Tuğamiral Turgay Erdağ'dan Mektup
Balyoz davası duruşmalarında yurtsever subayların savunmaları birbiri ardına balyoz gibi inmekteyken, söz konusu davanın tutuklu sanıklarından Sayın Tuğamiral Turgay Erdağ’dan, 18.08.2011 tarihli bir mektup aldım.
Bu mektubu, yaşamakta olduğumuz şu utanç verici, yüz kızartıcı, fakat biz yurtseverler için onur verici, öfke bileyici, cesaret ve güç biriktirici günlerin tarihine bir dipnot olarak okurlarımla paylaşmak istedim…
Sayın Erdağ’a ve aynı yazgıyı paylaşmakta olduğu meslektaşlarına, içten sevgi, saygı ve dayanışma duygularımla…
***
“Sayın Behramoğlu,
Silivri’ye, ülkemizin yüzkarası davalarından birini, Balyoz Davası’nı izlemeye hoş geldiniz. Sizin manevi varlığınızın hukukun, adaletin, inan ve yurt sevgisinin yanında olduğunu zaten biliyordum, ama duruşma salonunda da varoluşunuz hem bana hem de yargılanan diğer arkadaşlarıma güç verdi, sağ olun.
Size yargılandığımız konuyu da mahkeme sürecini de uzun uzun anlatmak istemiyorum. Savunmamda da olayın kısaca bir özeti var, bugün savunmalarını yapacaklar da kendi yönlerinden bu dava sürecini yargılayacaklardır.
Şubat 2010 tarihinden bu güne kadar organize bir suç örgütü tarafından yaratılmış sahte dijital verilere Emniyet, savcılık ve yargıçlar tarafından destek verilerek, cezalandırma ve sonuç almaya yönelik tutuklamalarla sürdürülen ucu açık bir dava bu. Ucu açık diyorum, çünkü sahte olduğu mahkeme salonunda yüzlerce somut olgu ile kanıtlanmış dijital verilere savcılar ve yargıçlar itibar etmeye devam etmektedir. Aynı tür sahte dijital veriler gelecekte de yaratıldığında itibar etmeye devam edeceklerinin işaretidir bu. Bu nedenle günlük askeri ve politik ihtiyaçlara göre senaristlerin yaratacakları hayallerin arasına serpiştirilecek yeni isimlerin de şimdiden tutuklanacaklarını söylemek yanlış olmayacaktır.
Balyoz davasının hukuki bir dava olmadığını, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yeniden yapılandırmak ve istenmeyen subayların ordudan tasfiyesi amacıyla yürütüldüğünü, ulusal çıkarlarımızın elimizden alınması hedefinin bulunduğunu hem ulusal hem de uluslararası kamuoyu anladı, basında yer aldı. Bütün bunları, inanıyorum ki bizi yargılayanlar da biliyorlar. Neden bu dava hâlâ sürüyor, onu da siz biliyorsunuzdur.
Herkes biliyor ki gerçeğin bir özelliği var, herhangi bir zamanda, herhangi bir şekilde ama mutlaka ortaya çıkıyor. Bu yalanı üretenler ve yalana destek olanlar yaptıklarının üzerini örtmek için her seferinde daha büyük yalan söylemek zorunda kalıyorlar. Ama tarih onların yalancı olduğunu artık kayıt etti, ne yapsalar nafile. Tek isteğim dürüst, insaflı ve nerede bir acı ve haksızlık görse yüreği titreyen güzel insanlarımızın bize yapılan bu haksızlıklar ve kimlerin yaptığı konusunda bilgilendirilmeleridir. İnanıyorum ki doğru bilgiler verildiğinde halkımız bu sahtekârlığa ve zulme dur diyecektir.
Balyoz davası ile:
Benden yaşamımı çaldılar, sevgili eşimi, on bir yaşındaki oğlumu, ailemi, anne ve babamı çaldılar. Kardeşlerimi, dostlarımı, bütün insanları çaldılar. Ülkemi, umudumu, hukuka güvenimi çaldılar.
Karımdan kocasını çaldılar, kocasının sevgisini, huzurunu, geleceğini, ailesini, devletine olan güvenini çaldılar.
Oğlumdan babasını çaldılar, ailesini, yanağına konan öpücükleri, okuldaki başarısını, geleceğini, ülkesine olan güvenini çaldılar.
Annemle babamdan oğullarını çaldılar, evladıyla duydukları gururu, ellerinin öpülmesini, ömürlerinin sonunda hak ettikleri huzuru çaldılar.
Kardeşlerimden kardeşlerini çaldılar, kardeşçe yaşama haklarını, gülümsemelerini, güvenlerini çaldılar.
Çaldılar; toprağı, çiçekleri, mevsimleri, kocaman gökyüzünü, pamuk pamuk bulutları, masmavi denizleri, bembeyaz gemileri, umudu, hoşgörüyü, insan sevgisini, barışı, dostluk ve kardeşliği...
Hepimizden; GELECEĞİMİZİ ÇALDILAR…
Size en içten dileklerimle sevgi ve saygılar sunuyor, esenlikler diliyorum.”
***
Tuğamiral Turgay Erdağ’ın herhangi bir yorum ya da açıklamaya gerek bırakmayacak bir zihinsel berraklık, bilinçsel sağlamlık ve en insanca bir duygululukla yazılmış mektubu böyle…
Yaşamakta olduğumuz dönem, Cumhuriyet tarihimizde bir kez daha, karanlıkla aydınlığın, adalet duygusuyla zalimliğin, insan olma onur ve haysiyetiyle onursuzluk ve hukuksuzluğun kıyasıya çarpıştığı günlerdir…
Elinde adaletin kılıcını ve terazisini tutuyormuş gibi görünmeye çalışsa da zalimliğin maşası olduğunu gizleyemeyen bir hukuksuzluğun sürgit devam ettiği, başarı kazandığı insanlık tarihinde hiçbir zaman görülmemiştir.
Bu bizde de bütün dünyada da dün olduğu gibi bu gün de yarın da böyle olacak…
Yeter ki birbiri ardına balyoz gibi inen savunmalarda gördüğümüz, Sayın Erdağ’ın yukarıdaki mektubunda satır satır okuduğumuz dik duruşumuzu, zihinsel berraklık, bilinçsel sağlamlık ve insanca duygululuğumuzu hiçbir zaman, hiçbir koşulda yitirmeyelim...
(Cumhuriyet 27.08.2011)
Hits: 3079