TBMM Adalet Komisyonu’nun kabul ettiği arabuluculuk tasarısıyla sorunların çözümünde dini kurallara başvurulabilecek. İlk kez ABD’de hayata geçirilen "arabuluculuk" düzenlemesiyle sermayenin hareket alanı genişlerken, hukukun özelleşmesinin de önü açılmış olacak.
TBMM Adalet Komisyonu hukuki konulardaki uyuşmazlıkların arabuluculuk yoluyla çözülmesini sağlayacak tasarıyı kabul etti. 39 maddeden oluşan tasarı oy çokluğuyla kabul edilirken CHP’li komisyon üyelerinin önergelerinin büyük bölümü kabul edilmedi.
Tasarıya göre arabuluculuk, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş ve işlemlerden kaynaklanan özel hukuk uyuşmazlıkları yaşanması durumunda uygulanabilecek. Taraflar dava açılmadan önce ya da açıldıktan sonra arabulucuya başvurmak üzere aralarında anlaşabilecek.
Taraflar arabulucuya başvurmakta serbest olacakları gibi süreci devam ettirmek, sonuçlandırmak, süreçten vazgeçmek gibi konularda da serbest olacak ve arabuluculuk sürecine eşit haklarla girecekler.
Arabulucu olabilmek için mesleğinde 5 yıl boyunca çalışmış hukuk fakültesi mezunu olmak, arabuluculuk eğitimini tamamlayıp Adalet Bakanlığı’nın yapacağı sınavı geçmiş olmak ve kasten işlenmiş bir suçtan mahkum olmamak gerekmekte.
Tasarıya göre Adalet Bakanlığı bünyesinde yılda en az iki kez toplanacak bir Arabuluculuk Kurulu oluşturulacak. Arabuluculuk sisteminin çalışması için görev yapacak 22 kişilik bir de kadro kurulacak.
Taraflar arasında aksi yönde bir karar alınmadıkça arabulucu, arabuluculuk faaliyeti süresince kendisine verilen ya da elde ettiği bilgi ve belgeleri gizli tutmak zorunda olacak. Gizlilik hükümlerine aykırı hareket ederek bir kişinin hukuken korunan menfaatlerine zarar verilmesi durumunda arabulucu altı aya kadar hapisle cezalandırılabilecek.
Kadınlar ve işçilerin aleyhine olacak maddede ısrar edildi
29 maddeden oluşan tasarının komisyonda görüşülmesi sırasında CHP’nin maddelerin tamamına yakını için önerge vermesine karşın bu önergelerden sadece 3 tanesinin kısmen kabul edildiği görüldü.
CHP’nin kabul edilmeyen önergelerinden birisi Türk Medeni Kanunu ve İş Kanunu kapsamına giren uyuşmazlıkların arabuluculuk düzenlemesinin dışına çıkartılmasıydı. CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, önergenin gerekçesini, kadınların şiddet görmesi ve işveren baskısı altındaki işçilerin haklarından vazgeçirilmesi gibi durumlarda arabuluculuğun kadın ve işçilerin aleyhine gelişebileceği şeklinde açıkladı.
Yargı dışı çözüm arayışları ABD’de başlamıştı
Dünyada yargı dışı çözüm yollarının doğuşu 1970’li yıllarda yargı faaliyetlerinin uzun sürmesi ve yargılama giderlerinin artması gibi gerekçelerle ABD’de görüldü. Büyük uyuşmazlıkların tahkim yoluyla, diğerlerininse arabuluculukla çözülmesi, yargının rolünün azaltılarak sorunların daha hızlı çözülebilmesi gerekçeleriyle 1978 yılında, yargı dışı çözüm yolları konusunda çalışılması amacıyla dünyanın en büyük uluslararası sermaye devlerinden biri olan Ford tarafından iki büyük enstitü kuruldu. Yargı dışı çözüm yollarının felsefesini ve politik dayanaklarını üretmekle görevlendirilen bu enstitülerin çalışmalarındaki temel nokta, uluslararası sermayenin hareket alanını daraltan ulusal yargı mekanizmalarının müdahalelerinin azaltılması oldu.
Avrupa Birliği de yargı dışı çözümden yana
ABD’nin ardından yargı dışı çözümlerin Avrupa Birliği’nde de gündeme geldiği görüldü. Avrupa Konseyi, birçok toplantısında bu konuyu gündeme getirirken 2002 yılında Avrupa Komisyonu tarafından medeni hukuk ve ticaret hukukunda yargı dışı çözüm yollarına ilişkin "Yeşil Kitap" adını taşıyan bir de çalışma yapıldı. Çalışmalar sürecinde Avrupa Birliği genelinde alınabilecek tedbirlere ilişkin geniş bir istişare süreci başlatıldı. 2004 yılında Avrupa Komisyonu'nun desteğiyle Brüksel'de yapılan bir konferansta ise gönüllü nitelikteki "Arabulucular için Avrupa Etik Kuralları" uygulamaya konuldu. Ülkemizdeki yargı dışı çözüm arayışları da Avrupa Birliği üyelik süreciyle birlikte başlamıştı.
Şeriat hükümlerinin uygulanmasının önü açılacak
Tasarının yasalaşması durumunda arabuluculuk sayesinde şeriat hükümlerinin fiilen uygulanabilmesinin önü açılacak. Tarikatlar ve cemaatlerin zaten kendi içlerindeki meseleleri dini kurallara dayalı olarak çözdüğü göz önünde bulundurulduğunda, arabuluculuk sisteminin hayata geçmesiyle bu durumun toplumun genelinde yaygınlaşmasının önünün açılacağı tahmin edilmekte.
Arabuluculuk sürecinden tarafların hiçbir kurala bağlı olmadan anlaşabilmesi, çok sayıda konuda dini yasalar gereğince çözüm aranmasının önünü açacak ve çok hukuklu bir sistemin oluşmasına yol açacak. Tasarı gündeme geldiğinden beri çok sayıda hukukçu, arabuluculuğun kadılık sistemine benzer bir yapı yaratacağını savunmakta.
Sermayenin hareket alanı genişleyecek
Arabuluculuk sürecinin kurallara bağlı olmaması sermaye çevrelerinin de çıkarına olacak. Böylelikle sermayeyi ilgilendiren pek çok konuda devlet denetim ve düzenleme alanının dışına çıkartılmış olacak. Diğer ülkelerdeki uygulamalarda olduğu gibi uluslararası sermaye de hareket alanını kısıtlayan ulusal yargı mekanizmalarının müdahalelerini azaltacak olan bu düzenlemeden yararlanacak.
Yargı özelleşecek
Adaletin mahkemeleri dışına çıkartılarak özel çalışacak olan arabuluculara havale edilmesiyle, yargının özelleştirilmesinin ve piyasaya açılmasının önü açılacak. Yargıda adalet amaçlanırken arabuluculukta uzlaşmanın amaçlanması nedeniyle, yeni uygulamanın tarafların eşitsizliği kabul ederek güçsüz olanın korunması esas almak yerine, tarafların eşitliğini kabul ederek hukuk felsefesinde değişikliğe yol açtığı görülüyor.
(soL - Haber Merkezi)