Kürt sorununda Ergenekon açılımı

~ 12.08.2009, Yeni Yaklaşımlar ~

(TKP Siyasi Büro tarafından hazırlanan 8 Ağustos 2009 Cumartesi günkü Haftalık Bülten’de yer alan Kürt sorunu-Ergenekon konulu bildiri dikkat çekici belirlemeler içermektedir. Yeni Yaklaşımlar)

Uzun süredir söylüyoruz. Kürt sorununda egemen sınıfların, Türkiye burjuvazisinin esas kırmızı çizgisi ne bölünmeye ilişkindir ne de bağımsız Kürdistan’ın kurulmasına. Kırmızı çizgi, Kürtlerin solla ilişkisindedir. Soldan, sosyalizmden etkilenen Kürt en kötü Kürttür. Solu sosyalizmi bir kenara bırakıp cemaatlerle, tarikatlerle, AB’yle, ABD’yle yakınlaştığınızda düzenin “iyi Kürt”ü oluverirsiniz. İster ayrılıkçı olun, ister Osmanlıcı… Ergenekon davasının Amerikancı bir açılımın önemli bir aracı olduğunu, sadece kimi devlet aygıtlarına değil topluma da yeni bir şekil kazandırmak için kullanılacağını da başından beri söylemiştik. Bir eksiğimiz ortaya çıktı: Ergenekon Amerikancı açılımcıların İsviçre çakısı haline geldi. Yani Ergenekon dava serisi ihtiyaca göre her konuda devreye girecek bir manüplasyon aracı haline geldi.
1. Ergenekon 3, AKP’nin dönemsel açılımında yerini bulmaktadır. Gündemde Kürt açılımı vardır, Ergenekon 3 de Kürt sorununu merkeze almaktadır.
2. AKP’nin Kürt sorununa ilişkin “çözüm pakedi”nin merkezinde Türklerin ve Kürtlerin “Yeni Osmanlı” sistematiği içinde ABD’nin dünya egemenliğinin bölgesel ajanları haline getirilmesi vardır.
3. Yapılan şey bu doğrultuda ilgili tüm taraflara ayar verilmesidir. 3. sezonda Yalçın Küçük’ün başrole yerleştirilmesi ayarın solu daha doğrudan hedefleyeceğini gösterse de, asıl amacın Kürt siyaseti ve devlet içindeki yerleşik kimi siyasal refleksler olacağını görmek zor değildir.
4. “PKK’yi Ergenekon kurdurdu.” Ergenekon 3′ün üzerinde yoğunlaştığı tez budur. Burada amacın ne olduğu açıktır: Kürt siyasetine bir kapı açılmaktadır. ABD merkezli çözüm pakedini tıkayan unsurlardan kurtulursa Kürt siyasetinin önü açılacaktır. İkincisi, çözüm pakedine ayak diremesi muhtemel olan Türkçü unsurlara da aynı şekilde yüklenilmekte, bunlar da bu şekilde “hizaya getirilmekte”dir. Üçüncüsü, Kürt meselesinde Kürt milliyetçiliğine de Türk milliyetçiliğine de uzak duran, emperyalizmin bölge planlarına karşı da yeterince uyanık olan sol kesimler bu psikolojik savaş hamlesiyle devreden çıkartılmak istenmektedir.
5. Sol bu şekilde hem bir kez daha “bölücü ve ayrılıkçı” olarak damgalanmakta, hem de faşizmin kuklası olarak kirletilmektedir.
6. Ergenekon 3′ün hedefi ne Yalçın Küçük’tür ne de iddianamede yer alan başka isimler. Hedef AKP’nin “Yeni Osmanlı” sistematiğini güçlendirmektir.
7. Bu psikolojik saldırı ile
a) Egemen sınıf bloğu bir bütün olarak AKP vizyonuna sıkı sıkı bağlanacaktır. “Derin devletçi”lik suçlamasından yeterince rahatsız olmayan burjuva siyasetçilerini “üstelik bir de solcu” damgası yola getirecektir. Beklenen budur.
b) AKP vizyonuna dönük toplumsal direnç kaynakları baskı altına alınacaktır. “Emperyalizmin hizmetindesiniz” diyenlere, “Ergenekoncu, Apocu ve solcularsınız” denilerek yanıt verilecektir. Yapacakları budur.
c) Ortalama ideolojik yapılanmanın etkisi altındaki ortalama Türk vatandaşı da fazlasıyla paralize edilecektir. Kemalist, Atatürkçü, cumhuriyetçi gibi sıfatlara kendini yakın görenler belli ki Ergenekon 3′ün de sağlayacağı araçlar kullanılarak “netleştirilmek” istenmektedir. Ergenekonculuktan, derin devletçilikten, bölücülükten, Yalçın Küçük’ten, aşırı solculuktan… Tüm bunlardan uzak durmak isteyen vatandaş “Atatürkçü”lükle yetinecek ve başına artık AKP’nin geçtiği yüce Türk-Osmanlı devletinin sözünden dışarı çıkmayacaktır.
8. Ergenekon 3′ün kendisi bir maskaralıktır. Maskaralıkla uğraşmak yerine bu maskaralığın arkasında yatan hedeflerle, “Yeni Osmanlı” vizyonunun ülkemizi götürmek istediği yerle ilgilenmek ve mücadele etmek gerekmektedir.

Hits: 1532