Bir Avrupa Birliği üyesi ülke.
Yakın komşumuz.
Dilimizin bile ortak kelime ve deyimlerle dolu olduğu:
dolmaya dolmaki,
karpuza karpuzi,
lahanaya lahano,
prasaya praso,
rakıya rakı,
tepsiye tepsi,
palamuta palamita,
türlüye turlu,
turşuya tursi,
fasulyeye fasoli,
fındığa funtuki diyen.
Hatta çok kızıp da karşısındakine okkalı bir iltifatta bulunması gerektiğinde belki anlamını bilmese de bizimle aynı sözcükleri kullanan yunanlı dostlarımız acaba bize daha hangi alanlarda benziyor derken elime iki istatistiksel bilgi geçti.
Bu para işlerde belirli standartları olan IMF’in 2011 tahminine göre; Yunanistan’ın “cari açığı” milli gelirine oranlandığında yüzde 8,2 imiş.
Bunun basit anlatımı, Yunan ekonomisi dışarıdan 100 dolarlık mal, hizmet ithalatı yapıp dışarıya bu parayı öderken, kendi ürettiklerini satarak ancak 91,8 dolar elde edebiliyor ve bu nedenle yüzde 8,2 açık veriyor yani bu kadar içeri gidiyormuş.
Bunu “sermayeden yiyormuş” diye de kabul etmek mümkün.
Nitekim bu içeri gitmeler sonunda, resmi ifadelerde de yer aldığı gibi “battılar”
***
Peki ya bizdeki durum nedir bir bakayım derken, ekonomimizden sorumlu başbakan yardımcımız Sayın Babacan’ın 13 Ekimde, “Orta Vadeli Plan” ile ilgili demecine rastladım.
Şimdi belki de “Ne de olsa iktidardır, biraz süslemiştir durumu” diyeceksiniz.
Ben sanmıyorum.
Zaten bu söylediği kadarı bile bir durumu “teslim ediyor”.
Diyor ki Sayın Babacan:
“Cari işlemler açığının bu sene milli gelirin yüzde 9,4'üne ulaşmasını bekliyoruz.”
yani Yunan'ın hesabındaki 100 dolarda 8.2'lik açık bizde 9,4 olacakmış.
Bu durumlarda yunanlı dostlarımızla ortaklaşa ne denirdi bilemiyorum ama ben yine de biraz ihtiyatlıca,
“Hay benzemez olaydık” dedim.
Sonra düşündüm;
Bence yine de bizim bazı avantajlarımız var ve herhalde bunlardan birincisi bizim “Avrupa Birliği” gibi bir “umut” yaşamıyor olmamız.
Dostlara tavsiyem; kim ki “Avrupa Birliğine gireceğiz, üste para verecekler, işçilerimizi alacaklar, bize getirecekleri refahı o zaman görün” diyorsa “Hani Yunanistan gibi değil mi?” deyin ama fazla da üstelemeyin.
Malum, fazla laf konuyu dağıtır.
Çok darda kalır da tartışmaya çekilirseniz, Büyük Atatürk’ün "Hangi istiklal vardır ki yabancıların nasihatleriyle, yabancıların planlarıyla yükselebilsin” dediğini aktarın.
Bu sadece kalkınma değil, başka konularda da çok güzel bir tespittir.