Şu anda kararsız olan büyük bir seçmen kitlesinin yönelimlerinin önümüzdeki seçimlerde belirleyici olacağı söyleniyor.
Araştırma sonuçları bu doğrultuda.
Ne ölçüde doğru olduğunu bilemem, fakat kararsız oranının seçmen sayısının yüzde kırklarına ulaştığı da söylenenler arasında.
Bu durumda, kararsız kitlenin oylarını etkilemek bakımından siyasal partilerin ciddi bir çalışma yapmaları gerektiği ortada.
CHP ve solundaki partiler açısından bu konudaki düşüncelerimi özetlemek isterim.
***
Kararsızlar kitlesi kararsızlık bakımından birleşik bir kitle özelliği taşısa da farklı toplumsal çevrelerden oldukları kuşkusuz.
Başka bir deyişle, kararsızlıklarının farklı nedenleri olmalı.
Benim aklıma öncelikle, sadece Güneydoğu’da değil Türkiye’nin her yöresinde yaşamakta olan Kürt kökenli yurttaşlarımız geliyor.
Ben Kürt kökenli yurttaşlarımızın çok büyük çoğunlukla, etnik kökenlerini yadsımaksızın ve yadsınmasına göz yummaksızın, kendilerini Türkiye Türk’ü olarak hissettiklerinden kuşku duymuyorum...
Burada bütün sorun, bu konuda ikircimli olanlara, ulus devlet gerçeğini eğip bükmeksizin, bilimsel verilerle, açıkça, içtenlikle ve bıkıp usanmaksızın anlatmayı başarmaktır.
Türkiye farklı etnisitelerin sentezi olan bir ulus devlettir.
Türkiye Türklüğü, bir ırkın adı olmaktan çok daha fazla, bir ulusal sentezin adıdır.
Türkçe ulusal dil olarak varlığını yüzlerce yıl içinde birleştiriciliği ve bugün ulaşmış olduğu düzeyle kazanmıştır.
Bunları böyle dile getirmek, ne Türk ne Türkçe ırkçılığıdır. Bir gerçekliğin dile getirilmesidir.
Türkiye sentezini bölme girişimi, bölünmeyle değil, tıpkı bir atomun parçalanması gibi parçalanmayla sonuçlanır.
Bu gerçeğin açıkça, içtenlikle, bilimsel verilerle dile getirilmesinin, Kürt (ve başkaca etnik kökenlerden) büyük seçmen kitlelerini etkileyeceğinden kuşku duymak için ben bir neden görmüyorum.
Farklı düşünce sahiplerinin kendi partilerinde, derneklerinde, siyasal örgütlerinde bir araya gelmeye kuşkusuz ki hakları vardır ve zaten öyle de oluyor.
CHP ve solundaki siyasal partiler, örgütler, bu konuda düşüncelerini, tavırlarını çok net, çok açık, çok kararlı olarak ortaya koymalıdırlar.
***
İkinci büyük kararsız kitlenin, CHP’ye ve sola din konusunda kuşkuyla bakan çevreler olduğu söylenebilir.
Gelmiş geçmiş sağcı partilerin ve bu gün AKP’nin bu konuyu nasıl utanmazca, pervasızca ve en başta da halkın dinsel duygularına saygısızlıkla sömürdükleri bilinen bir şey.
Buna karşı yapılması gereken, aynı oportünist tavrın başka biçimlerini benimsemek değil, halk insanlarına aydınlanmanın, laikliğin ne olduğunu, Türkiye’nin hangi aşamalardan geçerek Cumhuriyet değerlerine ulaştığını anlatmaktır.
Bunların din karşıtlığı değil, dinin istismar konusu olmaktan kurtarılarak kişisel alandaki saygın ve din duygusuna çok daha yakışan yerine kavuşturulması olduğunu göstermektir.
Cumhuriyetle kazanılan değerleri anlatmak bakımından, kadınlarımızın Cumhuriyet döneminde birçok Batı ülkesinden daha önce seçme ve seçilme hakkına kavuştuklarını bıkıp usanmadan yinelemek, sadece bu bile, şu ya da bu etki altında sola kuşkuyla bakan, AKP’ye oy veren milyonlarca kadın seçmeni etkileyecektir.
Bütün bunlar için her şeyden önce halkın sağ duyusuna güvenmek; halk insanının doğruya, gerçeğe, içtenliğe olan inancını, beklentilerini iyi anlamak gerekir...
***
Kararsız esnaf, köylülük, gençlik, emekliler vb... Her kesim üzerinde ayrı ayrı düşünmek gerekir...
Bu yazıyı esnaf ve köylülüğe ilişkin düşüncelerimle bitireyim...
En gelişmiş Batı ülkelerinde esnaflık ve köylülük sapasağlam yerindeyken, bizde ikisi de can çekişmekte...
Emperyalizmin taşeronu iktidar partisinin bu konudaki uğursuz rolü, gelişmiş Batı ülkelerinden somut örneklerle anlatılabildiği ölçüde, bugün sağa oya veren esnaf ve köylü kitleleriyle aynı kesimlerden kararsızların oyları, hiç kuşku duymayalım ki solda büyük bir oy patlaması yaratacaktır...
Sanatçılar Girişimi olarak bugün Ankara’da, Ankara’da olamayacaklarımız ise saat 13.00’te Beşiktaş Özgürlük Antı önünde Vardiya Bizde Platformu’nun yanı başındayız.
(Cumhuriyet)