Kara Adamın Ak Bilinci Ve Amerikan Seçimleri

~ 10.11.2012, Ali SİRMEN ~

Parisin 6. bölgesindeki üniversite lokantasında aynı masada yan yana oturuyorduk.

Ekmeğinden kopardığı parçayı eliyle yemeğin salçasına banan Afrikalı delikanlı bir yandan da karşısındaki kara derili arkadaşına dert anlatmaya çalışıyordu:

- O ayrım onlar için geçerli, ikisinin de bize karşı tavırları aynı olacaktır merak etme!

Biraz dinleyince, Hitler ve Churchillden söz ettiklerini anladım.

Daha narin olanı, diktatör Hitler karşısında Churchillin kazandığı zaferin tüm insanlığa ait olduğunu ileri sürüyor, geçmiş savaşın taraflarından biriymişçesine övünüyordu.

Daha iri yarı olanı ve de bizim insanlarımız gibi ekmeği yemeğinin salçasına bananı arkadaşını uyarıyordu:

- Bizim için ikisi arasında fark yok, ikisi de siyah adamı sömürmek için gelir.

Ardından da ekliyordu:

- Evet Hitler ırkçı, peki buraya köpekler ile Hintliler giremezdiyen İngiliz Churchill ne ki?

Arkadaşının üzerine üzerine gidiyordu:

- Bizim için demokrasiyi savunurlar mı? Savunurlar mı özgürlüğümüzü, eşitliğimizi, haklarımızı bizim? Emeğimize, bağımsızlığımıza saygı gösterirler mi?

***

Pariste o konuşmaya tanık olmadan birkaç yıl önce, İstanbulda Yeni Melek sinemasında izlediğim Alamo Fedailerifilminde Amerikan askerleri ellerinde bayraklarıyla perdede göründüğünde kopan alkışı henüz unutmuş değildim.

Fransada öğrenci olarak bulunduğum 3.5 yıl içinde, en büyük derslerden birini, kulak misafiri olduğum, ülkesini ve adını bilmediğim Afrikalı kardeşimden aldım.

Önceki gün, televizyon kanallarından birinde Amerikan seçimleriyle ilgili olan yayını izlerken olayı bir daha anımsadım.

Bir ara, Obamanın kazandığı puanlarla coşup çığlıklar atan genç yurttaşlarımızı görünce bir Amerikan kanalını izliyormuşum izlenimine kapıldım.

Öyle ya! Coşku gösterilerinde bulunanlar Amerikalı olsalar anlayacağım. Obama, Romneyye oranla kimi Amerikalıların çıkarlarına daha uygun bir politika izleyecek, vergiler, sağlık sigortası, işsizlik konusunda, orta sınıfı kollayacaktır diye sevinmekte haklı olabilirler.

Hatta Obamanın, ABDdeki yeni değişimleri daha iyi kavradığı söylenebilir.

***

Ama Obama ile Türkiyedeki insanın özdeşleşmesi olanaksızdır. Ve Obamanın seçilişiyle Türkiyenin kendi bölgesinde karşı karşıya olduğu sorunlarda Washington - Ankara ahenginin tam olarak kurulacağını, ülkemizdeki demokrasi ihlalleri konusunda Washingtonın daha uyanık olacağını sanmak, ona özünde olmayan insancıllıklar,bizdencilikleryüklemeye çalışmak anlamsız.

Obamanın da Romneynin de bölgeye bakışları, Pax Americana (Amerikan barışının) sınırları içinde olacaktır.

Her ikisinin de Türkiyeye bakışlarındaki öncelik, Amerika ve uluslararası büyük sermayenin çıkarlarında olacaktır.

Birinin daha şahin, öbürünün daha güvercin görünmeleri de içeride dayandıkları, grupların yapısından kaynaklanmaktadır.

Bu da doğaldır.

ABDnin dünyaya bakışı ile Türkiyenin çıkarları her zaman örtüşmemekte çoğu zaman çelişmektedir.

Nasıl ABDnin her yaptığı doğru ve çıkarımıza değilse, her dediği yanlış da değildir.

Siyasette mesele, ortak noktaları ve ortak çıkarları bulmak ve yaşama geçirebilmektir.

Obamanın Romneyye zaferini irdelerken, yukarıdaki öyküyü de unutmamak gerek.

(Cumhuriyet)

Ali SİRMEN | Tüm Yazıları
Hits: 1779