Her dönem gördük. Gözlemledik. Partiden istediklerini bulamaz, “mağdur edebiyatıyla” ayrılırlar. Hemen gömlek değiştirir gibi parti değiştirirler. Girdikleri yeni partiden eski partilerine sövmeye, saymaya başlarlar.
CHP’de aynısı yaşanıyor.
10 yıl Belediye Başkanı olmuş.
15 yıl Belediye Başkanı kalmış.
Ankara’da parti yönetimiyle hiçbir sürtüşmeye, çatışmaya, kırılmaya girmemiş. Hep susmuş. Bir ideal, fikir, düşünce kırılması yaşamamış. Ankara’dan Genel Başkan’ın hep ağzına bakmış, Ankara’da Genel Merkez’in bu kadar ağırlıklı olarak “adayları belirleme, isim tespit etme, sen Kadıköy’e Belediye Başkanı ol… Sen Beşiktaş’a… Sen Bakırköy’e… Sen İzmir’in Konak’ına…” denilmesine hiç ses çıkartmamış.
* * *
Tek adamlığı normal bulmuş.
Yarı tanrı liderliği onaylamış.
Partide kadın kolları neden cansız, gençlik kolları neden ölü, mahalle örgütlenmesi neden sıfır, partinin sivil toplum örgütleriyle bağlantısı neden mevta, partide kurultay delegelerinin seçimi neden Ankara’dan ayarlanıyor, partinin kapıları; dürüst, temiz, çalışkan, iyi eğitimli, özverili gençlere (erkek ve kadın) niçin açılmıyor? Bu soruları 15 yıl boyunca sormamış çünkü Genel Merkez ve Ankara’daki lider kendisini seçilebilecek yerlerden aday göstermiş. Şimdi aynı genel başkan, sen 15 yıl görev yaptın, yerine yeniler gelsin deyince; “ya ben ya hiç” diye şişkin ego yükseltiyor.
* * *
Şişkin egolu CHP’liler!
Gizli Tayyipçi oldular.
Türkiye bugün 10 yıldan beri ilk kez; “halk seçimle getirdiğini seçimle götürebilecek” bir umutlu demokratik rüzgar yakaladı. Ve Türkiye’yi bunalımdan ve çok daha kötü günlere gitmekten kurtaracak bu umutlu rüzgar CHP’nin yelkenlerini de doldurmaya başladı. Bu şişkin egolu CHP’liler, birer gizli AKP’li gibi ortaya döküldüler.
Akılları tutuldu.
İhtiraslarına esir düştüler.
Şu nezaketi göstermediler:
“10 yılıdır, 15 yıldır bu partinin belediye başkanlığı görevini yaptım. Şimdi bu görevi alnım açık, geçmişim temiz olarak genç partili arkadaşıma bırakıyorum. Ben bütün birikimimi bundan sonra seçilirse bu genç arkadaşıma destek için kullanacağım. Önemli olan bizim partimize güvenip oy vermiş ya da güvenmeyip oy vermemiş bu kentimizin, ilçemizin, beldemizin insanlarına mutlu olacakları belediyecilik hizmeti sunmaktır” diyemediler.
* * *
Halk bunu bekledi.
Halk tabanda bütünleşiyor. CHP’nin güçlü olduğu yerlerde MHP’liler de CHP adaylarına oy atacaklarını; MHP’nin güçlü olduğu yerlerde CHP’li seçmen de MHP’li adaya oy vereceğini söylüyor. Şişkin ego CHP’li bu yeni rüzgarı göremedi. Parti’de “Kemalci-Baykalcı-Sarıgülcü” sucu bucu; “ben merkezci” fırsatçılığın peşine düştü. İhtirası aklının önüne geçmişleri halk hiç sevmedi.
Şikayetçi olalım küfürbazdan!
Okurlara binlerce teşekkür. Çok sayıda okurum, dün bu köşede yayınladığım “Şikayetçiyim küfürbazdan…” dilekçe örneğini kağıda dökerek Cumhuriyet Başsavcılığı’na baş vurduğunu bana elektronik posta ile bildirdi. Temiz bir Türkiye’de yaşamak isteyen vatandaşların desteğiyle 1 milyon dilekçe yağacağını hayal ediyorum. Hayalim tutarsa bir yürekli savcı çıkacak ve “Millet’in a…’a koyacağız…” diyen Başbakan’ın hatırlı müteahhitleri Mehmet Cengiz ve Celal Koloğlu adalet önünde; çirkin, mendebur, ağza alınmaz küfürlerinin hesabını verecek. Bir elin nesi var. İki elin sesi var. Şikayetçi olalım küfürbazdan. 1 milyonu bulalım.