Devlet Sırrı Kavramı Ve Hukuk Devleti

~ 12.03.2012, Av. Reha TAŞKESEN ~

Günümüzde pek kullanılmasa da; geçmiş yıllarda sık kullanılan bir ifade vardı: “Hikmet-i Hükümet”. Bir de böyle kısık sesle, sanki kimse duymasın diye söylenirdi. O yıllarda tam olarak ne anlama geldiğini de bilmezdik. Sonra öğrendik ki; “gizli saklı işler, aman kimse duymasın” anlamında kullanılıyormuş. Dolayısıyla her şey bu ifade ile birlikte bir gizlilik örtüsünün arkasına saklanır, gerçek ya da gerçek dışı ne varsa her şey bir “devlet sırrı” gibi algılanırdı.

 
Bu algılamanın devletçi ve otoriter yönetim anlayışının bir ürünü olduğu kuşku götürmez bir gerçektir. Değişen dünya koşulları ile devletin ne olduğu ya da ne olmadığı hususunun zaman içerisinde daha iyi anlaşılması sonucunda “devlet sırrı” kavramı da sorgulanmaya başlanmıştır.
 
Üretilen “insan merkezli devlet”, “açık toplum”, “bilgi edinme hakkı” gibi tanıdık kavramlar ile bireyin ilgi ve nüfuz alanı genişlerken, devletin de “sır bilgi/eylem” ya da “devlet sırrı” olarak nitelendirdiği girilemez alanları daralmaya başlamıştır. Bazı ülkeler bu gelişmeye koşut olarak hukuksal düzenlemeler yapmak suretiyle bu aşamayı geride bırakmış, bazı ülkeler ise her konuda olduğu gibi bu konuda da geride kalmış ve bir açmazın içerisine girmişlerdir.
 
Kuşkusuz, “devlet sırrı” kavramının nasıl anlaşılması gerektiği noktasından yola çıkmamız doğru olacaktır. Bu noktada iki saptama yapmakta yarar bulunmaktadır: Birincisi; yazılı, sözel ya da görsel bilginin ya da eylemin “sır bilgi” ya da “devlet sırrı” olabilmesi bunun niteliği ile ilgili bir husustur. Bu bakımdan bilgi ya da eylemin niteliği önem arz etmektedir. Çünkü ancak niteliği bakımından “sır bilgi/eylem” ya da “devlet sırrı” sayılabilecek bir hususun gizliliği söz konusu olabilecektir. Mevzuatımızdaki tanımlamalar, “sır bilgi/eylem/tesis” ya da “devlet sırrı” tanımlamalarından daha çok “gizli bilgi/belge” tanımlamaları üzerine oturtulmuştur. İkincisi; sır kavramı yaşamın gerekleri bakımından hem kademelenmiş ve hem de çeşitlenmiştir1. Bu nedenle konunun geleceğe yönelik olarak daha kapsamlı ve sistemli bir şekilde ele alınmasında yarar bulunmaktadır.
 
Yukarıdaki açıklamalardan sonra mevzuatımızdaki tanımlamalara göz atmak yararlı olacaktır. Mevzuatımızda sınırlı da olsa bu konuda yapılmış hem yasal düzenlemeler ve tanımlamalar ve hem de akademik çalışmalar bulunmaktadır2.
 
Son yapılan düzenlemelerde dikkat çeken husus; sır kapsamında olan bilginin/eylemin/tesisin korunması anlayışı ile ekonomik faaliyetlerin ve savunma sanayisinin gelişmesi, sivil-asker ortak çalışma alanlarının çoğalması kapsamında nüfuz alanlarının da genişlemiş olması bakımından bilgiye ulaşma gereksinmesi arasındaki dengenin korunması çabasıdır. Bu da doğrudur. Bilginin/eylemin/tesisin sır kapsamında değerlendirilerek bir gizlilik örtüsü arkasında saklanma arzusu, bilimsel gelişmede, ekonomide ve sanayide gelişmenin ve ilerlemenin önüne konulabilecek en büyük engeldir. Buradan çıkartılacak sonuç da; kamu ya da özel kesim yöneticilerinin sır bilgi/eylem/tesis konusunda duyarlı davranmaları ve bu ayrımı/saptamayı doğru yapabilmeleri hususudur3.
 
Geldiğimiz nokta bakımından, sır kavramını öne sürerek birçok konuyu bir gizlilik örtüsü arkasına saklama gayretinin “Hukuk Devleti” ve “Açık Toplum” anlayışı ile bir arada düşünülemeyeceği hususu göz ardı edilmemelidir. Konu ile ilgili çalışmalar yapıldığını basın ve yayın organlarından öğrenmiş bulunuyoruz. Ancak, iyi niyetli olsa dahi bütün bu çalışmaların ürünü olacak hukuksal düzenlemelerin sonuçlarının devlete ve topluma ne şekilde yansıyacağı önem arz etmektedir.
 
Devlet Sırrı Kanun Tasarısı, “Devlet Sırrı Olan” ve “Devlet Sırrı Olmayan” ayrımını yapmıştır4. Yapılan tanımlamalarda sır kavramı ile ilgili hükümlerin “demokratik toplum” ve “hukuk devleti” ilkelerine aykırı düşünülemeyeceği hususuna da vurgu yapılmıştır. Burada önemli olan husus, niteliği bakımından nelerin “Devlet Sırrı” kapsamında değerlendirileceğidir. Çeşitli mevzuat hükümleri, doktrin ve Kanun Tasarısı hükümleri birlikte ele alındığı zaman; temin edilen/açıklanan bilgi ya da belgelerin niteliği bakımından; “Devletin dış ilişkilerine, milli savunmasına, milli güvenliğine zarar verecek önemde olması” ve/veya “Devletin anayasal düzenine, dış ilişkilerine tehlike yaratabilecek önemde olması” gerekmektedir.
 
Dolayısıyla üç konu bakımından bir “zarar sonucu” ve iki konu bakımından da bir “tehlikeye düşürme sonucu” ortaya çıkmış olmalıdır. Bilgi ve belgelerin nitelikleri bakımından “devletin dış ilişkilerine, milli savunmasına, milli güvenliğine zarar verecek önemde olması” ve /veya “devletin anayasal düzenine, dış ilişkilerine tehlike yaratabilecek önemde olması” hususunun tefrik edilmesi ise soruşturma ve kovuşturma aşamalarında önem ve öncelik taşıyacak bir tespit konusu olarak öne çıkmıştır.
 
Diğer yandan “devlet sırrı” kapsamındaki suçlara verilecek cezalar bakımından CMK’da bir alt sınırın öngörülmüş olması nedeniyle de “devlet sırrı” kapsamına giren suçlar ile girmeyen suçlar arasında da bir ayrım yapılmıştır5. Artık doktrinde “devlet sırrı” ve “diğer sır/idari sır” ayrımı yapılmak suretiyle sır kavramı dikine ve yatay olarak kademelendirilmiş ve de çeşitlendirilmiştir6.
 
Devlet Sırrı Kanun Tasarısı kapsamında yer alan ve konumuzla ilgili olan “kurul”, “süre” ve “belgelerin mahkemeye verilmesi” gibi önem arz eden konuları düzenleyen hükümler üzerinde de durulmasının uygun olacağını düşünüyoruz.
 
Bilgi ve belgelere “devlet sırrı” niteliği verilmesi “Devlet Sırrı Kurulu” tarafından yerine getirilecektir7. Kurul, Başbakanın ve 4 bakanın kendileri tarafından teşkil edilmektedir ve Başbakanın daveti üzerine toplanmaktadır. Bu madde hükmü büyük olasılıkla dört nedenle tartışma yaratabilecektir: Birincisi; yasama ve yürütme konularında önemli sorumluluklar üstlenmiş bu üst düzey yöneticilerin yoğun çalışmaları arasında niteliği bakımından nelerin “Devlet Sırrı” sayılacağı hususuna zaman ayırmaları mümkün olabilecek midir? Yoksa bu sorumluluk kendileri adına yetkilendirilmiş ikinci kişiler tarafından mı yerine getirilecektir? İkincisi; özellikle teknik konular hakkında takdir yetkisi ne şekilde kullanılabilecektir? Üçüncüsü; soyut tanımlamalardan yola çıkılarak “devlet sırrı” tayini sağlıklı yapılabilecek midir? Dördüncüsü ve en önemlisi de; bir siyasi görüşü temsil eden şahsiyetlerin devlet ile ilgili bir konuda uzun süreli bir erişim yasağı hususunda takdir yetkisi kullanmaları uygun karşılanacak mıdır?
 
Yukarıdaki bilgilere ek olarak anılan madde, kamu kurum ve kuruluşlarının da kendi konuları ile ilgili belge ve bilgiler hakkında bağlı bulundukları bakanlıklar aracılığıyla kurula başvuruda bulunabileceklerin ifade etmektedir. Bu durumda, hem dikine bir bürokratik kademelenme ortaya çıkmaktadır ve hem de sorumluluk bir noktada toplanmaktadır. Bu husus, dikey değil yatay teşkilatlanmayı ve sorumluluğun yatay ve daha aşağı düzeye devrini öngören modern teşkilat ve çalışma anlayışına da ters düşmektedir.
 
Süre bakımından ise “Devlet Sırrı”, niteliği göz önünde bulundurularak “süreli devlet sırrı” ve “süresiz devlet sırrı” şeklinde ayrılmaktadır8. Ayrımın yapılmasının doğru olduğu düşünülmektedir. Ancak, 75 yıla uzanan erişim yasaklarının ne şekilde kullanılacağı ve nasıl sonuçlar ortaya çıkaracağı tartışmaya açık hususlardır.
 
Devlet sırrı niteliği taşıyan ve devlet sırrı niteliği taşımayan belgelerin mahkemeye verilmesi hususunu düzenleyen madde, devlet sırrı niteliği taşıyan belgelerin gerekçe gösterilmek suretiyle verilmeyebileceğine işaret etmektedir9. Aynı şekilde kamu kurum ve kuruluşları da birinci kez talep edildiğinde göndermeyebileceklerdir. Ancak, mahkeme ya da savcılık tarafından ikinci kez talep edilmesi durumunda göndereceklerdir10. Bu durumda, başlangıçta ifade ettiğimiz gibi siyasal gerekçeler ile hareket edilmesi durumunda uygulamada önemli sorunlar yaşanabileceği düşünülmektedir. Bu düzenleme ile yargı makamlarının belgelere erişimi kolay bir şekilde engellenebilecektir ya da geciktirilebilecektir. Bireysel olarak bilgilere erişim ise hiç de kolay olmayacaktır ya da mümkün olamayacaktır.
 
Yakın geçmişte konumuz ile ilgili iki örnek uygulama bulunmaktadır. Konumuz ile benzerlik arz eden ABD’deki süreç henüz tamamlanmamıştır. Çin Halk Cumhuriyeti’nde (ÇHC) ise benzer bir uygulama yaşama geçmiştir.
 
ABD’de “Devlet Sırlarını Koruma Yasa Tasarısı” 2008 yılında gündeme taşınmış, 2010 yılında Kongre’de ve Senato’da sunumu yapılmış ve halen komisyonda bekleme aşamasındadır. Bu yasa tasarısını hazırlayan senatör tarafından yapılan konuşmada yasanın hatalı şekilde kullanılmasının ortaya çıkaracağı sorunlara dikkat çekilmiştir11. Bir başka Kongre üyesi ise, bu imtiyazın hatalı kullanılmasının insan haklarının savunulmasında sorun yaratabileceğini ifade etmiştir12. Diğer yandan ABD Adalet Bakanlığı yayımladığı bir müzekkere ile hangi hususların devlet sırrı kapsamında değerlendirileceğine, teşkil edilecek bir kurulun karar vereceğini duyurmuştur13. Anılan yasa bakımından ABD’de, devlet sırlarının korunması anlayışı ile hukuk devleti anlayışının ne şekilde ilintili kılınacağı konusunda kamusal ve siyasal düzlemde henüz bir uzlaşmanın sağlanamadığı düşünülmektedir.
 
ÇHC’de içeriğinde değişiklikler yapılan “Devlet Sırlarının Korunması Kanunu” 2010 yılı içerisinde yürürlüğe girmiştir14. İncelendiğinde, bu değişikliğin özellikle ticari sırların korunmasına olanak sağlamak için yapıldığı anlaşılmaktadır15. Ancak, değişikliğin çerçevesi bununla da sınırlı değildir. Daha geniş kapsamlı düşünülerek sır kavramının dikine ve yatay şekilde kademelendirilmesi ve çeşitlendirilmesi sağlanmıştır. Burada dikkat çeken husus, değişikliklerin bireysel özgürlüklere gelecek zararın değil devletin ekonomik çıkarlarına gelebilecek zararın önlenmesi amacı ile yapılmış olmasıdır. Bu düzenleme ile bilgisayar ortamındaki bilgi akışının da denetim altına alınması gözetilmiş ve bilgisayar kullanıcılarına da sorumluluk yüklenmiştir. ÇHC, ticari sır kavramının tanımını da çok geniş tutmak suretiyle devletin ve kamu iktisadi teşekküllerinin (KİT) gerektiği zaman faaliyetlere müdahale edebilmelerine olanak sağlamıştır16.
 
Yazımızı noktalamadan önce “devlet sırrı” kavramının bu üç ülkede ne şekilde tanımlandığına dikkat çekilmesinde yarar olduğunu düşünüyoruz17. Türkiye’de devlet sırrı kavramının demokrasi ve hukuk devleti anlayışının önüne geçemeyeceğine vurgu yapılması önemlidir. ABD’de benzer şekilde sivil özgürlüklerin korunması önem ve öncelik arz etmektedir. ÇHC’de ise devlet sırrı kavramının doğrudan devletin güvenliği ve menfaati ile ilişkilendirilmesi ise dikkat çekmektedir. İnsanlık tarihinin devleti öne çıkaran anlayıştan, bireyi öne çıkaran anlayışa devinimi belki de en güzel şekilde bu yasaların lafzından ve ruhundan anlaşılmaktadır.
 
Türkiye’de ve ABD’de korunmak istenen yarar “demokrasi ve insan hakları” olarak öne çıkarken, ÇHC’de ise korunmak istenen yarar “devletin güvenliği ve menfaatleri” olmaktadır.
 
Tarihin insanlığa sunduğu diğer bir ders daha bulunmaktadır: Çok olumlu yasalara sahip olmak kuşkusuz yararlıdır, ancak çok örnek uygulamaları yaşamak daha önceliklidir.
 
Devlet sırrı kavramı ile hukuk devleti anlayışı arasındaki denge doğru kurulabilmelidir.
 
Sonuç olarak, dünyadaki gelişmelere baktığımız zaman Türkiye’nin devlet sırrı ya da diğer çeşit sır anlamında yeterli bir mevzuata sahip olmadığı anlaşılmaktadır. Özellikle ekonominin ve bilişim teknolojisinin hızlı bir şekilde geliştiği ve büyüdüğü bir süreçte hukukun geride kalmaması ve bu gelişme ile koşut şekilde eksikliklerinin giderilmesi kaçınılmazdır. Bu eksikliğin giderilmesi için de çalışmalar başlatılmış, ancak henüz tamamlanamamıştır.
 
Henüz yasalaşmamış olan tasarının mahzurlarına yukarıda değinilmiştir. “Devlet Sırrı” kavramının her kademede iyi anlaşılması önem arz etmektedir. Kamu ve özel kesim yöneticilerinin duyarlı olmaları gerekmektedir. Demokrasi, hukuk devleti, insan hakları, tarafsız/adil yargı, açık toplum, bilgi edinme hakkı gibi kavramlar yaşadığımız yüzyılın olmazsa olmazlarıdır. Türkiye’nin de kazanımlarıdır ve de varlarıdır.
 
Devlet sırrını/sırlarını koruma adına bu kazanımlarımızı yok etmemiz gerekmiyor.
 
 
 
 
 
Av. Reha Taşkesen
Ankara, 09.03.2012
 
1 Kademelenme bakımından “Devlet Sırrı Olan” ve “Devlet Sırrı Olmayan”, “Askeri Sır”, İdari Sır kavramları; Çeşitlenme bakımından ise “Ticari Sır”, “Banka Sırrı”, Müşteri Sırrı” (Ticari Sırlar Kanun Tasarısı, m.3-5) kavramları örnek verilebilir.
2 5271Sayılı CMK, m.47 (1), Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı, m.3 ve m.4, 765 Sayılı (Mülga) TCK, m.132 ve m.136, Dr. Vesile Sonay Evik, Dr. Ali Hasan Evik, Devlet Sırrını ve Yayılması Yasaklanan Bilgileri Açıklama ve Elde Etme Suçları, Eylül 2004, s.123, Yargıtay 1.CD. E.1973/901, K.193/640 sayılı kararı, 5237 Sayılı TCK, m.327 gerekçesi, Askeri Yargıtay Daireler Kurulu’nun 21.06.2007 tarih ve 2007/83-2007/81 sayılı kararı, 4982 Sayılı Bilgi Edinme Kanunu, m.16, 5202 Sayılı Savunma Sanayii Güvenliği Kanunu, m.3, Başbakanlık Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği, (RG 24018, 12.04.2000), m.4, MSB Savunma Sanayi Güvenliği Yönetmeliği (RG 27601, 04.06.2010).
3 Sır kapsamına girebilecek bilgi/eylem/tesis gibi kavramların ekonomik ve ticari yaşamda yıllar süren proje aşaması, ihale ve uygulama aşaması dikkate alınarak uygun zamanlarda yeniden değerlendirmeler yapılması, gizlilik derecelerinin değiştirilmesi, konuya nüfuz edecek kişi ya da kurumlara belge verilmesi gibi hususlar uygulamada giderek daha da önem kazanacaktır (RT).
4 Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı, m.3. Devlet Sırrı: Devlet sırrı; açıklanması veya öğrenilmesi, Devletin dış ilişkilerine, milli savunmasına ve milli güvenliğine zarar verebilecek; anayasal düzeni ve dış ilişkilerinde tehlike yaratabilecek ve bu nedenlerle niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgi ve belgelerdir. Bu hüküm, demokratik toplum düzeni ve hukuk devleti ilkesinin gereklerine aykırı biçimde yorumlanamaz ve uygulanamaz, m.4. Devlet Sırrı Niteliği Taşımayan Diğer Gizli Bilgi ve Belgeler: Devlet sırrı niteliği taşımayıp da, açıklanması veya öğrenilmesi hâlinde ülkenin ekonomik çıkarlarına, istihbarata, askerî hizmetlere, idarî soruşturmaya ve adlî soruşturma ve kovuşturmaya zarar verebilecek nitelikteki veya yetkili makamlar tarafından gizlilik derecesi verilmiş bilgi ve belgeler, gizli bilgi ve belge olarak kabul edilir.
5 5271 Sayılı CMK, Devlet Sırrı Niteliğindeki Bilgilerle İlgili Tanıklık, m.47(1) Bir suç olgusuna ilişkin bilgiler, Devlet sırrı olarak mahkemeye karşı gizli tutulamaz. Açıklanması, Devletin dış ilişkilerine, milli savunmasına ve milli güvenliğine zarar verebilecek; anayasal düzeni ve dış ilişkilerinde tehlike yaratabilecek nitelikteki bilgiler, Devlet sırrı sayılır… (3) Bu Madde hükmü, hapis cezasının alt sınırı beş yıl veya daha fazla olan suçlarla ilgili olarak uygulanır.
6http://www.turkhukukkurumu.org.tr/Siteyazi/20100122DevletSirri.pdf
Prof. Dr. Zeki Hafızoğulları, Türk Hukuku Kurumu’nda 22.01.2010 tarihinde yapılan “Ceza Hukuku Düzeninde Devlet Sırrı” konulu konferans notu, “…Devlet sırrı ile devlet idarelerinin sırlarının karıştırılmasından kaçınılmalıdır.” Bu bağlamda niteliği bakımından “Askeri Sır” sayılabilecek bilgi/eylem/tesis için makamlar tespit yaparken tanımlardan yola çıkarak; izinsiz açığa çıkması durumunda “milletimize, müttefiklerimize hayati bakımdan son derece büyük zararlar verecek olan, güvenlik bakımından olağanüstü önemli” olması ölçütünü dikkate almaları gerekmektedir. Gerçekte yoruma çok açık olan bu tanımlamalardan yola çıkarak bir ayrım yapmanın zor olacağı da bir gerçektir. Ancak, bir konu çok önemlidir: Artık, hiç kimse incelemeden, araştırmadan sır bilgi/eylem/tesis için bir tanımlama yapmayacaktır/yapmamalıdır (RT).
7 Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı, m.6, Kurul başkan ve üyeleri, Başbakan, Adalet Bakanı, Milli Savunma Bakanı, İçişleri Bakanı ve Dışişleri Bakanı olarak ifade edilmiştir.
8 Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı, m.7, (1)Devlet sırrı niteliği süreli veya süresiz olarak verilebilir. Süreli verilen gizlilik derecelerinin süreleri her bilgi ve belgenin üzerinde belirtilir ve bu süre 75 yılı geçemez…(4)Süresiz devlet sırrı niteliğine sahip bilgi ve belgeler, Kurulca aksi kararlaştırılmadıkça 50 yıl sonra bu niteliklerini kaybeder.
 
9 Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı, m.8, (1)Mahkemelerce talep edilen devlet sırrı niteliği taşıyan bilgi ve belgeler, Kurulca gerekçesi belirtilmek suretiyle verilmeyebilir…(2)…Bu bilgi ve belgeler, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca gerekçesi açıklanmak suretiyle mahkemelere gönderilmeyebilir. Ancak, gönderilmeme gerekçesi mahkemelerce yeterli bulunmadığı takdirde bu bilgi ve belgelerin gönderilmesi zorunludur.
10 6278 sayılı Kanun (Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun) ile 2937 sayılı Kanun’da (Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu) değişiklik yapılmış ve “MİT mensupları ile kamu görevlileri arasından Başbakan tarafından görevlendirilenlerin” görev faaliyetleri (bilgi/eylem/tesis) nedeniyle haklarında soruşturma yapılması Başbakanın iznine tabi kılınmıştır. Sorunun bir/bu defaya özgü yaşandığı varsayımından yola çıkarsak, genele ve geleceğe yönelik bu düzenlemenin nasıl kullanılacağı hususu ile hukuk devleti anlayışı arasında ilinti kurmak hiç de kolay olmayacaktır (RT).
11http://www.fas.org/irp/congress/2008_cr/statesec.html (Kongre Kayıtları, 23.01.2008, s.198-201)
Davacı taraf haklarının ihlal edildiğini göstermek için bilgi edinmek istediğinde, bu ayrıcalığın yanlış kullanılması ve Hükümet’in bu hakkı gerçekte koruma sağlanması gerekli olmayan bilginin/kanıtın kaynağında tutulması şeklinde kullanması sorun olacaktır. Devlet sırları ile ilgili imtiyaz tanınması önemlidir, ancak maksadın ötesinde ya da yanlış kullanılması risk doğuracaktır (The problem is that sometimes plaintiffs may need that information to show that their rights were violated. If the privilege is not applied carefully, the Government can use it as a tool for cover up by withholding evidence that is not actually sensitive. The state secrets privilege is important, but there is a risk it will be overused and abused).
12 http://emptywheel.firedoglake.com/2009/02/11/the-state-secret-protection-act/
Sahip bulunduğumuz sivil özgürlüklerin korunması hakkına günün birinde mahkeme önünde ihtiyacımız olacaktır ve bu husus hiçbir şekilde gizlilik hakkındaki abartılı anlayışa kurban edilmemelidir (The right to have one’s day in court is fundamental to protecting basic civil liberties and it must not be sacrificed to overbroad claims of secrecy).
13 ABD Adalet Bakanlığı, Belge No: 20530, 23.09.2009, Devlet Sırları İmtiyazı Hakkındaki Usuller ve Kurallar (Policies and Procedures Governing Invocation of the State Secret Privilege), m.3.A, “Adalet Bakanlığı üst düzey yetkilileri tarafından teşkil edilen Devlet Sırları Değerlendirme Kurulu Bakan Yardımcısı tarafından hazırlanan imtiyazın yargılamada kullanılması hususundaki görüşünü değerlendirecektir (State Secrets Review Committee consisting of senior Department of Justice officials designated by the Attorney General will evaluate the Assistant Attorney General's recommendation to determine whether invocation of the privilege in litigation is warranted).
14 ÇHC Devlet Sırlarının Korunması Kanunu (Law of the People’s Republic of China on Guarding State Secrets)
15 RT, Bir açıklama yapmak gerekiyor diye düşünüyorum. ABD’de yasanın çıkartılmasına 11 Eylül 2001 saldırısı gerekçe oluşturmuştur. Saldırı sonrasında gerek ABD’de ve gerekse dünyada başlatılan operasyonlar böyle bir yasanın çıkartılması girişimine yol açmıştır. ÇHC’de ise, siber ortamdaki gelişmeler ve madencilikte dünya devi olan İngiliz-Avustralya ortaklığı Rio Tinto maden şirketinin Çin ile yaşadığı sorunlar yasanın gerekçesi olarak öne çıkmıştır.
Faaliyet bilgileri: Stratejik planlar, yönetim, metot, iş, modeller, mülkiyetin yeniden yapılandırılması, şirket birleşmeleri, bir hakkın elde edilmesi (iktisap), yeniden yapılandırmalar ve hisselerin öncelikle halka arz edilmesi, gayrimenkul satışları, finansal bilgiler, yatırım ve finansman kararları, imalat, alım ve satım stratejileri, hammadde stoklamaları, müşteri bilgileri, ihale ve arttırmalar, vb.
Teknik bilgileri: Tasarımlar, usuller, üretim formülleri, üretim teknolojileri, imalat yöntemleri, bilgi ve uygulama bilgileri,vb
(Operational information: Strategic plans, management methods, business models, ownership restructuring and initial public offering, merger, acquisition, restructuring, property transaction, financial information, investment and financing decisions, manufacturing, purchasing and sales strategy, resource storage, customer information, and tender and bid, etc.), (Technical information: Design, procedures, product formula, processing technology, manufacture method and know-how, etc.)
17 Türkiye, Devlet Sırrı Kanun Tasarısı, m.3, (1) Devlet sırrı; açıklanması veya öğrenilmesi, Devletin dış ilişkilerine, milli savunmasına ve milli güvenliğine zarar verebilecek; anayasal düzeni ve dış ilişkilerinde tehlike yaratabilecek ve bu nedenlerle niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgi ve belgelerdir, (2) Birinci fıkra hükmü, demokratik toplum düzeni ve hukuk devleti ilkesinin gereklerine aykırı biçimde yorumlanamaz ve uygulanamaz.
ABD, Devlet Sırlarını Koruma Kanunu Tasarısı (State Secret Protection Act of 2009), m.2, “…Eğer Hükümet koruma altında bulunan bilgilerin kamunun bilgisine açılması durumunda Birleşik Devletlerin milli savunmasına ve diplomatik ilişkilerine önemli zarar gelebileceğine kanaat getiriyorsa…” (…if the Government shows that public disclosure of the information that the Government seeks to protect would be reasonably likely to cause significant harm to the national defense or the diplomatic relations of the United States…).
ÇHC, Devlet Sırlarının Korunması Kanunu, m.2, “Devlet sırları, devlet güvenliği ve milli çıkarlar ile çok önemli/yaşamsal ilintisi olan meselelerdir” (State secrets shall be matters that have a vital bearing on state security and national interests).
 
Av. Reha TAŞKESEN | Tüm Yazıları
Hits: 3649