Biliyorsunuz, 20 yıla kadar hapis cezası verilen ve toplumsal büyük bir hukuk, adalet ve insanlık yarası yaratan Balyoz CD’lerinin sahteliği, uluslararası ve ulusal bilirkişilerin çok sayıda raporuyla kanıtlanmıştı. Bu CD’lerin içindeki, sözde “darbe görevlendirmeleri” listelerinde adı geçen subaylarla ilgili bilgilerin de neredeyse hepsi yanlış çıkmıştı. Kimisi Londra’da, kimisi sualtında görevde, kimisi annelik izninde... Darbede “görev alacak” arabalardan bazıları bile “darbe zamanı (!)” 2003 yılında başkaları üzerine kayıtlıydı. Sokak adlarından tutun, 2003’te olmayan kriptolu telefonların dağıtımına ve o zaman olmayan MOBESE kameralarına kadar... Tabii 2007’de ilk kez kullanılan yazı fontları da 2003’te, Microsoft’tan önce keşfedilmiş ve kullanılmıştı!
Bu CD’lerdeki kepazelikler (2000 kadar uyduruk bilgi!) ortaya serilince, bu aşamadan sonra kendilerinden artık sahte darbe senaryolarını yazanların ortakları diye bahsedebileceğim gazete köşelerini tutmuş işbirlikçiler, yeni bir kılıf bulmuşlardı: O CD’ler 2003’te kaydedildi ama sonra da durmadan güncellendi! Yani “darbeciler” durmadan CD’leri yeniledi!
Bu “güncellendiler” büyük buluşunu kim ilk kez ortaya atmıştı, Alper Görmüş mü yoksa Mehmet Baransu mu? Birincilik haklarını yemek istemem, bu bir “önemli buluş”tur çünkü!! Dörtbirtaraf’ın NA’sı ve NI’sı da bu “buluş”u papağan gibi yineliyor... Derken, Balyoz mahkemesi de gerekçeli kararında buna sarılmasın mı!?
Mahkeme, TÜBİTAK bilirkişi raporunun zırvalığı ortaya çıkınca onu da saymıyor.. Ama diğer bilirkişi raporlarını da... Ve bu tutumuna bir açıklama yapıyor: Biz bilirkişi raporlarını dikkate almak zorunda değiliz! Peki, hiçbirinizin zerre kadar uzmanlığına girmeyen “CD’lerin içindekiler gerçek mi sahte mi” incelemesini kim yapacak?
M. Baransu ve A. Görmüş’ün güncellendi masalı mahkemeye pek cazip gelmiş! Ama kafayı hepsi biraz çalıştırsa, bu yeni masalın da ipe sapa gelir tarafı olmadığını görecekler, ama neredeeee!
***
“Güncellendi” palavrasının yanıt bekleyen bazı soruları:
1) CD’ler güncellendiyse, en son güncelleme tarihi 2009 yılı olmak zorunda. Çünkü 2009’da kurulu şirket isimleri var bu düzenbaz CD’lerde!
2) Çetin Doğan 2003’te, İbrahim Fırtına ve Özden Örnek 2005’te ve daha onlarca subay 2009 yılı öncesi emekli oldu: Ama bu subayların isimleri ve rütbeleri emekli olmamış gibi darbe CD’lerinde duruyor. Tıpkı 2003’teki gibi! Avukatlar diyor ki: “Emekliler mi darbe yapacaktı!” Bu nasıl bir “darbe” ki, darbecilerin lider kadrosu 2009’da orduda değil!
3) Eğer güncellenme yapıldıysa, neden tüm sanıklar 2003 yılındaki rütbeleri ile güncellendi?
4) Sahte evrak çetesi, bütün darbe senaryosunu 2003’te yapılan Plan Semineri’ne dayandırarak bunun üzerine “Balyoz Darbe Planı”nı inşa ediyor, Fatih Camii’ni bombalatıyor falan! Eğer CD’lerde güncelleme 2009’a kadar yapıldıysa, 2003’te darbe planlanmadı demek. O zaman “belki de 2050’de bile geçerli olacak bir darbe senaryosu” hazırlandı! Kim güncelledi kardeşim? Emekli paşalar mı?
5) Güncelleme yapıldıysa: Neden 15. Kolordu gibi lağvedilmiş birlikler planlarda duruyor?
4) Neden dijital belgelerin üst verilerindeki son kaydedilme tarihleri 2002 ya da 2003 olarak kalmış?
6) Neden dijital belgelerin üst verilerinde son kaydedenler 2003 yılındaki kişiler olarak geçiyor? Güncelleme olsaydı sonraki yıllarda dijital verileri güncelleyen kişilerin isimleri yazılı olurdu.
7) balyozvegercekler sitesinde Pınar ve Dani Rodrik’lerin “Aptallar İçin Güncelleme İddiası” diye bir yazıları var: “Güncelleme iddiası, bütün iddianameyi toptan çökertir!”
Darbe CD’leri güncellenmemiş olsa da sahte, güncellenmiş olsa da sahte. Ne demiştik dün: İki ucu boklu değnek, tutanların üzerine sıçrayıp duruyor.
Bütün bilirkişi raporlarının ve içindeki yanlış bilgilerin ortaya çıkardığı tek gerçek var: Bu CD’ler ve Balyoz Darbe Planı sahtekârlığı, 2009’da yazılıp tamamlandı ve 2003’te yapılmış süsü verildi. ABD-cemaat ve iktidar üçlüsünün senaryosu ordunun defterini dürmekti. Orduyu darbe planı yapmış gibi göstererek... 365 subayın canına okuyarak, onları ve ailelerini perişan ederek...
***
Bir nokta daha: Hürriyet yazarı Taha Akyol, gerekçeli karar üzerine yaptığı “hukukçu” yorumunda, “darbe planları”nın varlığını kabul ediyor ama bazı subaylar için verilen mahkûmiyet kararının “somut delillere” ve “suç irtibatına” dayanan varlığını zayıf görüyor. Bir de “suç vasfı”nın darbeye teşebbüs mü yoksa “suç için anlaşma” mı olduğuna Yargıtay karar verecek diyor.
Taha Akyol, Yargıtay adına da darbe kararını vermiş ve onlara seçenek sunuyor gibi! Ama suç oluşturacak CD’lerin bütünüyle sahte çıkması konusunda bir fikri yok: “Objektif hukukçuluk”.
Akyol’a bir yazı tavsiyem var. Orada üçüncü ve dördüncü seçenekler sunuluyor: Dünkü Radikal Pazar ekinde Faruk Özsu’nun (Diyarbakır Hâkimi, Demokrat Yargı Yön. Kr. Üyesi) “Balyoz: Yeni Yargı’nın Çöküşü” yazısı... Ondan öğrenecek çok şey var...
(“http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1116546&CategoryID=77” www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1116546&CategoryID=77)
14 Ocak 2013 - Cumhuriyet