Yaşanan son vahim olaylar, onlar kadar vahim soruları çengellendiriyor akılda.
Hemen sıralayalım:
- Türkiye, tarihinin en büyük terör tehlikesiyle karşı karşıya mıdır?
- Türkiye, tarihinin en büyük ayrılıkçı tehdidi ile karşı karşıya mıdır?
- Türkiye, komşusu Suriye ile silahlı bir çatışmanın eşiğine gelmiş durumda mıdır?
- Yabancı basında bu yolda yazılar yayımlanmakta mıdır?
Bu soruları sorup yanıtlarını aldıktan sonra başka bazı sorular da gündeme geliyor.
Onları da şöyle sıralamak mümkün:
- Bu vahim ortamda kamuoyunun desteğini sahip bir iktidar var mı?
- Peki, iktidara verilen yüzde 50 destek, ülkenin şu vahim anda ihtiyaç duyduğu istikrarı sağlamaya yetiyor mu? Bu soruya yanıt vermeden önce dilerseniz, biraz açalım:
- Türkiye’de yasama, yürütme yargı devletin üç erki uyum içinde mi?
- Çözümü için toplumsal mutabakatın şart olduğu sorunların ağırlığını hissettiğimiz şu anda, toplumda demokratik mutabakatı sağlayacak bir ortam mevcut mu?
***
Soruları sürdürelim:
- Yoksa, Türkiye’de ardında oy desteği olan siyasi istikrara karşın istikrarsızlık mı egemen?
- Türkiye’de yasama yürütme ve bizzat yargı, yargıdan hoşnut mu, yoksa şekvacı mı?
- Terör ile mücadele için kurulmuş olan ve Grup Yorum konserine bilet alan gençlerin davasında, terör örgütü bağlantısı bulan, ama Hrant Dink davasında örgüt bağlantısı bulamayan özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin örgütlü terör ile mücadeleye etkin katkıda bulundukları söylenebilir mi?
- Eğer yukarıdaki sorunun yanıtı evet ise terör ile, bölücülük ile mücadelede bir parmak yol alınamamasını neye bağlıyorsunuz?
- Şu anda, Türkiye’de özel yetkili ağır ceza mahkemelerinden korkmayan, “Ekşi yemedim ki, karnım ağrısın! Ben neden korkayım?” diyebilecek kimse var mı?
- Türkiye’de eski Genelkurmay Başkanı’nın terör örgütü yönetmek suçundan kovuşturulması, TSK’nin bir terör örgütü olup olmadığı sorusunu gündeme getirmiyor mi?
- Eski Genelkurmay Başkanı’nın özel yetkili ağır ceza mahkemesi tarafından kimseye sorulmadan tutuklanmasını yadırgamayanlar, MİT Müsteşarı’nın sorgulanmak istenmesine neden karşı çıkıyor?
***
- MİT’in eski ve yeni yöneticilerinin şüpheli olarak ifadeye çağrılması üzerine İstanbul’da Emniyet kadrolarında acil değişiklikler yapılması, MİT ile Emniyet arasında bir çekişme olduğu söylentilerini yaymaya çalışanların ekmeğine yağ sürmüyor mu?
- Bugün devletin çeşitli organları arasında bir çatışma olmadığı söylenebilir mi?
- Son gelişen olayların ışığında, “KCK davası devletin iç hesaplaşmasının ürünüdür” diyecek olanlara ne cevap verebiliriz?
- Bütün bu gelişmelerden sonra, devletin Kürt sorununu müzakere yoluyla çözüme bağlama konusundaki gücü nedir?
- Şu anda devletin karşı karşıya kaldığı en büyük tehdit nereden gelmektedir, devletin içinden mi, dışından mı?
- Orada burada, hatta özellikle bizzat devletin içinde Ergenekon örgütü arayanlar, devletin en çok devlet içindeki çekişmeden zarar gördüğünü, Ergenekon paranoyasının en büyük tehdit olduğunu ne zaman görecekler? Son soru:
- Bütün bu sakıncalar giderilmeden, devlet rayına oturtulmadan, eşgüdüm sağlanmadan, toplumdaki korku ortamı dağıtılıp toplumsal mutabakat ortamı oluşturulmadan, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu sorunların çözümü mümkün mü?
Ne dersiniz?
(Cumhuriyet)