Hazırlayan: Yaren ÇOLAK
İran'da 22 yaşındaki Mahsa Amini'nin ziyaret için gittiği Tahran'da 'saçının bir kısmı" göründüğü için "ahlak polisi" tarafından gözaltına alınmasının ardından yaşamını yitirmesi sonrası başlayan protestolarda birinci hafta geride kaldı. Dört bir yanı saran kadınların isyanı dalga dalga büyüyor. Saçlarını kesen ve türbanını yakan kadınlar, “Kadın, yaşam, özgürlük” sloganları atıyor. Sosyal medyada da büyük yankı uyandıran kadınlar, #MahsaAmini etiketiyle videolarını paylaşmaya devam ediyor. Yetkililer, önceki gün Instagram ve WhatsApp'a da erişim engeli getirdi.
Molla rejimi yasaklamaya çalışsa da eylemlerin şiddeti her geçen gün artıyor. Eylemciler tarafından pek çok kamu binası, Devrim Muhafızları Ordusu’na ait olan bankanın şubeleri, polis araçları ateşe verildi.
ÖLÜMLER ARTIYOR
Resmi devlet televizyonunda yer alan açıklamalara göre protestolarda ölenlerin sayısı 17'ye yükseldi; ölenler arasında üç güvenlik görevlisinin de olduğu bildirildi. Ancak hayatını kaybedenlerim sayısının çok daha fazla olduğuna inanılıyor. Güvenlik güçlerinin protestoculara açtığı ateş sonucu vurularak ölen birinin 16 yaşındaki bir çocuk olduğu belirtildi.
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Amini’nin ölümünün ardından başlayan olayları Batı’nın ikiyüzlülüğü olarak değerlendirdi. Birleşmiş Milletler 77’nci Genel Kurul toplantıları için New York’ta olan Reisi, genç kadının şiddet görmediğine dair iddiaları tekrar etti ve protestolara katılanların “Yaptıklarının kabul edilemez olduğunu” söyleyerek hoşgörü göstermeyeceklerini belirtti.
ANKARA İZİN VERMEDİ
Türkiye’de de kadınlar, İranlılara destek eylemlerini sürdürüyor. Kadınların çarşamba günü İstanbul'daki İran Başkonsolosluğu önünde düzenlediği protestonun ardından dün de Ankara’da eylem yapıldı.
HDP’nin çağrısıyla bir araya gelen kadınlara polis engel oldu. Polis, büyükelçiliğin olduğu Tahran Caddesi’ni ablukaya aldı. Bu nedenle HDP’liler açıklamayı, genel merkez binası önünde yaptı. HDP Kadın Meclisi üyesi Deniz Keleş, Mahsa Amini’nin, İran’da rejimin polisleri tarafından katledildiğini, başta İran olmak üzere dünyanın her yerinde halkların protesto eylemleriyle Amini’nin katledilmesine karşı tepkilerini büyütmeye devam ettiğini ifade etti.
VAZGEÇMEYECEĞİZ
Keleş, şöyle devam etti: “Sokaklarda güçlü gösteri ve yürüyüşlerle erkek egemen İran rejimine ve onun ‘ahlak polisi’ gibi kadın düşmanı kurumlarına karşı isyanını yükseltiyor. Nitekim Mahsa’nın cenaze töreninde kadınlar toplu halde başörtülerini çıkararak, mücadelelerini, isyanını yeni bir boyuta taşıdığını göstermiştir. Kadınlara, kadınların yaşam tarzlarına, başörtü dayatmasına karşı direnişten asla vazgeçmeyeceklerini bir kez daha göstermişlerdir.”
***
AKP’NİN İSLAMCI HASSASİYETİ
Mahsa Amini'nin öldürülmesi ve sonrasında uygulanan şiddet için AKP iktidarının sessizliği dikkat çekti. Tüm dünyada kadınların sokağa çıkarak protesto ettiği liderlerin kınama mesajları yayımladığı molla rejimine karşı siyasal İslamcı AKP iktidarından henüz bir açıklama yapılmadı. Saray rejimi açıklama yapmadığı gibi Ankara ve İstanbul'daki eylemlere de izin vermiyor. İranlı kadınların Taksim'deki açıklamasına müdahale edilirken Ankara’da İran Büyükelçiliği önündeki eylem de polis tarafından engellendi.
***
KORKMUYORUZ YANI BAŞINIZDAYIZ
Direnmeye devam eden İranlılara destek için Almanya’dan ABD’ye, İngiltere'den İtalya'ya dünyanın dört bir yanında da dayanışma eylemleri yapılıyor. New York'ta Birleşmiş Milletler'e (BM) yakınıdaki Dag Hammarskjöld Park'ta toplanan binlerce kişi rejimi protesto etti. New York’taki BM 77’nci Genel Kurulu’nda bulunan İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’ye seslenen göstericiler, "Korkmuyoruz, yanı başındayız" sloganları attı.
Almanya’nın Köln kentinde kadınlar merkezi tren istasyonu önünde bir araya geldi. Yaklaşık bin kadının katıldığı eylemde gericiliğe karşı sloganlar atıldı.
İran İslam Cumhuriyeti’nin 40 yılı aşkın bir süredir kadınlara zorunlu örtünmeyi dayatarak gerici rejimini güçlendirmeye ve kadınları kontrol altında tutmaya çalıştığının belirtildiği konuşmalarda, “Başörtüsü dayatmasına karşı mücadele demek, aynı zamanda molla rejimine karşı meydan okumaktır. Mahsa Amini gibi kadınların bir saçının teli İran’daki rejimin korkulu rüyası haline geldi. Bugün İran’da sokağa dökülen kadınlar, işçiler, gençler ve genel olarak halk, cesurca kadınların mücadelesi etrafında yer aldı” denildi.
LİDERLER DE TEPKİ GÖSTERDİ
Avrupa Birliği (AB), ABD ve Birleşmiş Milletler (BM) ile New York'ta BM Genel Kurulu toplantısına katılmak için bir araya gelen farklı ülkelerin liderleri de İran'da yaşananlara tepki gösterdi.
Şili Devlet Başkanı Gabriel Borich, BM Genel Kurulu'ndaki konuşmasına başlarken Amini'den söz ederek, "Deklarasyona ihtiyacımız yok. Çabalarımızı kadına yönelik şiddeti durdurmaya odaklamak için harekete geçmeliyiz. İster İran'da, ister dünyanın herhangi bir yerinde olsun" dedi.
İngiltere Dışişleri Bakanı James Cleverley, AFP'ye verdiği demeçte, "İranlı liderler, insanların izledikleri yoldan memnun olmadıklarının farkında olmalılar" dedi.
BM'de İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile görüşen Fransa Cumhurbaşkanı Macron, insan hakları ve özellikle kadın haklarını gündeme getirdiğini kaydetti.
ABD Başkanı Joe Biden da Birleşmiş Milletler'de yaptığı açıklamada, "Şimdi temel haklarını elde etmek için protesto eden İran'ın cesur vatandaşları ve cesur kadınlarıyla dayanışmamızı ifade ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Kanada, Belçika, İtalya dahil olmak üzere pek çok ülkenin dışişleri bakanı ve Avrupa Birliği'nin dış politika komisyonu da Emini'nin öldürülmesinin yanı sıra İran'daki halk protestolarının bastırılmasını kınayan mesajlar yayınlayarak soruşturma çağrısında bulunmuştu.
ÖZGÜRLÜK KOŞUSU
Tahran sokaklarında yaşananları BirGün'e anlatan Mina, “Eylemler bir haftadır devam ediyor. Molla rejimi tarafından baskı daha da artırıldı. İnternetimiz kapalı. VPN aracılığıyla bağlanıyoruz. İnternetin kesilmesi rejimin bu eylemlerden ne kadar korktuğunun en büyük işareti. Bizi nasıl zapt etmeye çalışıyorlar. Rejimin polisleri büyük cadde ve meydanları ablukaya aldı. Onun dışında bizim ‘vahşet polisi’ dediğimiz motosikletle gezen polislerin de sayısı artırıldı. Ellerinde pompalı tüfeklerle havaya ateş açıyor, insanları korkutmaya çalışıyorlar. İnsanlar sokakları terk etsin diye her türlü baskıyı uyguluyorlar. Ancak kadınların öfkesi çok büyük” dedi.
BARDAK TAŞTI
“Mahsa Amini’nin ölümü son damlaydı. Artık bardak taştı” diyen Mina, “Gazete ve televizyonlar da ise her şey çok güzel, biz iyiyiz şeklinde yayımlar yapılıyor. Eylemciler düşmanlaştırılmaya çalışılıyor. Herkes molla rejiminden sıkıldı. Bu baskı ve gericilik altında kimse yaşamak istemiyor. Protestolar devam edecek.
Özgür bir ülkeyi yeniden inşa edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Mina, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mesela ben ne istiyorum? Bir şarkı okumak, dans etmek hatta koşmak istiyorum. Başörtüsü istemiyorum, elbiselerimi özgürce giymek istiyorum. İş ortamında baskıya, tacize son verilmesini istiyorum. Erkek egemen bir toplumda yaşamak istemiyorum. Evde, işte, sokakta onların sözü geçiyor. Maaşım bile erkek maaşından düşük. Müdür dahi olsam ben kadınım diye sözüm geçersiz sayılıyor. Neden çünkü o erkek. Bu düzen böyle devam edemez.
Bir erkek bizi taciz ettiğinde buna ses çıkardığında sen ‘kötü kadın’ oluyorsun. Senin susman konuşmaman lazım. Ama artık susmayacağız, onlara sokaklardan ve meydanlardan sesleniyoruz: ‘Kadın, yaşam, özgürlük.’ Mina, “Şu an İran’da biz ve onlar diye ikiye ayrılmış durumdayız. Halk yoksulluk, baskı ve yalan içinde yaşarken onlar lüks ve şatafat içinde yaşıyorlar. Komşularım, arkadaşlarım hepimiz birbirimize destek oluyoruz. Korkmayalım sokağa çıkalım diye. Sokakları boş bırakmayacağız” diye konuştu.
KARDEŞLERİMİZE SELAM
İranlılara dünyanın pek çok yerinden destek eylemi yapan kadınlara selam yollayan Mina, sözlerini şu ifadelerle noktaladı:“Tüm dünyadan destek alıyoruz. Ancak liderlerin söylediği tek şey “Mahsa Amini öldüğü için kınıyoruz”. Kınıyorsunuz da hala o rejimle el ele, işbirliği içerisindesiniz. Ama biz kız kardeşlerimizin desteğini duyuyoruz.”
***
İRAN’IN KIRILMA NOKTALARI
Köklü bir medeniyete ve devlet geleneğine sahip İran’da, İslamcıların devleti ele geçirmesinin ardından son 40 yılda yaşanan temel kırılma noktaları şöyle:
1979 İran İslam Devrimi: Şah Rıza Pehlevi’nin halk ayaklanmasıyla devrilmesinin ardından Ayetullah Humeyni yönetimindeki İslamcılar iktidara el koydu.
1980 İran-Irak savaşı: Humeyni'nin "devrim karşıtları" ile mücadelede önemli bir adım olduğunu söylediği savaş toplumsal muhalefeti ezmek, solu yok etmek için kullanıldı.
2009 Yeşil Hareket: Cumhurbaşkanlığı seçiminin hileli olduğunu savunan reformist adaylar Mir Hüseyin Musavi ve Mehdi Kerrubi destekçileri haftalar süren gösterilere imza attı. Yüzlerce kişi yaşamını yitirdi.
2019 Kanlı Kasım: Hükümet karşıtı protestolarda 1500 kadar İranlı öldürüldü.
2021 Susamışların ayaklanması: Ülkenin dört bir tarafında devam eden su ve elektrik kesintilerini protesto etmek için halk alanlara çıktı.
2022 Boş tencere eylemleri: ABD ambargolarının da etkisiyle ekonomik krizin derinleştiği ülkede artan açlık, yoksulluk ve kötü yönetime karşı bahar aylarında başlayan eylemler aralıklarla devam ediyor.
NE OLMUŞTU?
13 Eylül’de tatil için geldiği Tahran’da kamusal alanda "örtünme kurallarına tam riayet etmediği" gerekçesiyle gözaltına alınan 22 yaşındaki Mahsa Amini 16 Eylül’de kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Amini’nin gözaltına alınırken ve polis merkezinde şiddete maruz kaldığı öne sürülürken, yetkililer iddiaları reddediyor. 17 Eylül’de Amini’nin cenazesinde başlayan protestolar halen devam ediyor.