Amina'yı öldürmek.

~ 12.01.2015, Av. Aysel Tekerek ~

Siyahi bir kadın yüzü. Vesikalık fotoğrafı belli ki Türkiye’de çekilmiş. Gözlerinden  çaresizlik akıyor ve dört ay sonra ölecek. AIDS olmasına rağmen ölüm sebebi bu değil, Tüberküloz da değil. Bu hastalıklarına rağmen dayanıyor Amina..

 

İzmir’de yabancılar Şubesi Geri Gönderme Merkezi’ne konduğunda hamile olan ve doğumunu yapan Amina,  bodrum kattaki karanlık odaya  kilitleniyor. AIDS olduğu için, karantinaya alındığı belirtiliyor.  “Karantina” da ölüyor Amina. Devlet gözetiminde, artık son nefesini verecekken hastaneye ölmeye yollanıyor.

 

Özrü kabahatinden büyük olmak diye buna mı denir? Hiç sanmam.  Bir özür bir bahane ileri sürmek de denemez buna. Karantina ne demek, karantina koşulları nasıl olur diye bilen hiç mi yoktur yetkililer arasında? Yabancı, kaçak ve sahipsiz bir kadınsa eğer bilinenler unutulur.  Konuyla ilgilenen meslektaşlarımıza,  kadının hasta numarası yaptığı söylenir.

 

Amina ölür. 

 

Festus Okey, Amina ve daha bir çok örnek. Ne sadece yabancı düşmanlığı, ne de sadece basit bir ihmalkarlık. Cezaevlerinde hasta tutsaklar nasıl ölüyorsa öyle. Ya da biber gazından, polis kurşunundan, soğukta donarak veya açlıktan nasıl ölüyorsa insanlar öyle…  En ufak bir farkı yok.

 

Suçlu olanın ölmeyi hak etmesi, evsiz olana yaşamın fazla görülmesi, yoksulun yakadan düşen bir istatistiki veri olması, polis kurşunundan ölenin zaten şüpheli olması, ve karantina yalanı adı altında bir yabancıya devlet kaynaklarından vurulacak bir aşının dahi çok görülmesi, kodesinin kapılarının ölse de kurtulsak düşüncesiyle açılması…

Kitaba sorarsan, her şey mükemmeldir.

 

Aynen şöyle,

6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu

 

Geri gönderme merkezlerinde sağlanacak hizmetler
MADDE 59 – (1) Geri gönderme merkezlerinde;
a) Yabancı tarafından bedeli karşılanamayan acil ve temel sağlık hizmetleri ücretsiz verilir,
b) Yabancıya; yakınlarına, notere, yasal temsilciye ve avukata erişme ve bunlarla görüşme yapabilme, ayrıca telefon hizmetlerine erişme imkânı sağlanır,
c) Yabancıya; ziyaretçileri, vatandaşı olduğu ülke konsolosluk yetkilisi, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği görevlisiyle görüşebilme imkânı sağlanır,
ç) Çocukların yüksek yararları gözetilir, aileler ve refakatsiz çocuklar ayrı yerlerde barındırılır,
d) Çocukların eğitim ve öğretimden yararlandırılmaları hususunda, Millî Eğitim Bakanlığınca gerekli tedbirler alınır.

(2) Göç alanında uzmanlığı bulunan ilgili sivil toplum kuruluşu temsilcileri, Genel Müdürlüğün izniyle geri gönderme merkezlerini ziyaret edebilirler.

 

İçişleri Bakanlığı Amina’yı öldürdü.

 

Kitapta yazanı uygulamadı. Yaşama hakkına, en temel insani hakkına saldırdı. 

 

Kamerun ve Türkiye “hastalıklı” bir kadından kurtuldu. 

 

Biz hukukçuların ise sorumluluğu her ölümle bir kez daha arttı, artıyor.

 

AKP ve  kapitalizm öldürdükçe, hukukun adaletin ve artık yaşama hakkının korunması da Amina örneğinde olduğu gibi en fazla bizim omuzlarımıza düşüyor.

 

Geri gönderme merkezlerine AKP’nin konmasını sağlamak için  halka yardımcı olmak da o büyük sorumluluğa omuz vermekten geçiyor…

 

Amina’ları bir de biz öldürmek istemiyorsak eğer…

 

 

 

Aysel Tekerek

Av. Aysel Tekerek | Tüm Yazıları
Hits: 1461