Gündem çok değişik olmasına rağmen iki ay geriye giderek bir önemli şahsiyeti anmadan geçmemin haksızlık olacağını düşünüyorum..
Yakın geçmişte aramızdan ayrılan “örnek bir Türk” hakkında yazmadan güncel konulara girmek istemedik. Kaldı ki; ortalık toz duman olduğu için bir an beklemekte de yarar bulunmaktadır. Olayların hangi istikamette gelişeceğini bekleyip göreceğiz. Gündeme ilişkin görüşlerimizi de sizlerle paylaşacağız.
Konumuz olan seçkin ve saygın kişi Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra Almanya’da Köln Üniversitesi’nde Tiyatro Bilimi Enstitüsü’nde eğitim almıştır. Bu arada da kısa bir süre avukatlık mesleğini yürütmüştür. Bir bakıma sitemizde yazan ve sitemizdeki yazıları okuyan değerli hukukçularımız ile de meslektaştır.
Türkiye’ye döndükten sonra Devlet Tiyatrosu’nda ve Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’nda (TRT) sorumluluk üstlenmiş ve çalışmıştır. Her iki kurumda da üst düzey yöneticilik yapmıştır[1].
Uzun yıllar Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde öğretim görevlisi olarak ders vermiştir.
1963 yılında Kıbrıs’taki olaylara dikkat çekmek için Basın Yayın Genel Müdürlüğü tarafından bir muhabir gönderilmek istendiğinde gönüllü olmuş ve Ada’ya giderek haber yapmıştır.
Kendisi ile 2000 yılında tanışma olanağım oldu. 2013 yılına kadar geçen 13 yılda çok sık olmasa da sürekli olarak buluştuk ve sohbetler yaptık. Sohbetlerimizin iki ana konusu olmuştur: “Türkiye Sorunları” ve “Kitapların İçeriği”[2].
Türkiye sorunları hakkındaki birikiminin de olağanüstü olduğuna vurgu yapmak isterim. Düşüncelerinin bir kısmını kitaplarına yansıtmış olsa da; çoğunun kamuoyunun bilgisine ulaşmamış olmasını bir kayıp olarak değerlendiriyorum. Daha çok şey yazabilmesini arzu ederdim.
Kitapların içeriği üzerine ise çok şey söylememe gerek olmadığını düşünüyorum. Çünkü milyona ulaşan sayıda okuyucusuna ulaşan kitapların içeriği, kamuoyunun beğenisini ve onayını almıştır.
Kitap yazımı aşamasında “50 yıl araştırma ve inceleme yaptığına, savaş alanlarını gezdiğine, bilgi ve belge topladığına” vurgu yapmıştı. Dolayısıyla yazılan kitaplar yarım yüzyıllık bir emeğin ürünüdür ve yakın tarihimizin önemli belge kitaplarıdır.
“Şu Çılgın Türkler” kitabını 2005 yılında yazmıştır. Türkiye’de çok ilgi gören kitap, “çok satanlar” listesinin birinci sırasına çıkmış ve orada kalmıştır. Konunun bu denli ilgi görmüş olmasını dikkate alarak ve anlamlı olacağını düşünerek; 2006 yılında Kara Harp Okulu’nda düzenlenen “Mustafa Kemal’i Anma Töreni” sırasında “Şu Çılgın Türkler” kitabının tiyatro oyunu olarak oynanması konusundaki talebimi kabul etme nezaketini göstermiştir.
Oyun, kendisi tarafından yönetilmiş, “Devlet Tiyatrosu” sanatçılarının da katılımı ile oynanmış ve de büyük beğeni kazanmıştır[3].
“Şu Çılgın Türkler-Kıbrıs” kitabının yazımı aşamasında bir ziyaretim sırasında 1974 yılında Kıbrıs’a yapılan “Hava İndirme Harekatı” hakkındaki bir iki sorusu ile ilgili açıklama yapma ihtiyacı duymuştum[4]. Ancak itiraf etmek isterim ki; kitapları ile ilgili olarak yaptığı çalışmalar sonucunda ulaştığı askeri bilgi düzeyi ayrıca takdire değerdir.
Evet Turgut Özakman’dan söz ediyoruz[5].
Anlamlı ve çok renkli yaşamı ansızın sona erdi. İnanamadık. Sohbetlerimiz gözümün önünde duruyor ve sesi hala kulaklarımda çınlıyor.
10 yıl içerisinde yazdığı kitaplar ile gençlere ve gelecek kuşaklara önemli aktarımlar yaptığını düşünüyoruz[6]. Turgut Özakman bu kitaplar aracılığı ile I. Dünya Savaşı ile günümüz arasındaki süreci çok iyi bir şekilde ilişkilendirmiş ve özetlemiştir. “Türk Kimliğinin” yeniden nasıl öne çıkartıldığına, kurtuluşa, kuruluşa ve Cumhuriyet kavramına önemli vurgu yapmıştır. Birikimlerini yazıya dökmek suretiyle de hem sorumluluğunu yerine getirmiş ve hem de örnek olmuştur[7].
Son 10 yıl içerisinde yaptığı çalışmalar ile tek başına önemli bir kamuoyu oluşmasına katkı sağlamıştır.
Turgut Özakman sevdiğimiz, saydığımız, demokrasi ve hukuk devleti anlayışını samimi olarak savunan, bu anlayışını da yaşamına egemen kılabilen her bakımdan “örnek bir Türk” olarak anılacaktır. Belleklerimizde ve yüreğimizde yerini almıştır.
Huzur içerisinde olun Turgut Özakman, bozkırdaki o “çoban ateşleri” hep yanmaya devam edecektir.
Belki de; biz üzerimize düşeni tam yapamadık. Kocatepe Camisi’nin avlusundan bir avuç insanla uğurladık kendisini. Bir avuç seveni ve sayanı ile sonsuzluğa uğurladık Turgut Özakman’ı.
Bir “Çılgın Türk” aramızdan ayrıldı. Allah rahmet eylesin. Nur içerisinde yatsın.
Av. Reha Taşkesen
Ankara, 22.12.2013
[1] Devlet Tiyatroları Genel Müdür Başyardımcısı ve Genel Müdür (1983-1987), TRT Merkez Program Daire Başkanı, daha sonra RTÜK Üyesi ve Başkan Yardımcısı (1988-1994).
[2] “Türkiye Sorunları” aynı zamanda Sayın Ali Nejat Ölçen (4. ve 5. Dönem CHP İstanbul Milletvekili, Türkiye İnsan Hakları Kurumu Kurucu Üyesi) tarafından 2 ayda bir yayımlanan ve ücretsiz dağıtılan bir (süreli) yayının adıdır. Bu kitapçıkta yer alan Sokrates ve TBMM Gizli Celselerinde Mustafa Kemal yazılarını zevkle okuyorum. Bu vesile ile Sayın Ölçen’e de en iyi dileklerimi sunuyorum.
[3] Oyunda rol alan “Devlet Tiyatrosu” oyuncu kadrosuna ve sahne düzenlemesine katkı sağlayan çalışanlarına bir kez daha teşekkür ediyorum. Rol alan KHO öğrencilerini, üstlendikleri sorumluluklarını heyecan içerisinde ve başarı ile yerine getirdikleri için de bir kez daha kutluyorum. “Şu Çılgın Türkler” daha sonra kendisi tarafından oyun olarak yeniden kaleme alınmıştır. Önsözünde de şahsımın adını andığı için bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum.
[4] Paraşütçü askerlerin kullandığı “konteynır” tabir edilen genellikle brandadan yapılan kılıflar hakkında açıklama yaptım. Paraşütçüler silahlarını, malzemelerini ve cephanelerini yere çarpma sırasında zarar görmemesi için de önlem almak suretiyle bu kılıfların içerisine yerleştirirler. Yeniden ikmal yapılıncaya kadar, yanında ne varsa bununla yetineceği için bu konteynırların içeriği ve zarar görmemesi yaşamsal önemdedir.
[5] Turgut Özakman;1 Eylül 1930-28 Eylül 2013 (Cumartesi), Cenaze Töreni 30 Eylül 2013 (Pazartesi), 83 yıl Devlete hizmet ile geçen bir ömür. Şükran duygularımızı bir kez daha sunuyoruz.
[6] “19 Mayıs 1999 Atatürk Yeniden Samsun’da” (2002), “Şu Çılgın Türkler” (2005), Diriliş-Çanakkale (2008), Cumhuriyet-Türk Mucizesi I (2009), Cumhuriyet-Türk Mucizesi II (2010), Çılgın Türkler-Kıbrıs (2012).
[7] Tarihe tanıklık eden şahsiyetlerin düşüncelerini ve birikimlerini yazarak kuşaklara aktarmasını önemsiyorum. Turgut Özakman’ın bu kitap serisi bir başka saygın kişiyi de anımsatıyor. Şevket Süreyya Aydemir, İmparatorluğun son yılları ile Cumhuriyetin ilk 50 yılını yazarak kitap olarak geride bırakmıştır. Enver Paşa, Tek Adam, İkinci Adam ve Menderes’in Dramı kitapları 10 cilt ve 100 yılı anlatan bir başyapıt olarak seçkin yerini korumaktadır. Saygı ile anıyorum.