Çocuklarımızın İdam Hükmü

~ 10.12.2011, Ataol BEHRAMOĞLU ~

Belgeyi, eline nereden geçmişse, bir arkadaşım elektronik postayla gönderdi.

Arkadaşım notunda, Arap yazısına dönmeye doğru sıkı bir adım bence, ne dersiniz?diye soruyordu.

Ben olayın şokunu yaşarken ve konuyla ilgili köşe yazımı zihnimde tasarlamaktayken sevgili Emin Çölaşan Sözcüdeki köşesinde her zamanki namuslu, öfkeli, ödünsüz sesini yükseltti. Sıra Geldi İlköğretimde Arapça Öğretmeye”… (3 Aralık Cumartesi)

Çölaşanın köşesinde fotokopisi yer alan Mili Eğitim Bakanlığıyazısını ben de aynen, bir ibret belgesi ve bugün değilse yarın başta bakanın kendisi olmak üzere sorumluları için en ağır bir suç kanıtı oluşturacak bir suçluluk belgesi olarak buraya aynen alıyorum:

TC Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurul Başkanlığı Sayı: 141. Tarih: 26.09.2011. Konu: İlköğretim Arapça (4-8. Sınıflar) Dersi Öğretim Programı.

Başkanlığımızca oluşturulan komisyon tarafından hazırlanan ve kurulumuzca görüşülen İlköğretim Arapça (4-8. Sınıflar) Dersi Öğretim Programının 2012-2013 Öğretim Yılından itibaren 4 ve 5; 2013-2014 yılından itibaren 6,7,8. sınıflarda uygulanmak üzere ekli örneğine göre kabulü;

Söz konusu öğretim programına göre;

1- Ders kitabı, öğrenci çalışma kitabı ve öğretmen kılavuz kitabı ile birlikte takım halinde hazırlanması,

2- Hazırlanacak taslak ders kitaplarının incelenmek üzere başkanlığa başvurularının 30 Mart 2012 tarihinden itibaren yapılması ve bunlardan 29 Haziran 2012 Cuma günü mesai bitimine kadar kurulca ders kitabı olarak kabul edilenlerin, 2012 yılının Temmuz ayında yayımlanacak Tebliğler Dergisinde duyurulması kararlaştırıldı.

Ve İmzalar: Ömer Dinçer (Mili Eğitim Bakanı), Merdan Tufan (Kurul Başkan V.). Üyeler: Ömer Özcan, Füsun Köksal, Ahmet Sönmez, Zübeyir Yılmaz, İbrahim Bükel, Halil Aşıcı, Dr. Vahap Özpolat, Dr. Hacı Mustafa Açıköz, Sami Zeybek, Emine Duman, Dr. Nihal Coşkun, İrfan Coşkun, Abdülkadir Yılmaz

Yazıyı buraya aynen, çocuklarımız için verilmiş bir idam hükmü olarak kapkara puntolarla aldım ve hükmün altındaki imzaları da asla gizli kalmamaları için bir bir sıraladım

***

Neresinden başlamalı?

Çünkü çok büyük bir öfke doluyum

Demagojiyi tahmin etmek güç değil:

Çocuklarımız Kuran dilini öğrenmeyecek mi?

Bundan daha büyük ve alçakça bir saptırmaca olamaz.

Hiçbir dil, Arapça da içlerinde olmak üzere, kutsal değildir.

Arapça, kutsal kitabın dili olduğu kadar, daha ötesini söylemeyeyim; sözgelimi Binbir Gece Masallarındaki baştan çıkarıcıbölümlerin de dilidir.

Bu, her dil için böyledir

Çocuklarımız Arapça ile ne yapacak?

Her biri bir Kuran âlimi olarak mı yetişecek?

Kutsal kitabı okumak için Türkçedeki yorumlar yetmiyor mu?

Her bir ilkokul çocuğu bunlarla yetinmeyip, ilkokulda öğrendikleri Arapçayla daha da derinlere mi inecek?

Arapça bu çocukların gelecekte işlerine yarayabilecek çağdaş bir bilim, kültür, teknoloji dili midir?

Çocuklarımızın taptaze beyinlerini (Arapların bile öğrenmesi zor dediği ve dilimizin sesleriyle bağdaşmayan) Arap alfabesinin kargacık burgacık labirentlerine sürüklemenin, öğrenilmesi aynı derecede güç ve (bu konuda uzmanlaşmayacak kimseler için hiçbir gereği olmayan) bir dilin ağır yükü altına sokmanın anlamı, amacı nedir?

Bu amaç apaçık ortada

Amaç, Türkiyeyi zaten saptırılmış olduğu çağdaşlık yörüngesinden tümüyle kopararak Ortadoğu bataklığına gömüp yok etmektir.

Yukarıdaki belge, bir ihanet belgesidir.

Bakanlığı, ilgili kurumunu ve bu belgede imzası olan herkesi Türkiye Cumhuriyetine, çocuklarımıza, ülkemizin geleceğine karşı en büyük suçu işliyor olmakla suçluyorum, itham ediyorum!

Parlamento içinde ve dışında, beyinlerinde çağdaşlık ışıltısı taşıyan herkesi, bütün eğitimcileri, yurtseverleri, çocuklarının boynuna yukarıdaki idam hükmü asılmış olan anne ve babaları, aile büyüklerini, bu pis oyuna geçit vermemeye, seslerini gecikmeksizin yükseltmeye çağırıyorum

Bütün yazarlık yaşamımda ve bütün ömrümde, ülkenin geleceğine karşı kurulmuş bu kadar aşağılık ve çocuklarımızda beyin körelmesi, yaşama isteksizliği, ülkenin geleceğine inançsızlık gibi korkunç sonuçlar doğuracak bir tuzakla karşılaşmadım

Bir an bile gecikmeksizin bu kötülüğün önü kesilmelidir.

Bu konuda sesini yükseltmeyen, karşı koymayan, edilgen kalan herkes, ihanete, kendi çocukları için verilmiş idam hükmüne ortak olmuş demektir.

Ataol BEHRAMOĞLU | Tüm Yazıları
Hits: 3114