Amaçları tıpkı diğer cemaat ve tarikatlar gibi laikliğin defterinin dürülmesiydi. Furkancılar bunun için "öncü bir nesil yaratılmalı" diyor ve bunun da merkezine kurucusu olan Alparslan Kuytul’un çalışmalarını yerleştiriyordu.
Kuytul'un merkezinde yer aldığı, Vakfı tarafından "Hocaefendi" olarak tanımlandığı cemaat, "Davamız; Allah’ın dünyasında Allah’ın dediğinin olmasıdır" diyerek kısaca amacını tanımlıyordu.
Bu amaç doğrultusunda yürüttükleri faaliyetler, AKP'nin eski ortağı Gülen Cemaati ile yaşadığı kavgaya kadar pek bir engelle karşılaşmamıştı.
Bu kavga sonrasında ise gözle görülür şekilde faaliyetleri kısıtlandı.
AKP, Fethullahçılarla yaşadığı kavga sonrası kendisinin yakın olduğu ve kendisine yakın olan tarikat ve cemaatleri desteklerken, Furkan aradan "sıyrılamayanlar" arasında yer aldı.
AKP'nin çeşitli siyasi hamlelerine karşı açıklamalar yapan, 15 Temmuz öncesi Erdoğan'ın kaleminin kırıldığı şeklinde bir ifade kullanan Kuytul, kalemi ilk kırılanlar arasında yer aldı.
Kendisine yönelen ilk operasyon öncesinde, "(AKP'ye) Niye düşman olayım. Ben sadece yanlışa yanlış diyorum o kadar. Ben namaz kılana düşman olmam" diyordu.
Bu mesafe, 2014'ten sonra çalışmaları kısıtlanan Furkancıların ipinin çekilmesine neden oldu.
2018'de Adana merkezli olan Cemaat büyük bir operasyona konu oldu, bu operasyon sonrası Kuytul tutuklandı. Hakkında "kurban dolandırıcılığı", "halkı kin ve düşmanlığa tahrik", "Cumhurbaşkanına hakaret", "terör örgütü", "suç örgütü üyeliği" iddiaları sıralandı.
22 ay tutuklu kaldıktan sonra 2019 yılında tahliye edildi.
Vakıf, bugünlerde salgın sırasında camilerde ibadet başlığını gündeme getirerek AKP ile karşı karşıya gelirken, yeniden gündemin üst sıralarına yerleşmiş durumda. Peki, nedir bu Furkancıların öyküsü...
Kimdir bu Furkancılar, nasıl ortaya çıktılar?
22 Kasım 1994 tarihinde kurulan Furkan Vakfı’nın etrafında örgütlenen bir cemaatten söz ediyoruz. Vakfın başkanı olan Alparslan Kuytul’un kurucusu olduğu cemaat, kendisini anlatırken kuruluş tarihini 1980’li yıllara dayandırıyor.
“Hocaefendi” dedikleri Kuytul’un faaliyetleri kuruluşla şu şekilde ilişkilendiriliyor:
“Hocaefendinin çocukluğundan itibaren İslam’a ve İslami ilimlere önem vermesi ve lise yıllarında İslami hizmetin içinde aktif olarak bulunmasıyla başlayan bu hareket birkaç gayretli insanla birlikte yükselmiş ve 1994’te Furkan Vakfı olarak filiz vermiştir.”
Hemen devamında vakfın amacı şöyle açıklanıyor:
“Vakfın asıl gayesi, hakiki imana ulaşmış, ibadete âşık, ahlak sahibi ve Allah (cc)’ın yeryüzünde hâkimiyeti için meşru yollarla mücadele eden, hayırlı işlerde topluma öncülük yapacak ÖNCÜ BİR NESİL HAZIRLAMAKTIR.”
“Öncü nesil imanı, ibadeti, ahlakı ve cihad şuuruyla Rabbani bir harekettir” diyerek kendilerini tanımlayan Furkancılar, tüm gerici yapılanmalarla benzer faaliyetlerde bulunduğunu ortaya koyan şu ifadelere de yine tanıtım metninde yer veriyor:
"İhtiyaç sahibi ailelere ayni ve nakdi yardımlar yapmakta, öğrencilere burs vermektedir. Vakfımız sürekli olarak tefsir ve siyer dersleri gibi İslami sohbetler yapmakta, her yıl düzenlediği konferanslar, kermes, gezi, makale-şiir yarışmaları, kardeşlik geceleri ve diğer kültürel etkinliklerle halkımızın ihtiyacına cevap vermekte, sahih İslami anlayışın oluşması için çalışmaktadır.”
Vakıf 1994 yılında resmen başladığı çalışmaları sonrası zaman içinde birçok il ve ilçede yeni binalar açarken, birçok kente yayılarak gerici faaliyetlerini yükseltti.
Kimdir bu Alparslan Kuytul?
Furkancıları tanımak için Alparslan Kuytul'un kişisel hikayesine de uzanmak gerekiyor.
Cemaat tamamen onun faaliyetleri üzerine kurulmuş ve çalışmalarına da bu şekilde devam ediyor.
Kuytul, 1965 yılında Adana'da doğarken, 1983 yılında Çukurova Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü'ne girdi.
Lise ve üniversitede döneminde dinci çalışmalar yapan Kuytul, “örgütlenme” faaliyetine ise vakfın sitesinde yer alan bilgilere göre, 1986’da ilk öğrenci evini kurarak orada üniversitelilere ve esnaflara dersler vererek başladı.
Sonrasında 1988 yılında Kardeşler Kitabevi kuruldu.
1992’de Mısır’ın Ezher Üniversitesi İslam Hukuku Fakültesine giden Kuytul ve cemaatinin amacı “Kuytul kimdir?” sayfasında yer alan şu ifadelerden anlaşılıyor:
“Hocaefendi, lise çağlarından itibaren yeryüzünde Allah’ın değil insanların dediğinin olduğunu ve Allah’ın hükmetme hakkının gasp edildiğini görüyor, bundan dolayı 'Allah’ın dünyasında Allah’ın dediği olmalı' diyerek buna tepki gösteriyor ve insanları uyandırmaya çalışıyordu. “
Kuytul’un en büyük hayali “ümmete liderlik yapacak öncü bir neslin yeniden doğmasıdır” ifadesi yine Vakfın sitesinde yer alırken, cemaatin çalışmaları da bu eksende değerlendiriliyor.
Yani Furkancılar da gerici "hayallerini" yerine getirmek üzere öncelikli olarak gençleri hedef alıyor.
Kavga ne zaman başladı?
AKP iktidarının 2002’den itibaren tarikat ve cemaatlere sunduğu geniş olanaklar ve dokunulmazlık tüm gerici yapıların semirmesine olanak sağlarken, bu “bereketli” dönemi kullanan hareketlerden biri de görece “küçük” olmasına rağmen Furkan Vakfı oldu.
AKP’nin bir tür cemaat ve tarikatlar ittifakı olarak hareket ettiği günlerde söz konusu Vakıf, istediği gibi etkinlik düzenleme, faaliyette bulunma alanı bulurken, bu alan AKP-Gülen Cemaati kavgası sonrası daraldı.
AKP’nin kendisine yakın ve bağlantılı olduğu tarikat ve cemaatlere desteği eski ortağı Gülen Cemaati’yle yaşadığı kavga sonrasında da kesintisiz devam ederken, Gülencilerin bıraktığı boşluğu da bu tarikat ve cemaatlerle doldurmaya yöneldiği biliniyor.
Ancak tam da bu süreçte kimi tarikat ve cemaatler AKP’nin ittifak halkasının dışında kaldı.
Bunlar arasında Adnan Oktarcılar, Yeni Asya-Nurcular ve görece küçük olan Furkancılar yer aldı.
Furkan Vakfı, yaşanan krizi kendi cephesinden 2014’e dayandırıyor.
Vakfın sitesinde,“2003 yılından itibaren çeşitli illerde düzenli konferanslara başlayan Hocaefendi’nin konferanslarına on binlerce insanın katıldığını gören bazı derin ve karanlık güçler Hükümet eliyle 2014 yılından beri konferansları engellemeye başlamış, önce spor salonları verilmemiş ve konferansların TV kanallarında yayınlanması engellenmiş daha sonra ise düğün salonlarında bile konferans yapmasına müsaade edilmez hale gelmiştir” deniliyor.
'AK Parti bize savaş açtıysa savaştan kaçan şerefsizdir'
2014 yılının kasım ayında konferans vermek için kiralamak istediği salonların kendisine kiralanmadığını belirten Kuytul, AKP’ye sesleniyor, “Eğer AK Parti bize savaş açtıysa savaştan kaçan da şerefsizdir dedim. Bugün de aynısını söylüyorum, o zaman da dedim, yine diyorum, savaştan kaçan korkaktır, savaştan kaçan namerttir, savaştan kaçan şerefsizdir, eğer geri adam atarsak Allah belamızı versin” diyordu.
2017 yılında ise Kuytul, öğrenci evlerinin hedef alındığını belirterek, “Sıra Öğrenci Evlerinde. Dindar bir nesil yetiştirecektiniz değil mi? Böyle mi!” diyordu.
'Ben namaz kılana düşman olmam, yanlışa yanlış diyorum sadece'
Vakıf bu dönemlerde etkinlik yapmakta zorlandığını belirterek ve AKP’nin baskılarına maruz kaldığını iddia ederek çeşitli açıklamalar yapmayı sürdürürken, Kuytul, kendisine 2016 yılındaki bir sohbet konuşmasında yöneltilen “AKP düşmanı mısınız?” sorusuna şu yanıtı veriyordu:
"Niye düşman olayım. Ben sadece yanlışa yanlış diyorum o kadar. Ben namaz kılana düşman olmam. Bu hükümetin Irak politikası yanlıştı en baştan beri. AKP ile birlikte oldular, 1,5 milyon Müslümanın ölümüne ortak oldular. İncirlik’i açtılar, oradan yüzbinlerce ton mühimmat Irak halkının başına atıldı. Ben bunları tenkit ettim, haklıyım. Kuran müminler müminleri bırakıp kafirleri dost edinmesinler diyor. Benim tenkitim budur, Suriye politikasını tenkit ettim, Suriye politikasını tenkit ettim, haklı çıktım. Suriye’de yarım milyon insan şehit oldu, Suriye yerle bir oldu. Ben bu iş böyle olmamalı, yanlış dedim. Beşar Esed gibi bir zalim böyle devrilmez, arkasında bir sürü devlet var dedim, haksız mı çıktım. Cumhurbaşkanı Mısır’da, Tunus’ta laikliği tavsiye etti."
'Cumhurbaşkanı laikliği tavsiye ediyor, ben bunu tenkit ettim'
Bakın siz Danimarka’da yaşıyorsunuz burası laik değil ama Türkiye laik. Cumhurbaşkanı laikliği tavsiye ediyor, ben bunu tenkit ettim, haklı çıktım. Bunlar düşmanlık yapmak değil. Müslüman müslümana akıl vermeli, yol göstermeli. Türkiye’de Allah için birisi bir şey söylediğinde kalemi kırılıyor, tek ben değil. Bülent Arınçların, Abdullah Güllerin, Sadullah Erginlerin, gazetecilerin, cemaatlerin. Kimse konuşturulmuyor. Allah için bir şey söyleyemeyecek miyiz? Böyle ola ola samimi insanlar uzaklaşıyor. Kimler geliyor yerlerine, yağcılar, her şeye evet diyenler, kalitesiz insanlar. Kaliteli insanlar uzaklaşmaya başladı.
2018’de operasyon ve ‘Erdoğan’ın kalemi kırıldı’ açıklaması
Furkan Vakfı, bu sürecin sonunuda 2018 yılında ilk “büyük” operasyona konu oldu.
Vakfın Adana’daki genel merkezine ve çeşitli illerdeki binalarına yapılan operasyonlarda çok sayıda kişi gözaltına alındı.
Operasyonun gerekçesi "kamu düzenini bozmaya karşı faaliyet yürütme ve suç örgütü" iddiası olurken, vakfın genel merkezindeki kasadan 350 bin lira çıktığı basına servis edildi.
Kuytul’un gözaltına alınıp tutuklandığı operasyonun öncesinde AKP basını operasyonun sinyalini vermiş, Kuytul’un 15 Temmuz öncesi yaptığı “Erdoğan'ın kalemi kırılmıştır, yakında işi bitirilecektir” sözlerine vurgu yapılmıştı.
Kuytul’un gözaltına alınmasından hemen sonra AKP’nin yayın organlarından Star, “Suç örgütü Furkan Vakfı'nın BAE ve Mısır bağlantıları araştırılıyor” diyecekti.
Star aynı haberde Kuytul hakkında “Erdoğan’a hakaretten”, “halkı kin ve düşmanlığa tahrikten” soruşturmalar olduğunu yazmıştı.
Operasyondan bir süre sonra Furkan Vakfı’nın “geçici olarak kapatıldığı” açıklaması yapıldı.
Kuytul nelerle suçlandı?
Bolu F Tipi Cezaevi'nde 22 ay tutuklu kalan Alparslan Kuytul, Aralık 2019’da tahliye edildi.
“Suç Örgütü Kurmak Ve Nitelikli Dolandırıcılık" iddiasıyla yargılandığı Adana 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nce tahliye edilen Kuytul, tutuklanmasına konu olan suçlardan ise daha önce tahliye edilecekti.
Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde "Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etme ve silahlı terör örgütünün propagandasını yapmak" suçundan tutuklu yargılanan Kuytul, terör suçundan 2018 Kasım ayında tahliye kararı almış, ancak "suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetme, özel belgede sahtecilik, dini inanç ve duygularını istismarı suretiyle dolandırıcılık” suçlarından tutukluluğu devam etmişti.
Vakfın "infak" ve "kurban bağışı" adı altında milyonlarca lira gelir elde ettiği, bağışlanan kurban etlerini sucuk yaparak sattığı belirtilmiş, bu iddialar basına yansımıştı.
Bu iddialar sonrası tutukluğu süren Kuytul, 22 aylık cezaevi süresi sonunda tahliye edildi.
Salgında 'ibadet' girişimleri
Furkan Vakfı'nın salgın günlerinde "ibadet" girişimi geçtiğimiz yıl başlamıştı.
Salgın nedeniyle geçtiğimiz yıl camilerde teravih namazlarının yasaklanması sonrası bunun "ihanet" olduğunu söyleyen Kuytul, bayram namazı yasağına ilişkin ise "Eğer böyle bir şey yaparlarsa İslam düşmanlarının istediği yapılıyor, demektir. Bayram günü bayram yaptırmayacaklar. Bunun için yapılıyor, demektir" demişti.
Bu sözler gericiler arasında tartışma konusu olurken, Cübbeli Ahmet, Kuytul'u hedef alarak, "O çıkmış Kuytul mudur nedir, ne biçim bir adam ya. İslama ihanettir, dine hiyanettir diyor. Neymiş bayram namazımızı kıldırmıyorlar. Ya sen aklını peynirle mi yedin sen ajan mısın? Provokatör müsünüz ya?" ifadesini kullanacaktı.
Geçtiğimiz yıl Adana'da yasağa rağmen teravih namazı kılmak isteyen Furkancılar gözaltına alınırken, bu yıl da aynı cemaat bu kez Alparslan Kuytul'un "itikaf yapacağız" açıklaması sonrası camilerden çıkmamış, polis zoruyla çıkarılmıştı.
Bu müdahale sırasında biber gazı kullanılması AKP cephesinde ve gericiler arasında kriz konusu olurken, Gaziantep Emniyet Müdürü, bu sürecin sonunda Soylu'nun talebiyle emekliliğini istemek zorunda kalmıştı.
Yapılan son cami operasyonlarında Kuytul'un da aralarında yer aldığı yüzün üzerinde cemaat üyesi gözaltına alınırken, gözaltına alınanların büyük bölümü serbest bırakıldı.