Herakleitos, “Panta Rei” (Her şey akar) demişti. Evet, evrensel düzen içerisinde hiçbir şey olduğu gibi yerinde durmuyor. Değişiyor ve dönüşüyor.
Immanuel Wallerstein ise, her şeyin yaklaşık 100 yıl içerisinde önce saçaklandığını ve sonra da güçlü olan istikamette yeniden şekillendiğini söylüyor.
Sanırım, “Yeni Yaklaşımlar” için bir şey yazmaya başlamadan önce durumu özetlemek için böyle bir başlangıç yapmak doğru olacaktır.
Kuşkusuz değişim ve de dönüşüm için kesin bir süre vermek olanaklı değil. Ancak, hiçbir şeyin de sonsuz olamayacağını düşünürsek önce bir değişim sürecinin yaşanmasının sonra da bu sürecin bir dönüşüm ile noktalanmasının kaçınılmaz olduğunu anlayabiliriz. Dünya, böyle bir değişim sürecini yaşamaktadır. Sonuçta bir başka şeye dönüşecektir.
Şanslı mıyız yoksa şanssız mıyız? Ya da doğru zamanda mı yaşıyoruz? Her şeyin dingin olduğu, sorunların olmadığı, huzur içerisinde bir süreci yaşamak daha mı iyi olurdu? Bunların hiçbiri değil. Bu bizim seçimimiz de değil. Şimdi yapılması gereken şey tarihe tanıklık etmek, iyi gözlem yapmak, doğruları ve yanlışları saptamak ve geleceğe doğru bilgileri aktarmak olacaktır. Unutmayalım ki; böyle bir kargaşa dönemini de yaşamak az şey değil. Öyleyse, üzerimize düşeni yapalım yeter.
Konfuçyüs, “Sadece çok akıllılar ve çok aptallar asla değişmezler”. Bu kaçınılmaz ise, nasıl bir değişim olacağını ve bunun sonunda da neye dönüşüm olacağını kestirebilmek önümüzde duran, yaşayacağımız dönemin ana konusu olacaktır. Hatalı seçim karanlığa, doğru seçim ise aydınlığa giden yolu izlememizi sağlayacaktır.
Evrensel saydığımız ilkeler ve değerler doğru seçim için bize ışık olacaktır. Demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, yönetim/yönetişim (good governance), inançlara saygı, barış içerisinde bir arada yaşayabilme gibi kavramlar doğru ile yanlışı ayırt etmemizde bizlere katkı sağlayacaktır.
Küreselleşme beğenelim ya da beğenmeyelim gündemimize girmiştir. Eğer bu bir dev dalga ise ve önüne çıkan her şeyi yıkıyorsa, üzerinde sörf yapmayı öğrenmek zorundayız. Ülkemize, kentimize, çevremize ve kendimize ne gibi bir yarar sağlayacağımızı kestirebilmeliyiz. Önyargılardan, kaygılardan, endişelerden uzak durarak, ancak kararlı şekilde geleceği yakalayabilmenin yöntemini bulabilmeliyiz.
Mao Çe-Tung, “Yüz çiçek yan yana açsın, yüz fikir tartışsın”. “Yeni Yaklaşımlar” bu anlamda geleceğe açılan bir pencere olarak önümüzde duruyor. Lütfen, başımızı kuma gömmeyelim. Yeni ve yaratıcı düşüncelere gereksinmemiz var. Burada buluşmak ve tartışmak üzere hem merhaba diyorum ve hem de sonsuz başarı dileklerimi sunuyorum.