Devletin rolü bu kadar açık olunca "örgüt yok" deyiverdiler!
~ 18.01.2012, Yeni Yaklaşımlar ~
Hrant Dink cinayeti davasında mahkeme tüm sanıkları "örgüt üyeliği" suçlamasından beraat ettirerek skandal bir karara imza attı ve davayı bitirdi. Oysa ki 5 yılda ortaya çıkanlar ve yaşananlar, ortada oldukça açık biçimde devletin de içinde olduğu organize bir suç olduğunu gösteriyor.
19 Ocak 2007'de saat 15.00 sıralarında, genel yayın yönetmeni olarak çalıştığı Agos Gazetesi'nin Şişli Halaskârgazi Caddesi üzerindeki binası önünde katledilmişti Hrant Dink... 17 Ocak 2012'de saat 16.30 sıralarında Beşiktaş'taki İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Hrant Dink'in bir kez daha katledilmesine tanıklık ettik... Mahkeme heyeti bırakın cinayette açık ihmalleri olan kamu görevlilerini davaya dahil etmeyi, Yasin Hayal ve Ogün Samast ile Erhan Tuncel arasındaki ilişkiyi dahi görmezden geldi. Mahkeme heyeti "silahlı terör örgütü üyeliği" suçlamasından tüm sanıkları beraat ettirdi.
AKP hukuku puşide pankartta kitapta "örgütü" buluyor, ama Dink cinayetinde bulamadı...
Parasız eğitim pankartı açmayı, hükümeti protesto etmek amacıyla yasal bir eyleme katılmayı, puşi takmayı, saçlarını kestirmiş haldeki fotoğrafını cezaevindeki arkadaşına göndermeyi, Tekel işçilerine destek eylemine katılmayı ya da Odatv davasında gördüğümüz üzere olağan gazetecilik faaliyetlerini "terör örgütü üyeliği" ya da "terör örgütü propagandası" kapsamında değerlendirebilen AKP hukuku, Dink cinayetinde örgüt bağlantısı bulamadı. Tüm sanıklar hakkında "terör örgütü üyeliği" suçlamasından beraat kararı veren mahkeme, Dink cinayetini birkaç kişinin üzerine yıkmış oldu. Cinayetin hemen ardından Trabzon Emniyeti'nden bir polis memuru ile yaptığı görüşmede cinayeti işleyenlerden "bizimkiler" diye bahseden Emniyet elemanı Erhan Tuncel hakkında ise tahliye kararı verildi. Emniyet ve jandarma başta olmak üzere devlet kurumlarındaki görevlilerin açık ihmallerinin olduğu ortaya çıkan cinayetle ilgili davada tetikçi Ogün Samast dışında sadece azmettirici olarak Yasin Hayal, cinayete yardım ettikleri gerekçesiyle de Ersin Yolcu ve Ahmet İskender ceza almış oldu.
Cerrah'ın dediği oldu!
Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, cinayetin hemen ardından 22 Ocak 2007 tarihinde “Cinayetin herhangi bir siyasi boyutu ve örgüt bağlantısı yok. Zanlı, milliyetçi duygularla cinayeti işlemiş. Arkadaşı Yasin Hayal'le de bu konuda görüşmelerde bulunmuş” açıklamasını yapmıştı. Cinayetle ilgili kamuoyunu bilgilendirmesi gereken Cerrah, daha soruşturma başlangıç aşamasında iken, devletin bu cinayetin üzerini örteceğinin de işaretini vermişti. Nitekim öyle de oldu, cinayetin ardından 5 yıl sonra gelen kararda "örgüt yok" denildi.
Yok dedikleri örgüt devlet olmasın!
Dink cinayetinin öncesi ve sonrası ile ilgili ortaya çıkan bilgiler, cinayetle ile ilişkili olarak adı geçen kamu görevlilerinin ısrarla yargılamaya dahil edilmemesi ve hatta terfi ettirilmesi, dün mahkeme heyetinin yok olduğuna karar verdiği örgütün aslında devletin ta kendisi olduğunu düşündürüyor.
Ortaya çıkan bilgileri ve AKP iktidarının cinayetin ardından yaptıklarını bir kez daha hatırlatalım, ortada örgüt olup olmadığı ile ilgili kararı okurlarımıza bırakalım.
- Cinayetten yaklaşık bir yıl önce Trabzon'dan İstanbul'a gönderilen bir istihbarat yazısında, McDonald's bombacısı Yasin Hayal'in Hrant Dink'e dönük saldırı hazırlığı yaptığı, hatta Hayal'in saldırıyı planlamak için İstanbul'a geldiği, İstanbul Ümraniye'de abisi Osman Hayal'in fırınında kaldığı belirtildi. Ancak bu istihbarata rağmen İstanbul Emniyeti Dink için koruma ayarlamadı.
Dahası, bu istihbarat bilgisinin ortaya çıkmasının ardından İstanbul Emniyeti mahkemeye, "bu istihbaratın değerlendirildiğini, iki polis memurunun verilen adrese gittiğini, ancak bu adreste söz edilen fırının bulunmadığını rapor ettiklerini" iletti. Ancak Dink ailesinin avukatları, sözü edilen iki polis memurunun belirtilen gün sabah 09.00'dan gece yarısı 24.00'e kadar Fatih'te başka bir işle görevlendirildiklerini kanıtladılar.
- 2004 yılında Ramazan ayında gündüz vakti açık olduğu gerekçesiyle McDonald's şubesinin bombalanması olayında Yasin Hayal'in attığı bombayı imal eden Erhan Tuncel idi. Erhan Tuncel daha sonra, Gülen cemaatine yakınlığı ile tanınan dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek'in imzası ile "polis muhbiri" olarak Emniyet kadrosuna alındı.
Bu skandal karara imza atan Ramazan Akyürek, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı görevine terfi etti. Dink cinayeti işlendiğinde Akyürek, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı olarak görev yapıyordu. Hakkında çıkan iddialara rağmen Ekim 2009'a kadar bu görevde tutuldu. AKP hukuku onu yargılamaya dahil etmedi.
- Dink cinayetinden sadece 1 saat 47 dakika sonra emniyet istihbaratçısı Muhittin Zenit ile "polis muhbiri" Erhan Tuncel arasında geçen konuşmada Tuncel cinayeti işleyenlerden "bizimkiler" diye bahsediyor, Dink'in nasıl öldürüleceğini bile planladıklarını ifade ediyordu. Ama buna rağmen AKP hukuku Dink cinayetinde "örgüt yok" dedi.
Zenit ile Tuncel arasında gerçekleşen görüşmede şu ifadeler yer alıyor:
Muhittin Zenit- Reis nasılsın?
Erhan Tuncel- Valla iyidir
Muhittin Zenit- Belki bizimkiler aramıştır. Biliyorsun ya konuyu.
Erhan Tuncel- Yok yeni söylediler de. Yeni haberim oldu.
Muhittin Zenit- Hı hı, inanıyım mı lan.
Erhan Tuncel- Valla bizle alakası yok abi. Biz çalışıyoruz, işimizde gücümüzdeyiz abi. Tamam, bi onlarla görüşeyim de seninle görüşürüz abi, tamam?
Muhittin Zenit- Konuştuğumuz konu var ya. Kaç defa konuştuk. O zaman da söyledik, biliyosun. İster istemez o tarafa doğal olarak yüklenme olacak şimdi.
Erhan Tuncel- Yüklensinler, bi şey çıkacağını zannetmiyorum istedikleri gibi. Çünkü şu an çıkış olmadı burdan yani.
Muhittin Zenit- O çocuk vardı da bir tane?
Erhan Tuncel- He. O burdaydı yani bi çıkış olmadı.
Muhittin Zenit- O düşündüğü çocuk, neydi onun adı?
Erhan Tuncel- Zeynel diye bi çocuk vardı da. Sonra bi tane daha çıktı da, zannetmiyorum. Yani vurulacak şekil belliydi, eğer öyleyse bunlarla alakalıdır da, zannetmiyorum.
Muhittin Zenit- Ne oğlum, direk kafaya sıkmışlar.
Erhan Tuncel- Öldü mü?
Muhittin Zenit- Tabi canım. Tek farklılık, kaçmayacaktı ama bu kaçtı.
Erhan Tuncel- Yakalandı mı peki?
Muhittin Zenit- Yok canım.
Erhan Tuncel- Yok abi, yok kesinlikle. Eğer bizle alakalıysa araştırırım ederim getirir uygun bir şekilde size de teslim ederim yani.
Muhittin Zenit- Ulan oğlum niye getiriyorsun. Getirmenin ne gereği var.
- Ogün Samast, Dink'i öldürdüğünde Yasin Hayal'in de İstanbul'da bulunduğu ortaya çıktı. Dahası, cinayetin olduğu bölgedeki telefon kayıtlarını inceleyen Emniyet yetkilileri kayıtların sanıklarla ilgili olmadığını iddia etti. Ancak Dink ailesi avukatlarından Fethiye Çetin “Sanıklar Mustafa Öztürk ve Salih Hacısalihoğlu ile irtibatta olan şahısların olay yerinde, gün ve saatinde orada olduklarını tespit ettik. 5 kişinin sanıklarla muhatap olduğu, dosyamızdaki HTS kayıtlarıyla elde edildi” dedi.
Söz konusu HTS kayıtlarını TİB uzun süre vermemekte direnmişti. Cinayetin 5. yıldönümüne yaklaşırken TİB kayıtları mahkemeye gönderdi ancak avukatların, Samast dışındaki bazı sanıklar ve davada sanık olmayan başka bazı kişiler arasında somut görüşme kayıtları tespit etmesine rağmen mahkeme "örgüt yok" kararı verdi. Mustafa Öztürk ve Salih Hacısalihoğlu hakkında herhangi bir ceza bile verilmedi.
- Yasin Hayal 10 Ocak 2012 tarihli duruşmada Erhan Tuncel ve Ramazan Akyürek ile ilgili önemli iddialarda bulundu. "Türkiye Cumhuriyeti beni kullandı" diyen Hayal, avukatların "kim kullandı" sorusuna ise “İsmi geçen herkes. Erhan Tuncel, Ramazan Akyürek’e kadar uzanır. Gardiyanlar tarafından tehdit ediliyorum. İsimlerini bilmiyorum, yüzleştirme yapılırsa gösteririm. Tekirdağ 2 nolu F tipinde görevli bunlar” yanıtını verdi. Hayal ayrıca “Erhan Tuncel BBP Alperen Ocağı başkanıydı ben de oraya gidip gelirdim. Oraya hürmet ettiğimden dolayı ben ona sadık kaldım” diye konuştu. Bu cinayeti siyasi örgüt adına mı yaptığını soran avukatlara Hayal, “Bunu Erhan Tuncel’e sormak lazım” deyince Dink ailesi avukatlarından Bahri Belen söz aldı. Belen, “Tanıklar ve kanıtlar gösteriyor ki devletin Ogün ve Yasin’i, Erhan Tuncel eliyle kullandığı açıktır. Tanık Ümit Öksüz de ifadesinde, ‘İstanbul’dan gelen insanlarla Erhan ve Yasin toplantı yaptılar ve Ogün’ün tetikçi olmasına karar verdiler. Bu toplantıya katılan isimler kimdi?” şeklinde Hayal’e soru yöneltti. Hayal, “2002’de Erhan Tuncel’le tanıştım, vasıtasıyla da birçok farklı insanla tanıştım. Ben Erhan’a soruyordum, ‘Bunlar kim diye?’, o da örtbas ediyordu, farklı yanıtlar veriyordu" dedi.
- “Hrant işini biz yapacaktık ama başkasına verdik. Onlar eline yüzüne bulaştırmış” dediği iddiasıyla bir süre tutuklu yargılanan sanık Mustafa Öztürk’e ait 2006 yılına ait telefon kayıtlarının Trabzon Emniyeti tarafından Dink cinayetinin ardından silindiği dün Radikal gazetesinde İsmail Saymaz tarafından yazıldı. Eski Trabzon Alperen Ocakları Başkanı Öztürk'ün Papa 16. Benedict' dönük silahlı eylem hazırlığı ile ilişkili olduğu bu dinleme kayıtlarında yer alıyordu ancak Trabzon Emniyeti bu kayıtları savcılıktan sakladı ve Nisan 2007'de imha etti. Öztürk'ün TİB kayıtlarına göre cinayet günü olay yerinde olan 5 kişi ile telefon görüşmesi yaptığı da ortaya çıkmıştı. Ama mahkeme heyeti bu gerçeği de dikkate almayarak "örgüt yok kararı" verdi.
- Cinayet tarihinde İstanbul İstihbarat Şube Müdürü olan Ahmet İlhan Güler, 1. sınıf emniyet müdürlüğüne terfi ettirildi. Yine cinayet sırasında Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığı C Şube Müdürlüğü görevinde bulunan Ali Fuat Yılmazer İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü'ne getirildi. Gülen cemaatinden olduğu iddia edilen Yılmazer, Mart 2011'e kadar bu görevinde kaldı.
Dönemin İstanbul Valisi Muammer Güler, devletin en önemli kurumlarından Kamu Güvenliği Müsteşarlığı'na atandı, ardından da 12 Haziran seçimlerinde AKP milletvekili olarak Meclis'e taşındı.
Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah da Osmaniye Valiliği'ne atandı.
Yani bu cinayette açık ihmali olan isimler bırakın yargılanmayı, terfi ettirildiler.
(soL - Haber Merkezi)
Hits: 1325