Değerli arkadaşım ve YARGISEN Başkanı Sn.Eminağaoğlu'na yer değiştirme cezası verildi.
Bu, artık birinci bölge olan illerde (Ankara, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Elazığ, Urfa gibi) çalışamayacağı (Kasaba yargıcı yapılacağı), belki müstakil mahkemelere hiç atanmayacağı, diğer meslektaşlarına göre daha az maaş alacağı, Yargıtay’a üye seçilemeyeceği... gibi anlamlar taşıyor. Üstelik bu kararın temyizi yok.
Ömer Beye kızanlar olabilir, siyaseten farklı düşünüyor olabilirsiniz ama bu ceza gerekçeleri hiçbirimizin artık güvence altında olmadığının resmidir.
Bir gün bir polis, bir örgütün telefonlarının dinlenmesi sırasında Ömer Bey'in adının geçtiğini öğrenir. (Şüphelilerle konuşmamış, sadece adı geçmiş) Bunun üzerine Ömer Bey ile birlikte 63 hakim ve savcının telefonlarının (Örgüt üyesi olması şüphesiyle ve eylemin katalog suçlardan bulunmasına dayanarak) savcılık mahkemeden dinleme kararı vermesini ister. Hakim, bu meslektaşların adı ne şekilde konuşmalarda geçmiş? Hangi eylemleri nedeniyle örgüt üyesi olduklarından şüpheleniyor? Örgüt üyelikleri dinleme dışında bir delille saptanabilir mi? diye sormadan telefon dinleme kararını verir. İlginçtir ki, bu dinleme Taraf yazarlarının dinlenmesi ile aynı zamana denk gelmektedir. Yapılan dinlemelerin sonucunda 63 hakimin hiçbirinin örgütle bağlantısı saptanamaz. Meslektaşlar haklarında kovuşturmaya gerek olmadığı karar veren savcı, kiminin ayıp şeyler konuştuğu, kimininde hoşa gitmeyecek konuşmalar yaptığını düşünerek meslek büyüklerini ve teftiş kurulunu durumdan haberdar eder.
Derhal gereken prosedür tamamlanır.
Dinleme kararı sadece katalog suçları kapsadığı, bunun dışında bir suç saptansa bile işlem yapılmayıp kayıtların imha edilmesi gerektiği, Danıştay’ın, Teftiş Kurulu Yönetmeliğinin hukuka aykırı hükümlerini iptal ettiğini bilen HSYK, önce ayıp konuşmalar yapan meslektaşlara çeşitli disiplin cezaları verir.
Sıra kibar ama sert muhalif Eminağaoğlu'na geldiğinde O nun hukuka aykırı olarak imha edilmeyen telefon konuşmalarına ve Yarsav Başkanı sıfatıyla yaptığı konuşmalara dayanarak yer değiştirme kararını verir.
Karar 2011 temmuz ayında alınmasına rağmen, altı ay sonra karakışın ortasında şubat 2012 de tebliğ edilir.
Kararın gerekçeleri özetle şöyle;
1-Muhabir-yazar-İlhan Taşçı’ya HSYK üyelerinin telefonlarını vermek
2--Mustafa Balbay tutuklandığında Cumhuriyet Gazetesini ziyaret etmek ve Balbay ın tutuklanma biçimini eleştirip savcılar üzerinde baskı oluşturacak şekilde demeç vermek,
3--Bazı televizyon konuşmalarında, yargıyı eleştiren başbakan ve kimi siyasileri yargıya baskı yapıyor diye eleştirmek
4-Kendisinin ve Yarsav'ın da avukatı olan bir hukukçu ile telefonda konuşurken, müvekkilinin doğrudan savcıya ifade vermek istediğini söylemesini söylemek,
5-Haberal ve bazı hocaların tutuklanmasını protesto etmek amacıyla Anıtkabir de katıldığı bir etkinlikte ''olay bilime ve yargıya saldırı boyutuna geldi, bilime hiza bombası atmaya çalışıyorlar, buna izin vermeyeceğiz'' demek,
6-Yarsav Başkanı sıfatıyla Avrupa’da katıldığı bir toplantıda,yargı üzerinde baskı olduğunu söylemek ve eleştirilerde bulunmak,
7-İstanbul Baro Başkanıyla bir savcının şikayeti ve açılacak hukuk davasını konuşup, yargı kararı fakslayacağını bildirmek,
8-İlhan Taşçı ile yaptığı telefon görüşmesinde Balbay ın ikinci kez tutuklanmasını eleştirmek,
9- Yeniçağ Gazetesinden bir muhabirle yaptığı telefon görüşmesinde Balbay davasına bakan hakimlerden birinin çekilmesi gerektiğini düşündüğünü yazılmamak kaydıyla söylemek,
10-Avukatı ile yaptığı bir telefon görüşmesinde Turan isimli bir şahsın sorgu sonucunu kendisine bildirmesini söylemek,
11-Kanal D televizyonunda,Yeni Aktüel dergisi ve Milliyet gazetesinde TCK 301.maddesinin hukuksal sorun yarattığını,Hrant Dink davasında suç oluşmadığını, Yargıtay savcılığı olarak iddia ettiklerini, bu davanın kamuoyu baskısı sonucu açıldığını,7 makalenin okunup, 8.nin okunmadığını, bir cümlenin cımbızla çekip alınarak Dink'in cezalandırıldığını söylemek,
12-Hakim kararıyla aranmakta olan Sabih Kanadoğlu'nun evine gidip soruşturma aleyhine beyanda bulunmak,
13-Hurşit Tolon ile görüşmek için 3 kez telefonunu aramak,
14-Yargıya karşı uluslararası müdahaleler olmasına karşı Çnkaya'nın sustuğunu söylemek,
15-Hürriyete verdiği demeçte zorunlu din dersinin hukuka aykırı olduğuna karar veren Danıştay'ı eleştiren Diyanet İşleri Başkanını eleştirmek,
16-Öldürülen yargı mensuplarından bahisle ''...1969 da İmren Ökten'dik cenazemiz tartaklandı,1978 de Doğan Öz'dük vurulduk, biz görevimize devam ettik, 1992 de Yaşar Günaydın'dık vurulduk görevimize devam ettik, 95 te Ali Günay dık vurulduk görevimize devam ettik. 2006 da Yücel Özbilgin'dik, vurulduk görevimize devam ettik.Bugün hukuk prangalar altına alınmak isteniyor.Yeni anayasanın en çok yargı bölümü değiştiriliyor, yargı bağımsızlığı yok ediliyor...''demek,
17-2007 de basına verdiği demeçte Fahri Kasırga’nın bağımsız bir Adalet Bakanı olamayacağını, zira bu durumda kendisi hakkında suç duyurusunda bulunan HSYK nın Başkanı olacağını söylemek,
18-Cumhurbaşkanı adayı olan Abdullah Gül ile ilgili olarak, hakkında soruşturma olan kişilerin bu makama aday olmaması gerektiğini ve eşinin kıyafetinin kişisel tercihin ötesinde türbanın yaygınlaştırılmasına destek niteliğinde olduğunu söylemek,
19-The Guardian Gazetesine verdiği demeçte Türkiye’de İslami yaşama doğru bir gidiş olduğunu söylemek,
20-Türban Yasasını eleştirip Avrupa Mahkemesine ve Anayasa Mahkemesi kararlarına atıf yapmak,
21-HSYK toplantılarına katılmayan müsteşarın suç işlediğini söylemek,Yargıtay’a üye seçimlerinin 10,5 aydır yapılamaması nedeniyle Adalet Bakanlığını eleştirmek,
22-Abdullah Gül'ün ptma davasında adının geçmesi ile ilgili hukuksal yorumda bulunmak,
23-CHP Genel Başkanı ve genel sekreterini telefonla aramak, belediye başkanlığı seçimleri ile ilgili görüşmek,
24-Bazı gazetecilerle verdiği demeçlerle ilgili olarak konuşmak, bazı haberler vereceğini söylemek,
25-Gazeteci Taşçı'ya kendisine ilişkin soruşturmanın savunmasını vermek,
suretiyle mesleğin saygınlığını.....vs...Yerdeğiştirme cezasına çarptırılmak.
Şimdi insanı ürküten bir durum var ortada; devlet, hiçbir somut veriye dayanmadan sizin telefonunuzu dinleyebilir. İsnat edilen suçu işlemediğinizin tespiti önemli değildir. Bir yıl boyunca yaptığınız konuşmalarda galiz küfürler etmişseniz, dünya görüşünüz doğrultusunda yakınlarınızla bol siyaset konuşmuşsanız topun ağzındasınız demektir.
Ya da yargı derneği veya sendikası yönetici sıfatıyla yaptığınız konuşmalarda hükümetin yargı politikalarını eleştirmişseniz tarafsızlığınızı yitirdiğinize hükmedilecektir.
Pekiyi de; Nerede kaldı Özel yaşama saygı,
Haberleşme özgürlüğü,
Örgütlenme hakkı,
İfade hürriyeti,
Yargıç güvencesi,
Hak,
Hukuk
Korkarak yaşamaya gün ve gün devam mı o zaman? Yorumunu ve taktirini sizlere bırakıyorum.
Nuh Hüseyin KÖSE-Kadıköy Hakimi,Yargısen İstanbul Temsilcisi