenci sayısı 1 milyon 948 bin azaldı. Bu durumda yapılan, eğitimin süresini azaltmak değil, eğitimi bırakmayı olağanlaştırmak olmuyor mu?

SERMAYE MÜFREDATI YENİDEN YAZIYOR

Siyasal iktidar, yıllardır nitelikli eğitim yerine ‘ara eleman’ yetiştirilmesini dayatan sermaye çevrelerinin talebini yerine getiriyor. Yani çocukların üstün yararını dikkate almak yerine, piyasanın anlık iş gücü talebini merkeze koyuyor.

Ne yazık ki, Türkiye’de eğitim sistemi piyasa bağlantısı üzerinden kurgulanmaktadır. AKP, 4+4+4 sistemini sermayenin talepleri doğrultusunda getirdi. Şimdi ise bu daha da belirginleşmek için kolları sıvadı. Eğitim sistemi, kamusal bir hak olmaktan çıkarılıp sermayenin maliyet kalemine indirgenirken yeni model ile de, çocukların değil patronların geleceğini güvence altına alıyor.

Bugün iktidarın “eğitim reformu” adı altında sunduğu öneriler, gerçekte ucuz iş gücü yaratma amacını taşıyor. Zorunlu eğitim süresinin kısaltılması, özellikle kız çocuklarının eğitimden kopmasına yol açar, yoksul emekçi çocuklarını daha erken yaşta kapitalist üretim sürecine dahil eder ve eğitimin kamusal değerini zayıflatır. Asıl reform, eğitimi piyasa çıkarlarının değil, halkın ihtiyaçlarının merkezine koymaktır. Eğitim, sermayeye uşak yetiştirmek için değil, özgür düşünebilen bireyler yetiştirmek için var olmalıdır.

Yeni modelle eğitim süresi değil, çocukların geleceği kısalıyor. Eğitim hakkını savunmak, geleceğimizi savunmaktır.

Sessiz kalmayalım. Çünkü susulan her gün, bir çocuğun hayalinden eksiliyor.

Bu sessizliği kırmak, umudu büyütmenin tek yoludur.


https://www.birgun.net

Av. Selin Nakıpoğlu | Tüm Yazıları
Hits: 22